Uzaktan ona bakarken bile canını yakmaya kıyamıyordum. Onun için yapmaya cesaretim olan tek şeyi yapıp yalnızca ona bakıyordum. O ise sanki hiç kimse yokmuş gibi arkadaşıyla konuşuyordu. Ona yaklaşmak için adım attığımda arkasını dönmesiyle çarpıştık.
Yüzüme bile bakmadan utanç içinde
“Kusura bakmayın ben ben çok özür dilerim. ” deyip yanımdan hızla uzaklaştı. Sadece ardından bakmakla yetindim.
Aklıma kızın o yeşillerini ilk gördüğüm gün gelmişti. Kız yine her zaman ki gibi o gün ona bakmıyordu . Masal gibi temiz yüzü, dokunmaya kıyamayacak kadar güzel saçları ve yeşilleriyle beni kendine hayran bırakmıştı. İşte o günden sonra o kız daha çok dikkatini çekmişti ve bir türlü ondan kopamıyordu. Kızı izledikçe sanki yeşilleri daha güzelleşiyordu.
Artık kendine itiraf edebilirdi durumunu. Sevdaluydu Nefes'e. Kıza her baktığında nefesi kesiliyor ve yerini kızın kokusu dolduruyordu. Çok seviyordu ama ona nasıl yaklaşacağını bilmiyordu. Bildiği tek şey artık onsuzluk onu zorluyordu ve bir çare bulmalıydı.