Bölüm 5

294 22 1
                                    

İçeri giren Vedat Bey'di. Hasta olduğu için üzerinde hasta kıyaferi vardı ve kalbini tutuyordu. Önüne bi gazete fırlattı.

"Bu haber ne!?" diye kükredi.

"B-ben de bilmiyorum. Sadece düşmemem için elimi tutmuştu" dedim ürkekçe. O sırada Ateş de geldi.

"Baba kızın bi suçu yok. Lütfen... dokunma ona." dedi Ateş.

"Çabuk. Kalkın bi nikah dairesine gidin ve evlenin. Bu işin dönüşü yok. Madem yediniz bi bok evleniceksiniz. İtiraz kabul etmiyorum!" diye kükredi ve dışarı çıktı.

"B-baba" diyebildi Ateş. Bense ona soru soran gözlerle bakıyordum.

"Olmaz! Ben sevgili olduğum, güvendiğim bi adamla bile uzun süre evlenmeden gerçekten güvenmeyi bekledim. Şimdi daha 3 günlük bi adamla evlenemem!" diye kükredim Ateş'e.

"Çözücez.. sakin ol" dedi.

3 Hafta Sonra
"Siz Nazlı Kaçmaz, Ateş Acar ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

"E-evet"

"Sizler de şahitlik ediyor musunuz?"

"Evet!"

"Evet!"

Hayatımın zehir olduğuna emin olduğum 2. Gün. Zorla Ateş ile evlendirimilmiştim. Onun bi suçu yoktu. O her zaman direndi ama artık yapacak bişey yoktu. Böyle olmak zorundaydık. Çünkü babalarımız cani heriflerin tekiydi. Evet... benim babam da...

Bize verilen ev çok güzeldi. Çok lükstü. Biraz eve göz attıktan sonra yorgun olduğum için odaya çıktım. Ateş de arkamdan geldi. Banyoya girdim. Üstümü çıkarıcaktım. Fakat o lanet gelinliğin fermuarına elimin ulaşması imkansızdı. İplerle de fermuarı çekmeye çalıştım ama olmadı. Milyonlarca küfür etmeye başladım. Ateş kapıyı tıkıladı.

"İyi misin?"

"İyiyim ben. Sıkıntı yok" diyebilmiştim. Ama bu yalan yüzünden çarpılabilirdim. Asla iyi değildim. Sıkışıp kalmıştım lanet şeye. Büyük bi bıkkınlıkla nefesimi verdim. Kapının kilidini açtım ve çıktım. Öylece koltuğa kıvrıldım. Ateş ise şaşkınlıkla beni izliyordu.

"Ne bakıyosun? Çıkaramadım işte."

"Yardım edebilirdim."

"Hayır edemezdin"

"Neden"

"Biz normal karı-kocalar gibi olmicaz anladın mı? Her insan gibi aynı yatakta ilk geceyi geçirmicez. Hatta seninle ölene kadar aynı yatakta bile yatmıcaz. Çünkü biz zorla evlendirilen iki genciz. Bunu kafana sok!" diye kükredim.

"Tamam be. Ben de seninle yatmaya meraklı değilim!" dedi ve arkasını döndü.

Birkaç saat sonra gelinlik vücuduma batışmaya başlamıştı. Ateş çoktan diğer koltukta uyumuştu. Yavaşça gidip onu dürttüm. Efendim dermişçesine 'hıı' diye bi ses çıkardı.

"Şeyy... fermuarımı açar mısın?" Dedim utançla.

Yavaşça doğruldu. Sıcacık ellerini vücudumda gezdirdi ve yavaşça fermuarı çekti.

"Tamam kapat şimdi gözünü. Sağol!" dedim ona.

O da tekrar aynı pozisyonu aldı ve homurdanarak tekrar uyumaya koyuldu. Bense üzerimden bir tüy gibi gelinliği aşağıya çektim ve pijamalarımı giydim. Tabii ki o bunları görmedi.

Sabah
"Günaydın!" dedi yorgunlukla. Ben de elimdeki ekmekleri kızartma makinesine yerleştirerek ona karşılık verdim.

"Bana kızgın mısın?" diye sordu.

ZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin