[iii] remember, remember

184 18 25
                                    

Bana her şeyi anlatacak mısınız artık, temalı düşüncen Wanda'nın zihnindeki parmaklarına dolandığında, kız oturduğu yerde kıpırdanıp mırıldanıyor.

"Her şeyi öğrenmek istiyor."

Uzunca dikdörtgen masada birçok kişi oturuyor. Önlerindeki kartonlardan okuduğun kadarıyla isimlerini ezberledin sayılır. İki gündür buradasın ve artık, bu durumun rüya olmadığına eminsin. Ve içindeki bir dürtü, yüksek ihtimalle Wanda, senin bu durumu kabullenmeni tavsiye ediyor sana.

Adının Steve olduğunu öğrendiğin sarışın adam sakallarını kaşıyor ve konuşmaya başlıyor.

"Sen, bizden birisin." diyor, "Tıpkı bu merkezdeki diğer herkes gibi. Tony ve ben, burada yalnızca birkaç kişinin bildiği bir program sayesinde seni, geldiğini gördüğümüz bir savaştan kaçırdık. Seni ve evrenin geri kalanını. Bir aydır sizleri topluyoruz, simülasyondan. Ve hafızalarınızı size geri veriyoruz, bizden biri olduğunuzu anımsıyorsunuz."

Diyelim ki bunlara inandım, diye düşünüyorsun Wanda'nın görebileceği şekilde açık seçik. Şu ana dek varolduğuna inandığım hayatıma ne olacak?

"O, yalnızca senin hayallerin doğrultusunda oluşmuş bir illüzyondu." diye cevap veriyor Wanda. "Öyle bir hayatın yok, sadece herkesin bağlı olduğu bir programdı o ve biz, adına Framework diyoruz."

"O isimle icad edilmiş bir teknoloji, fakat biz bazı şeyleri değiştirdik. Böylece o dünyayı daha kusursuz kıldık."

Yutkunuyorsun. Bu, damarlarında gezen korkusuzluğa rağmen ürperiyorsun.

"Merak etme, gerçek seni hatırladığında o hayatına dair her şeyi unutacak ve bir özlem duymayacaksın."

Bunu istemiyorum. Eğer o savaştan kaçırdıysanız beni, dönmemin tek sebebi savaşın bitmiş olmasıdır, değil mi?

Wanda isterik bir kahkaha atıyor. "En ufak bir apriori form bile yok, Tony. Neden silindiğini bilmesi gerekirdi, ama hiçbir şey bilmiyor. Savaşın geldiği düşüncesine hazır olmalıydı, böyle olacağını söylemiştin."

Kaşlarını çatıp dehşetle onu süzüyorsun.

"Herkeste böyle olmuştu..." bu düşünceli ses, önündeki kartonda Bruce Banner yazan orta yaşlı adama ait. "Bu büyük bir sorun, Tony. Döndürüldüğünde çok korkacak."

"O, farklı." diyor Tony sana bakarak. "Onda, diğer metotlarım işe yaramadı. İşin aslı, şu an dert etmemiz gereken bu değil. Ben... Ben, onun hafızasını n'asıl geri getireceğimi bilmiyorum."

Steve, parmaklarında çevirdiği kalemi aniden masaya düşürdüğünde bu sözlerin onları sendeki etkisinden çok daha fazla etkilediğini anlıyorsun.

Sarışın adamın yüzü, gözlerinin önünde parsel parsel solduğunda içinde ufak bir sızı duyuyorsun. İlk kez, onlar için önemli olduğunu hissediyorsun. Hatta öyle kötü oluyor ki, adam masadan kalkıp odayı terk ediyor.

Sen anlamazca onun arkasından bakarken Bruce lafa giriyor.

"Umudumuzu kaybetmeyeceğiz, onu geri getirmenin bir yolu olmalı. Akıl taşı da zaman taşı da bizde."

"Akıl taşını bir kez daha kullanmayacağız," diyor Wanda, sen bu taş mevzuunu anlamlandırmaya çalışırken. "Bir önceki kullanışımızda, zamanı yavaşlatmanın bir yolunu biliyorduk. Strange yanımızda değil ve bu kez kullanmak için daha güçlü birine ihtiyacımız var. Enerjinin neredeyse tamamını tükettik, tüm galaksiyi uyutmaktan bahsediyoruz. Galaksi eski düzenine geliyorken akıl taşını kullanırsak Thanos'un bizi bulmaması imkansız."

Red Chamomile : Marvel AU & OkuyucuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin