[iv] orange juice

161 17 17
                                    

Saçlarındaki tüy gibi dokunuşla uyanıyorsun yeni sabaha. Başucunda oturan kızıl kadın, yüzünde anaç bir gülümsemeyle sana elindeki portakal suyunu uzatıyor.

"Çok severdin, özellikle ben sıktığımda."

Kaşların kalkıyor, gerçekten seversin. Her sabah kendine portakal suyu sıkar ve damağındaki o eski tada ulaşmaya çalışırdın. O tadı hiç bulamamıştın, ne zamana ve nereye ait olduğunu da anımsamıyorsun.

Natasha'nın elindeki portakal suyunu alıp dudaklarına götürdüğünde, içecek boğazından aşağı kayıp gittiğinde gözlerin kocaman oluyor.

İşte bu, diyor içindeki bir ses. Bu, tüm ömrün boyunca aradığın o tat.

Heyecanlanıyorsun, bunu Natasha'ya söylemek için resmen çıldırıyorsun. Bu sebeple eline yazıyormuş gibi yaparak acele bir şekilde, ondan kağıt kalem istiyorsun.

O da, hemen yanındaki komodinin çekmecesindeki defter ve kalemi sana uzatıyor. Her şeyi düşünmüşler!

Bu tadı hatırlıyorum, yazıyorsun kağıda. Tüm ömrüm boyunca bu tadı aradım ben.

Natasha, birkaç saniye anlamazca senin ufak yazına bakıyor ve başını iki yana sallayarak mırıldanıyor. "Üzgünüm hayatım, Framework'te yazdığın kitaplarını okumadım. Bilmiyorum."

O, ayaklanıp seni baştan ayağa süzerken sen, onun ne demeye çalıştığını düşünüyorsun. Heyecanlanmasını beklemiştin, senin gibi. Fakat umduğun gibi olmadığında ve hatta bir şeyler saçmaladığında yazdıklarınla ilgili, içinde ona karşı bir soğuma hissediyorsun. Sanki seni görmezden gelmiş gibi.

Bu, sinirini bozduğundan başını ondan başka yöne çevirdiğinde mırıldanıyor.

"Wanda'yı bu gece için ikna ettiler, Vision'la birlikte zamanı biraz yavaşlatacaklar. Biliyorsun, bugün malum gün."

Kaşlarını çatarak ona döndüğünde sana kocaman gülümsüyor. "Senin için hazırladığım elbise dolabında, içinde harika gözükeceksin, her zamanki gibi."

Başını iki yana sallıyorsun. Herhangi bir şey için hazırlanmaya niyetin yok. Yatmayı tercih edersin, bu yeni hayata alıştığını varsaymalarını istemiyorsun.

Bir yolunu bulsan eski hayatına dönersin.

"Haydi ama," diye mırıldanıyor Natasha. "Kim kendi doğum günü partisine katılmak istemez?"

Doğum günü partisi mi?

Doğum gününün ne zaman olduğunu da anımsamıyorsun. Bu sebeple bunalmış bir ifadeyle kadının mavi-yeşil gözlerine bakıyorsun.

"İtiraz edemezsin, geleceksin hayatım."

Başını iki yana sallamak istesen de, içindeki bir dürtü buna engel oluyor. Garip hissediyorsun. Wanda'nın senin aklını avuçlarında tuttuğu anlardaki gibi güçsüz hissediyorsun, fakat Wanda'nın ince parmaklarını hissedemiyorsun kafanın içinde.

Bu daha çok...

Bu daha çok, aklını paylaştığın biri varmış gibi hissetmene sebep oluyor.

Natasha odadan çıkarken ürperdiğini hissediyorsun.

Bu ürperti seni baştan ayağa sarsa da aynı hissin peşinde ayaklanıyorsun. Ayaklanmayı düşünmedin bile, sadece, oluyor işte.

Dolabı açıyorsun. Elbisenin üzerindeki kılıfı sıyırıyor parmakların. Transparan ama bir şekilde fazlasıyla masum bir elbise bu. İçinde bulunduğun duruma rağmen dudaklarının kenarları kıvrılıyor, gülümsüyorsun. Bak işte, bunu da sen yapmadın!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Red Chamomile : Marvel AU & OkuyucuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin