Okulun ikinci gününe daha umutlu ve heyecanlı uyandı. Artık bir üniforması vardı. Annesine sıkıca sarılarak koşarak evden çıktı. Şarkı söyleye söyleye okulun yolunu tuttu. Sınıfa girdiğinde bu sefer sınıfın alaycı bakışlarının yerini şaşkınlık almıştı. Akınsa gururlu bir şekilde sırasına oturdu. Arka sırada oturan kıvırcık saçlı , makyajdan yüzü gözükmeyen tiki kız yanaştı yanına :
- oooo bizim traktörcüye bakın üniforma yapmış! Nerden buldun bunu ? tahmin edeyim birinden yürütmüşsündür hahaha
+ Yeter! Köylüyüm evet ama hırsız değilim.
- Aman iyi be bi şey demedik. Köylüler şakadan anlamıyor anlaşılan.
Bu kız iyiden iyiye sinirini bozmaya başladı. Böyle şımarık bir şekilde mi doğmuştu yoksa sonradan mı böyle olmuştu? Neyse onu umursamayıp derse odaklanması gerektiğini düşündü. Yine o bakışları sezdi. Bu geçen gün ona bakan kızdı. Yine dikkatli bir şekilde ona bakıyordu. Bu sefer Akın da baktı. Kız gözlerini kaçırarak derse döndü. Akın bu sınıftaki herkesin tuhaf olduğunu düşünerek kalemini eline aldı. Tam yazı yazarken kalemi çalışmamaya başladı. Oysa ki daha yeni almıştı. En pahalısıydı bu. Şimdi ne olacak ? Üzüntüyle etrafına bakınırken ceketinin ucunda parıldayan bir şey fark etti. Elini attığında bunun bir kalem olduğunu anladı. Çok mutlu oldu. Bu Allah'ın hikmeti. Bu üniformaların ona uğurlu geldiğini düşünmeye başladı. Gülümseyerek kalemi inceledi. Altın sarısı , parlak ince bir kalemdi. Üzerinde '' Don't give up'' yani ''Vazgeçme'' yazıyordu. Bu önceki öğrencinin kalemiydi. Peki niçin vazgeçmiş olabilirdi? Tüm bunlar bütün gün aklını kurcaladı.
Ertesi hafta Akın sürekli ona bakan kızla konuşmaya karar verdi. Çünkü bu artık gittikçe sıklaşmıştı ve meraklandırıyordu. Ama bu kız Akın'a dikkatli baksa da konuşmak için yanaştığında ondan kaçıyordu. Bu kız ; Siyah uzun saçlı , çekik gözlü ve orta boylu bir kızdı. Akın onun güzel ama garip olduğunu düşünüyordu. Ama bu sefer onla konuşacaktı. Ders bitiminde onu takip etmeye başladı. Kızın etrafında hiç arkadaşı yoktu ve elinde kitaplarıyla okulun kütüphanesine doğru ilerliyordu. Akın gittikçe yaklaştı ve kolundan tutup çevirdi :
- Merhaba ! Lütfen bu sefer kaçma senle konuşmak istiyorum.
+ Şey benim kütüphaneye gitmem gerek.
- Lütfen!
+ Peki tamam ama fazla vaktim yok.
- Lütfen bana cevap ver. Niçin bana öyle dikkatlice bakıyorsun?
Kız yüzünü aşağı eğerek :
+ Hayır ben bakmadım.
- Yapma ama! Bunu kaç kez fark ettim. Okula geldiğimden beri snaki bende bir şey görmüş gibi bakıyorsun.
+ Peki. Sana bundan bahsedeceğim. Ama lütfen kimsenin bizi duymayacağı bir yere gidelim.
- Pek tamam.
Kütüphanenin en kuytu köşesinde bir yere oturarak konuşmaya başladılar.
+ Benim adım Merve. Ben de senin gibi burslu bir öğrenciyim. Ama bunu kimse bilmiyor. Sana bakıyorum çünkü bana onu hatırlatıyorsun.
- Kimi?
+ Hakan'ı.
- Hakan mı? O kim ki?
+ O , şuan üniformasını giydiğin öğrenci. O benim bu okuldaki tek arkadaşımdı.
- Peki ona ne oldu?
+ O , okulu bıraktı. Aslında bunu yapmak zorunda kaldı. Çünkü o çok başarılı biriydi. Bu okulda burslu ve başarılı isen göze batarsın.
- Nasıl yani? Sırf bu yüzden mi okulu bıraktı?
+ Sana bundan fazlasını anlatamam. Lütfen sen de onun hakkında kimseye soru sorma. Beni çok şaşırtıyorsun tıpkı ona benziyorsun.
- Peki.. Ama lütfen benimle de arkadaş ol. Okula başladığımdan beri hiç arkadaşım olmadı.
Kız bir süre düşündükten sonra kafasını kaldırıp Akın'a bakarak :
+ Tamam. Seninle arkadaş olacağım. Belki de Hakan'ın yapamadığını sen yaparsın.
- Gerçekten mi? Çok mutlu oldum.
Akın ve Merve kütüphanede birlikte araştırmalar yapıp birbirlerini de daha yakından tanıma fırsatı buldular. Bu Akın 'ın okuldaki ilk arkadaşıydı. Ve artık okula tamamen adapte olmuştu. Bir dönem boyunca her şey sorunsuzdu.
Okulun ilk dönemi bittikten sonra Akın artık bir kaç arkadaş edinmiş ve okulda hoş görülmeye başlanmıştı.Dönemin sonunda bir yarışma düzenlenecek ve en iyi buluş ''Bilim sanat '' dergisinde yayımlanacaktı. Akın 'ın yıllardır beklediği fırsattı bu. Hayallerini gerçekleştirmek için bu çok büyük bir adım olacaktı. Ama akın eski eşyaları kullanarak yeni buluşlar elde ediyordu yani bunun için iyi malzemelere ve bol vakte ihtiyacı olacaktı. Tatil boyunca hem işte çalışıp hem de bunu başarmak zor olacaktı.