En altta bir not var ve kesinlikle okumalısınız.
Bölüm baya bir erken geldi iki gün sonra gelmesi gerekiyordu :d
---
Jungkook ertesi sabah uyandığında, telefonuna gelen Instagram ve Twitter mesajları yüzünden telefonunun kastığını fark etti.
Tam Twitter'a girmiş, mesajlara bakacaktı ki, telefonun ekranı gitti; önce yeşil, sonra beyaz, sonra siyah olan ekran birkaç 'diiit' ve 'buzzzz' sonra tamamen kapandı.
Hiç bir şekilde mesajlara açıp bakamıyordu. Telefonunu asla kullanamıyordu. Apple'ın o bilindik açılma ekranı bile gelmiyordu. Bu işe hiç de şaşırmayarak telefonunu bir kenara bıraktı ve yataktan kalkmaya yeltendi. Fakat bacaklarının üzerindeki Taehyung'un bacakları hareketini kısıtlamıştı.
"Kurabiyem?" Hızlı hareketi Taehyung'u uyandırmıştı. Gözlerini araladı. "Ne oldu?" diye sordu mahmur mahmur.
"Hyung!" Jungkook konuşmaya başlayınca ağlayacağını bilmiyordu. Onun ağlamaklı sesini duyan Tae anında uyandı.
"Ne oldu Kookie?" Endişeyle gözlerinin içine bakıyordu şimdi. Onu ağlarken hiç görmemişti ki. Jungkook konuşamıyordu. ARMY'i çok fazla kırdığının farkındaydı. Onu aileden tekmelemiş bile olabilirlerdi.
V uzanıp kurabiyesine sarıldı. Sıkıca sarıyordu. Jungkook'un gözyaşları omzunu ıslatıyordu. Jungkook kollarını V'nin boynuna sardı. Hıçkırıyordu şimdi. ARMY'e bu kadar değer verdiğini kendisi bile bilmiyordu.
"Onları çok kırdım hyung, çok çok kırdım." Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti. Hem ağlıyordu, hem de sırılsıklam terlemişti çünkü şu an hayallerini gerçekleştiriyordu yahu! Tamam Tae'ye daha önce de sarılmıştı- hatta onunla beraber uyuyorlardı ama Tae bu sefer onu öyle sıkı sarmalamıştı ki, Jungkook asla bırakmayacağını düşünüyordu.
"Kimi kırdın, açıklasana ya!" Jungkook istemeden de olsa kendisini geri çekti. Taehyung hâlâ onu bırakmıyordu.
"A-ARMY'i kırdım ya hyung... T-tweeti silemedik bile... Bana milyonlarca mesaj atmışlar... Kim bilir ne kadar kırdım..." Her iki-üç kelimenin arasında hıçkırdığından Tae onun söylediklerini doğru düzgün anlayamıyordu.
"Tamam, şşt!" Taehyung onu susturup tekrar sarıldı. Küçük tavşanı kafasını boynuna gömmüş ağlarken Taehyung onun saçlarını okşuyordu. "Seni affedeceklerdir, Twitter'ının hacklendiğini söyleriz, ki zaten gerçek olan da bu." Jungkook tekrar geri çekildi. Taehyung bu sefer kollarını gevşetip onun gözyaşlarını sildi. "Onlar seni, ben daha seni tanımadan öncesinden beri tanıyorlar Kookie. Benden daha iyi tanıyorlar. Ben bile seni affettim, onlar şimdiye affetmiştir bile." Jungkook hıçkırarak ona baktı.
"Emin misin hyung?" Taehyung gülümseyerek onun yanağını öptü. Jungkook nerede olduğunu, adını, sorduğu soruyu bile unutmuştu.
"Evet, eminim." Dedi Tae.
"Ne?" diye sordu Jungkook. Tae sadece yanağını öpmüştü ama Jungkook gerçekten sorduğu soruyu unutmuştu.
"Eminim, Kookie." Dedi Tae.
"Neyden eminsin?" diye sordu Jungkook.
Tae hafifçe gülümsedi. "Senin daha yanağını öptüğümde aklını kaybediyorsan, dudaklarını öpünce ne yapacaksın?" Fısıldayarak söylediği bu cümleyi, hıçkırarak ağlayan Jungkook duymadı.
İyi ki duymadı.
---
"Başka bilgisayar bulamadın mı velet?" Yoongi'nin odasının önünde, süklüm püklüm bir şekilde ona bilgisayar soruyordu Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vkook
FanfictionHayatımda ilk defa bir Instagram hikâyesi yazıyorum... --- isim bulamadım len mq Biz burada homofobikleri sevmiyoruz. Siz de bizi sevmeyin. Şiplemeyen okumasın çok basit. Bütün hakları Yoonmin'in şarap şişelerinin diplerine gizlidir.