"Bana aşkın tek bir kişi için olmadığını söyledi." Umutsuzlukla iç geçirdim. "Ve eğer o da bana âşık olmazsa, bunların hiçbirinin anlamı yokmuş."
Babam sebze bölümündeki brokolileri süzerken gülümsedi. "Doğru söylemiş."
Ona hayrete düşmüş bir şekilde bakakaldım. "Ne demek doğru söylemiş?"
Brokolileri yeterince beğenmediğini belirten bir ses çıkarıp, market arabasını tatlı reyonuna doğru sürerken, "Aşk gerçekten de tek bir kişi için değildir Evey," dedi. "Tabii ki de tek bir kişi yaşayabilir, ama bu duyguyu asıl büyülü yapan şey iki kişi tarafından hissedilmesidir."
"Peki ya o da bana âşık olmazsa bunların hiçbirinin anlamının olmaması?"
Tatlı reyonuna ulaştığımızda, market arabasını çikolataların olduğu rafın yanında durdurdu. "Sadece onun için bir anlamı olmayacak."
Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?"
Birbirinden farklı dört markadan ikişer tane çikolata alıp market arabasına attı. "Bir şeylere anlam yükleyen de, onlardan anlam çalan da bizleriz, Evey. Senin aşkını kendi için anlamsız kılabilir, ama sen anlamsız olduğunu düşünmediğin sürece, ortada anlamsız olan hiçbir şey olamaz."
"Ama sadece benim böyle düşünmem yeterli değil ki," dedim somurtarak. "Onun için de bir anlamı olsun istiyorum."
Hâlâ çikolataları inceliyordu. "Belki olur."
"Ya olmazsa?"
Bakışlarını çikolatalardan ayırıp, market arabasının hemen yanında duran bana baktı. "O zaman kendine şu soruyu sormalısın: Aşkım ona hiçbir anlam ifade etmese de, o benim aşkıma değer mi?"
İstemsizce gülümsedim. "Bu soruyu daha önce kendine sormuştun, değil mi?"
O da gülümsedi. "Evet, sordum."
"Sanırım cevabını biliyorum."
Gözlerini tekrar çikolatalara çevirmeden önce, "Tabii ki biliyorsun," dedi. "Aynı anneni hâlâ eskisi kadar sevdiğimi bildiğin gibi..."
Dudak büzdüm. "Değdiğini düşünüyorsun biliyorum, ama bence annem buna değmiyor baba." Omuz silktim ve devam ettim. "Yani bilmiyorum. Sen onu bu derece severken o seni başka bir adam için terk etti."
Market arabasına bir kutu kurabiye attı. "Evet, öyle ama başka hiçbir kadın bana onun verdiği o muhteşem iki şeyi vermedi."
Kaşlarım çatıldı. "Biri aşk da, ya diğeri?"
Bana bakıp kocaman gülümsedi. "Sen."
Yanımızdan geçenlerin dönüp bize bakmasına sebep olan bir kahkaha patlattım. "Stefan Webber, siz gerçekten dünya üzerindeki en romantik babasınız."
Benimkilerle aynı tonda olan yeşil gözleri kısıldı. "Sanırım bundan şikâyetçisin, ha?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Asla!"
"Bunu da çözdüğümüze göre, içecek bir şeyler almaya gidebiliriz o zaman?"
"Tabii." Market arabasını sahiplendim ve birlikte içeceklerin olduğu bölüme doğru ilerledik. Bu sırada ortaya yeni bir tartışma konusu atmayı da ihmal etmedim. "Sence bu çocuğu kendime nasıl âşık edebilirim?"
Babam kıkırdadı. "Sanırım bunun püf noktasını bilseydim annenle hâlâ birlikte olurduk."
Heyecanla, "Ama sana bir kez âşık oldu, değil mi?" diye sordum. "Bunu bir kez başardın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When I look into your eyes ✩ c.h
FanficEvey, Calum'a âşık ve herkes çok iyi bilir ki, aşk insana çok tuhaf şeyler yaptırır.