Karşılaşma

24 5 1
                                    

Sabah güneşin ışığı ile açtım gözlerimi dün yolda çok yorulmuştum. Bu uyku çok iyiydi geldi. Dışarısı çok güzel bugün dışarıda yapacağım kahvaltıyı önce bir duş aldım sonra üzerime mavi tişört altına beyaz şort giydim mavi konverslerimi giydim mavi çantamı,telefonumu ve deri çeketimi alıp çıktım daha 17 yaşımda olduğum için ehliyetini yok. Yürüyerek gitmem gerekiyor. Kulaklığımı takıp yürümeye başladım. Bu şarkıyı çok seviyorum Yaprak Çamlıca- yüce insan
Çok güzel derken caddeye indim. Caddeye baktım buralara daha önce geldiğim için biliyorum. Burada babamın ortağı var. Babamın mesleği aslında pidecilik ama şirketi de var gıda üzerine Kemal amca yürütüyor orayı babamda arasıra gidiyor. Bu şirkette İstanbul da olduğu için beni de götürüyordu. Buraya yakın olduğu için biliyorum ama tam olarak nerede olduğunu hatırlamıyorum. En son 4 yıl önce geldim buraya Mavi beni gezdiriyordu. Mavi mi? Kemal amcanın oğlu burada yaşadıkları için her zaman beni gezdirirdi. Karşımdaki kafeye girdim. Cam kenarı bir masaya oturdum. Gelen garsona kahvaltı tabağı istedim bir de çay. Çay benim vazgecilmezimdir. Etrafa bakmaya başladım çok şık ve sade bir kafe mavi beyaz tonları olan bir kafe tam benim istediğim gibi bir kafe etrafı biraz daha bakarken içeri benim yaşlarım da bir erkek girdi. İlk dikkatimi çeken şey ise kıyafetlerimizin aynı olmasıydı. Bu beni gulumsetirken yüzüne baktım. Bakmam ile göz göze geldik. Yüzü çok tanıdık geliyordu. Gözleri masmaviydi. Kimdi ki bu sonra ben bakışlarımı çektim. Etrafa bakmaya devam ederken çocuğun benim yanıma doğru gelmesi beni şaşırttı. Ta ki arkasındaki garsonun mavi bey diye ona seslenmesi beni daha çok şaşırttı. Mavi gözlü çocuk arkasına döndü. Garsonun yanına gitti. Konuştular ve benim masama bakıp ilerledi. Bir odaya girdi. Galiba buranın patronu idi. Emin olmak için onunla olan fotoğraflarımıza açtım. Tek tek inceledim ve evet o mavi bu maviydi. Ben fotoğraflara bakarken arkamda bir gülme sesi geldi. Arkama döndüm ve bana gülümseyerek bakan ve elinde iki tane kahvaltı tabağı olan bir maviyi beklemiyordum. Bende gülümsedi.
("Mavinin 'denizin replikleri)
"Hoşgeldin deniz gözlüm"
'hosbuldum mavi göz ' ve evet o bana hep deniz göz derdi bende ona mavi göz
"Nasılsın? ne zaman geldin? neden haber etmedin?"
' iyim. Sen nasılsın? Dün geldim. Ayrıca gece yarısı geldim. Ondan haber etmedim. Yeni uyandım senin bana öğrettiğin yol üzerine buraya geldim.'
" Olsun bir daha kine haber et saat kaç olursa olsun tamam mı?"
' Tamam da ben de numaran yok'

" Sen ver telefonunu" verdim numarayı kayıt etti sonra kendisini aradı. Ve ekranı bana gösterdi. Deniz gözlüm diye kayıtlı. Ama benim numaram onda kayıtlı mıydı? ona şaşkınca bakınca
"2 yıl önce simava geldiğimde senden kendimi aramıştım. O zaman kaydettim. "
' he anladım sen beni hemen tanıdın ama seni tanıyamamıştım '
Bana gülümseyerek baktı.
"Çünkü ben seni unutmadım çok da değişmemişsin "
' Ama sen çok değişmişsin'
"Bak o olabilir kıyafetlerinde pek güzelmiş " dedi sırıtarak
' evet seninkiler de çok güzelmiş.'
"Teşekürler ama kahvaltılarımız soğudu hadi yiyelim."
Dedi ve garsonu çağırıp çayları tazeletti. Sonra yemeğe devam ettik.

Mavinin Denizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin