ÇARESİZİZLİĞİN SESİ

55 11 0
                                    

          "Hayır bunu kimse bilmiycek hiç kimse.... hayır." yüzü buz gibi bembeyazdı yeşil gözlerinde donuk donuk etrafa bakıyodu. "Sakin olun efendim. Merak etmeyin...Birde ostronotlar var. Onlar ne olc.."
"Bilmiyorum!. Onları nasıl ellerinden alacağımızı bilmiyorum. Gördün mü cevabı görülmelerini istemiyor. Allahım ben napıcam."
  
       Asistan Sare elindeki belgelerle hızla odadan çıktı. Burada çalışalı çok olmamıştı. NASA da çalışan eski astoronot Eyüp dayısının yanında asistanlık yapıyodu. Oda eskiden astronottu. İşlediği bir suç yüzünden astronot hayatına son verilmişti. Dayısıda onu yanlız bırakmamış ve yanında asistanlık yapmasına izin vermişti. Ama boş durmamış üniversite sınavlarıma girip tıbbı tuturmuştu. Dayısımfam ve nişanlısındam başka hiç kimsesi yoktu. Ailesi trafik kazasından öldüğünü biliyodu. Tabi bu ne kadar doğruysa.

      Uzun boya, ince bele ve de simsiyah saçlara,kömür gibi gözlere, kar gibi beyaz tene sahip olan Sare kısa sürede  taht kurmuştu astronot Kadir Doğan ın gönlünde. Tanışmaları öyle acayip yada heycanlı değildi. Işe başlayalı 5. Günde dayısıyla bir konuyu tartışırken tam o anda içeri girivermişti. Sare de kızgınlığından kül tablasını fırlatmış ve yanlışlıkla kaşını patlatmıştı. Öyleydi tanışmaları. Ne onun mavi gözlerini sevmişti nede o sarı saçlarını içindeki iyiliği ve dürüstlügü  sevmişti en çok.

       Bi an onu hatırladı tabi ya oda Türkiye tarafından gönderilen astronotlar gurubundaydı. Başı dönmeye başladı dar etek giydiği için adımlarını kısa ve hızlı atıyodu. Kendimi tutamıyarak sesiz sesiz ağlamaya başladı. Sonunda kendini dışarıya atabilmişti. Bahçeya geldiğinde gözü kararmaya başladı ve yere yığıldı. Taze çimenin kokusunu hissedebiliyordu. Sonrası karanlık.

                           ☆☆☆
 
        "Mesaj gönderildi mi?." diye sordu. Orta boylu adama kullağına eğilerek kulagına sordu."Tabi efendim. Gönderildi, şüpheniz olmasın. Şimdiye okumuşlardır." dedi. Adam sinsice gülümsedi. Tekrar kulağıma eğilerek "Astronorlar ne durumda?." Orta boylu adam sanki bu soruyu beklermiş gibi hemen cevap verdi "Hepsine dediğiniz inelerden yapıldı. Ama içlerinden bi tanesi sayıklıyor. Ne sayıkladığını anlayamadık. Ama merak etmeyin size her dksını ropor ederim." Adam hafif bir tebbesümle "Güzel...güzel. Bu arada bize tekrar bir sinyal ya da mesaj gelene kadar bu inelere devam edilecek. Kendilerine geldikleri anda tekrar. Ve bunu kimse bilmiyicek. Umarım anlatabilmişimdir?."
   Orta boylu adam biraz korkarak" Evet efendim." Adam arkası dönük " Sevindim,  Hakkı . Biliyosunki bu işete sende varsın. Eğer bir terslik olirsa senden bilirim. Şimdi işinin başına." dedi ve dudaklarına o pis tebbesümü bıraktı. Karanlık sanki onu yutmuş gibi  geri geri çekildi.  Hakkı aslında bu işe bulaşmak istemedi. Yapacağı iş karşısında alacağı miktarı görünce hayır diyemedi. Para ihtiyaçı vardı. Borçları gırtlağını aşmıştı. Bu adamın ne ismini biliyordu ne yüzünü. Çünkü yüzünde kara bir örtü vardı. Siyahlar içindeydi. Tek kıravatı kırmızı, gömleği beyaz onları seçebiliyodu.  Bazen içinden bi ses yanlış yapıyosun desede yine o bu işi sürdürüyodu.
 
       Kendi kendine güldü " Ulan Hakkı bu yaştan sonra uzay muzay, sinyal minyal gömdermeler. Rahmetli babam sağ olsaydıda bir görseydi oğlunu. Bana çırak bile olamassın demişti bak şimdi neler yapıyo bu Hak .Aaa!!. Başım." Başına aldığı darbeden dolayı Hakkı anında yere yığıldı.

      Aslında alışkında. Tabi bu 4 gündür. Gelirken siyah giysili adamlar  gelir ve onu yaka paça arbaya bindirilir ve kafasına siyah çuval geçirilirdi. Bazen böyle başına vururlardı. Gelirkende aynıydı. Bazen başı 2 gün üstüste ağırırdı. Ama para hırsında bunları unuturdu. Zaten bu bahçıvanlık işini bile kendisi bulmamıştı. İş onu bulmuştu.

    

Gökden Gelen İmparatorlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin