Çaresizlik, korku, utanç ve daha birçok duygu. Yaşadığı duygu karmaşası yüzünden, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında, nereye gittiğini bilemeden koştuğunun farkında değildi. Kafasında binlerce düşünce, binlerce soru dönüyordu. Cebindeki telefonun titremesiyle bir an için kafasındaki düşüncelerden kurtuldu. Yağmurun yağdığını, yağan yağmur yüzünden sırılsıklam olduğunu ve uzun bir süredir koştuğunu henüz kavramıştı. Nefes nefese hemen bir saçağın altına geçti ve cebinden telefonunu çıkarttı. Annesi arıyordu. Olduğu yere çöktü ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Eli istemsiz bir şekilde karnına gitti. İçinde taşıdığı küçücük parça yüzünden bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktı hayatı. Gözyaşlarını elinin tersiyle sildi, derin bir nefes alarak telefonunu çıkarttı ve rehberinden Ali'yi bulup aradı. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Bir iki kez çaldıktan sonra nihayet ihtiyacı olan sesi duyabilmişti.
-Alo Leyla.
-Ali. Seni görmeye ihtiyacım var. Sahilde her zaman buluştuğumuz kafeye gelebilir misin?
-Olur. Benimde seninle konuşmam gereken bir şey var zaten. Yarım saate orada olurum.
-Tamam. Görüşürüz. Seni seviyorum.
-...
Leyla telefondaki sessizliğe bir anlam verememişti. Fakat kafası şuan bunu düşünemeyecek kadar doluydu. Telefonu kapattı, ana caddeye çıkıp bir taksiye bindi. Şoföre adresi söyledikten sonra arkasına yaslandı ve tekrar düşüncelere daldı. İçinde sevdiği adamdan küçük bir parça taşıyordu. Bu çok mucizevî bir şeydi fakat aynı zamanda da korkutucuydu. Ailesine ne söyleyecekti? Peki ya okulu? Yıllardır hayallerini kurduğu mesleğe ulaşmasına yalnızca bir adım kalmıştı. Bir sene sonra hayalini kurduğu avukat cübbesine kavuşacaktı. Belki de kavuşamayacaktı. Eli yine karnına gitti. O sırada taksi söylediği adrese varmıştı. Ücretini ödeyip taksiden indi ve buluşmak için sözleştikleri kafeye girdi. Boş masalardan birine oturdu ve beklemeye başladı. Az sonra Ali her şeyi öğrenecekti. Nasıl bir tepki verecekti acaba? Sevinçten çığlıklar mı atacaktı? Yoksa o da Leyla gibi korkacak mıydı? Garsonun sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.
-Ne alırsınız efendim?
-Su lütfen.
-Hemen getiriyorum.
Garson gittikten sonra kafasını kapıya doğru çevirdi. Heyecanla kapıdan gelenleri izlemeye başladı. Kapının her açılmasında kalbi yerinden çıkacak gibi oluyordu. Korku ve merak bütün vücudunu esir almıştı. O sırada garson suyu getirdi. Hemen sudan birkaç yudum aldı. Susamıştı. Kafasını tekrar kapıya çevirdiğinde Ali'nin geldiğini gördü. Yüzü asıktı. Ama yine aldırmadı. Şuan daha büyük sorunları vardı. Okulla ilgilidir diye düşündü. Sevdiği adama sıkıca sarıldı. O an için bütün sorunlarından kurtulmuş, hafiflemiş hissetti kendini. Masaya oturdular ve bir süre birbirlerinin gözlerine baktılar. Sessizliği ilk bozan Ali oldu.
-Leyla seninle konuşmak istediğim bir şey var. Telefonda da söylemiştim zaten. Bizim Akif Hoca var ya, sana hep bahsediyordum hani.
-Şu deli diye anlattığın mı?
-Evet, o. Bugün beni odasına çağırdı. Bir öğrenci değişim programı varmış. Kolombiya'ya. Notlarım iyi olduğu için önce bana söylemek istemiş. İleride kariyerim için çok güzel bir fırsat olduğunu söyledi.
-Sen ne cevap verdin peki?
-Bak Leyla, seni çok seviyorum. Her şeyden, herkesten çok seviyorum. Ama bu çok büyük bir fırsat benim için. Belki bir daha elime geçemeyecek bir fırsat. Seni üzmek, kırmak istemiyorum ama ben gitmeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Yeniden
Romance-Artık ağlamak istemiyorum. -Yüzünü güldürmek istiyorum. -Unutmak istiyorum. Sesi ağlamaklı çıkmıştı. Gerçekten unutmak istiyordu artık. Yaşadığı her şeyi, Ali'yi ve Ali'ye dair hayatında ne varsa hepsini unutmak yok etmek istiyordu. Sessizce tekra...