6- Lanetli Evde Bir Gece

14.1K 891 173
                                    

 Violet oldukça kafası karışmış bir şekilde bize baktı. "Evin içinde ne var öğrenmemiz gerek dediniz, değil mi? Doğru anlamış mıyım?" diye sordu, son derece şaşırmış görünüyordu.

"Evet, doğru anlamışsın," diye yanıtladım sanki kimsenin yaşamadığı, korkunç bir eve girmek istememiz son derece normal bir şeymiş gibi. Genelde bu tarz çılgınca fikirleri öne süren kendisi olurdu, fakat buraya ilk gelişimizde ne kadar korktuysa yıllardır tanıdığım çocukluk arkadaşımdan beklediğimden çok daha farklı tepkiler veriyordu. Dürüst olmak gerekirse bundan daha hevesli davranmasını bekliyordum.

Gecenin karanlığında öylece durmuş, sessizce birbirimize bakarken Violet'ın telefonunun bildirim sesi ortamın gerginliğini bozan şey oldu. Kedi miyavlaması sesi ıssız ormanda yankılanarak bize geri döndü. Wesley ve ben bu bildirim sesine alışık olduğumuz için irkilmek dışında herhangi bir tepki vermezken Bradley sorgulayıcı gözlerle önce telefona sonra da Violet'a baktı. Violet ekrana bakarken aniden bembeyaz kesildi. 

"O eve girerseniz olacaklardan sorumlu değilim," diye seslice okudu.

Anlam vermeye çalışıyormuş gibi mesajı bir kez daha mırıldandı. "Bu... Ne demek oluyor? Şaka falan mı? Eğer öyleyse hiç hoş olmadığını biliyorsunuzdur umarım," derken neredeyse ağlayacaktı.

"Hayır, biz de böyle tehdit mesajları alıyoruz," diye itiraf ettim. "Bu yüzden evin içinde ne olduğunu öğrenmemiz gerek."

"Tehdit mesajları aldığınızı neden bana söylemediniz?" diye çıkıştı. Bunu ona şimdi söylemek zorunda kalmamız hiç iyi olmamıştı, fakat içinde bulunduğumuz durum bize çok fazla seçenek de sunmuyordu zaten. Yalnızca elimizden geldiği kadarıyla onu bildiklerimizden korumaya çalışmıştık. 

"Çünkü korkmanı istemedik," diye araya girdi Wesley ona biraz yaklaşarak. Violet öfkeli veya kırgın olduğu zamanlarda yaptığı gibi hemen geri çekildi, kendi iyiliği için de olsa olan bitenin dışında bırakılmak ona kendini dışlanmış hissettirmiş olmalıydı. "Bu... saçmalık. Düpedüz saçmalık hem de. Derhal polise gidiyoruz." Bunu der demez bu kez benim telefonuma bir mesaj geldi.

"Eğer polise giderseniz, ailenize yapacağım şeyler gerçekten hiç iyi olmaz."  Bunu sesli bir şekilde okumakla kendime saklamak arasında kararsız kalmıştım, ancak içten içe yanlış karar olduğunu bilsem de daha fazla paniğe yol açmamak adına en azından şimdilik gizli tutmaya karar verdim. Üzerime dikilen meraklı gözleri daha fazla bekletmemek için, "İndirim mesajı," diyerek omuz silktim. Ne var ki dışarıdan kayıtsız duran görüntümün altında içten içe çığlıklar atıyordum. Tanrım! Biri buradaydı. Konuşmalarımızı duyacak kadar yakınımızdaydı, hatta belki de şu an bizi doğrudan görüyordu. Bu düşünce hem sinirden hem de korkudan beni tam anlamıyla delirtiyordu. Hiçbir şey göremeyeceğimi bilsem de hızlıca gölgelerin arasına göz gezdirdim. Elbette gördüğüm manzara tamamen boştu ve beni şaşırtmadı.

Uzadıkça sıkmaya başlıyordu, yumruklarımı sıkarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bir dakika boyunca kıpırtısız durduktan sonra, "Ben eve giriyorum," dedim ansızın ve onlar daha neler olup bittiğini anlamadan Violet'ın cebinden anahtarı alarak kapıyı açtım. Bir şey beni bu evin içine doğru çekiyordu ve asla karşı koyamıyordum. Karanlığın içine adım atarken benliğimi ele geçiren kararlılığın biraz daha benimle kalmasını umdum. Yalnız değildim sonuçta, ne kadar zor olabilirdi ki? Anahtar kilidin içinde kulak tırmalayan bir ses eşliğinde geçen seferkinin aksine kolayca dönerken nefesimi tuttum. Tamam, sanırım sandığım kadar kolay değilmiş çünkü sanırım kimse benimle gelmiyordu. Yine de henüz geri adım atmaya niyetim yoktu. Kararlılığımı bozmadan kapıyı geri doğru ittirdim. Kapı tıpkı korku filmlerindeki yağlanmamış kapılar gibi gıcırdayarak sonuna dek açıldı ve içeriden gelen soğuk, rutubetli, tozlu ve ağırlaşmış hava yüzüme çarptı. Kapının ardına dipsiz bir karanlık ve sessizlik hakimdi, sanki kapının ötesinde zaman sonsuza dek durmuştu. 

KARANLIK LANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin