revolution¹

183 31 47
                                    

markus duyduğu silah sesiyle android ambulansını aradı ve banyoya daldı eş zamanlı. ambulans vakit kaybetmeden gelirken markus katil androidi yakaladı, yakalarından tuttu ve duvara yasladı sertçe.

"neden!" dedi esip gürlerken. "neden bunu yapıyorsun! neden bize ihanet ediyorsun!"

"hepiniz aynısınız." dedi aykırı. "insanlar da, androidler de. hiçbir farkınız yok. onlarla işbirliği yaparak sen bize ihanet ettin asıl." alaylı bir mırıltı çıktı ağzından. "rA9 olduğunu mu sanıyorsun? bizi kurtardığını mı? onların işini yapmıyor oluşumuz köleleri olmadığımız anlamına gelmiyor markus!"

markus tam anlamıyla aklını kaybetmek üzereydi. "onlar gibi olmayalım diye ne kadar uğraşıyorum haberin var mı!"

"yok." dedi aykırı. "ama ne kadar onlara döndüğümüzden de senin haberin yok."

o an markus dişlerini o kadar sıktı ki, eğer orada biri olsaydı, gıcırtı duyduğuna yemin edebilirdi. "bunu sen istedin. cezanı çekeceksin." polisler geldiğinde adamı teslim etti polislere.

(...)

elinde tuttuğu çiçek buketiyle hastane odasına girdi. connor tavanı izliyordu.

"ne o?" dedi markus eğlenen bir sesle. "canın mı yanıyor yoksa?" buketi sehpaya koydu.

connor çiçeğe baktı, sonra da markus'a, "ne o? özür mü diliyorsun?"

"hayır." dedi sakin bir tonda, sandalyeye oturdu. "geçmiş olsun için bu."

gülümsedi connor. "teşekkürler?" markus omuz silkti. "gitmiyor muyuz?"

"iki dakika yatırmadın." yataktan kalktı connor. "burada parçamız değişmiş, artık eskisi gibi olamam diye dertleneyim senin dediğin şey bak. hah."

güldü markus hafifçe. "canın yanıyorsa kalabiliriz. refakatçin olurdum."

"ha ha ve de ha." ona baktı boş gözlerle. "ben androidim, benim canım yanmaz."

boş boş baktı markus ona. yapabilseydi gözlerini devirirdi. "kendini küçümseme. sen de acı çekebilirsin." onun itiraz etmesine izin vermeden tekrar konuştu. "hank'in başına bir şey gelseydi üzülmez miydin?"


connor ağzını açıp kapadı, gözleri donuklaştı. "ben fiziksel acıdan bahsetmiştim ve," gözlerini onun gözlerinden başka bir yere çekti. "bu ihtimali dillendirmen hiç hoş değildi."

yavru köpek gibi duruyordu connor, kulakları alçalmış, bakışları donuklaşmış, dudakları az miktarda açık. gülümsedi markus, dostane bir yumruk attı omzuna, hafifçe dokunmuştu daha çok. "baksana, hiç acı çekmiyor gibi durmuyorsun. çoğu insandan daha duygusal olduğun konusunda nedense eminim."

connor gözlerini kaçırdığı yetmiyormuş gibi kafasını çevirdi bu sefer. "ne alakası var..." yürümeye başladı. "ihbar aldım."

"aynı ihbarı ben de aldım, yarım saat önce." keh keh güldü markus, connor'un arkasından. "koca bebek seni."

"işimize bakalım teğme-" duraksadı. "markus. işimize bakalım."

"nasıl istersen dedektif." sırıttı ona bakarken ve kolunu omzuna koyarken.





" sırıttı ona bakarken ve kolunu omzuna koyarken

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
REVOLUTION ( detroit: became human ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin