Bölümün bir notu var ama sonda
---
Yıllardır onları izlemiş, Twitter ve diğer platformlarda takip etmiş, her şeylerini öğrenmişti. Abisinin telefon numarasını bile BigHit'e e-mail atarak bulmuştu. Bundan sonra abisiyle ara sıra konuşabilmişlerdi ama bu konuşmalardan Jungkook bir şey anlamamıştı. Jimin birdenbire çok meşgul birine dönüşmüştü. Abisiyle aralarında hiçbir iletişim yoktu. Jungkook bir keresinde abisinden ona fotoğraflar atmasını istemişti. Jimin de hep beraber takıldıkları V ile beraber aylık olarak Jungkook'u beslemeye başladı. Jungkook bu fotoğraflardan bazılarını kendi kurmuş olduğu hayran bloguna atıyor, bazılarını saklıyordu. Hatta abisiyle daha uzun süre konuşabilmek için güzel bir yöntem bulmuştu; normal bir hayranmış gibi BigHit'e tweet atıyordu ve tabii ki bütün ARMY tweetlerini okuyan Jimin onun tweetlerini de okumak zorunda kalıyordu. Hatta ilk defa Tae ile bu şekilde konuşmuştu. Tae ona çok cana yakın bir cevap vermişti. Bu Jungkook'un kalbini ısıtmıştı. Bunun üzerine biasının artık Jimin değil V olmasına karar vermişti. Jungkook'un kalbini kıran şey ise, asla ve asla bir BTS konserine gidememiş olmasıydı.
Yürümeye başlarken zorlanırsınız. Bir başkasının yardımı olmadan çok zordur bunu yapabilmek. Şimdi Jungkook abisinin grupla paylaştığı eve girerken bu hissi tekrar yaşıyordu. Abisinin attığı fotoğraflarda V'nin yüzüne bakarken hissettiği kalp çarpıntısı kapı eşiğinden adım atarken hissetti. Şu ana kadar ekrandan görmüş olduğu o güzel yüzü şu an canlı bir şekilde görebilecekti. Poz vermek için gülümseyen bir Tae değil, onunla tanıştığı için mutlu olan bir Tae görecekti. Ya da öyle umuyordu en azından.
Eve girdiler, Jimin içeriye seslendi. Sadece Namjoon hyung cevap vermişti ve bu Jungkook'un canını sıktı.
"Diğerleri yok mu, hyung?" diye sordu Jimin. Namjoon odasından çıkıp mutfağa geçiyordu ki dönüp onlara baktı, Jungkook'u şimdi görmüştü.
"Bu kardeşin Jungkook mu?" Elini uzattığında Jungkook hemen atılıp sıktı. "Hayır, diğerleri yok. Jin Hyung onları alışverişe götürdü. O olmadan bütün marketi birbirine katıyorlar biliyorsun." Elini alnına vurdu. "Özellikle Tae, tanrım bu çocuk..."
"O zaman keşke Tae hyungu götürmeseydi." Diyiverdi Jungkook. Bunu söyler söylemez sustu. Namjoon'un ne kadar zeki olduğunun farkındaydı ve istediği son şey onun V hakkındaki düşüncelerini anlamasıydı.
Sözlerini duyan Namjoon döndü ve gözlerini kısarak ona baktı. "Haklısın. Bir dahakine söyleyeyim de onu götürmesin. O kadar kolay mı sence? Tae hepimizin başına dert olmayı çok sever. Bu yüzden onu eve kilitlesen bile bir yolunu bulup peşine takılacaktır." Omzunu silkip mutfağa girdi. Jungkook da peşinden.
"Jimin hyungla arası iyi sanırım. Neden evde kalması için abimi kullanmıyorsunuz?" Namjoon güldü.
"Jimin'in de bir kalbi var." Bir bardak su doldurdu. "Aç mısın? Yemek yapabilirim?" Jungkook'un duraksadığını görünce güldü. "Tamam tamam anladım. O zaman Jin'i bekliyoruz." Jungkook güldü.
"Kusura bakma, ARMY bu konuda baya endişeli de." Namjoon da güldü.
"Bilmez miyim, her gün ana sayfama çıkan bir sürü post var." Jungkook onun karşısına oturdu. "Demek sen de ARMY'sin." Diyerek başını salladı Namjoon. "Tabii ki öylesin. Sonuçta abin BTS'te. Hatta 7 tane abin de BTS'te." Söylediği şey üzerine güldü. Jungkook da gülümsedi.
"Doğru ya, abim nerede?"
"Bilmem. Kaybolması işime geliyor." Jungkook dönüp Namjoon'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vkook
Hayran KurguHayatımda ilk defa bir Instagram hikâyesi yazıyorum... --- isim bulamadım len mq Biz burada homofobikleri sevmiyoruz. Siz de bizi sevmeyin. Şiplemeyen okumasın çok basit. Bütün hakları Yoonmin'in şarap şişelerinin diplerine gizlidir.