Vanilya

Bölüm 1: Vanilya

Merhaba arkadaşlar. Yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Umarım bu hikaye tutar. Fazla ilgi gelir İnşallah. İşte başlıyorum!

Keyifli okumalar..

-

Bavullarımı toplamış servisi bekliyordum.

"Dora! Kızım! Gel bi son kez sarılayım sana." diyip gözyaşlarını sildi annem.

"Anne sadece 3 aylığına gidiyorum. Büyütülecek birşey yok ki bunda."

"3 ay 3 aydır kızım. 1 gün bile gitsen yine ve yine sarılırım sana." diyip sıkıca sarıldı bana. Ardından benden ayrıldı ve babamın sarılmasına izin verdi.

"Bak kızım o otelde arkadaşın Yağmur ile birlikte kalacaksın."

"Tamam baba." diyip babamdan ayrıldım. Tam o sırada servis geldi.

"Ay kızım dur son bir kez sarılayım." dedi annem ve bir kez daha sarıldı.

Servis korna çalınca annem benden ayrıldı. Hemen yerdeki 4 tane kocaman bavulumu alıp, annemlere el niyetine başımı sallayarak "3 ay sonra görüşürüz ailem!" dedim. Servise bindikten sonra servisçi Mustafa amcaya selam verdim. Servisin en arkasına geçtim ve servisin hareket etmesini bekledim.

Servis haraket edince arkama baktım. Hayır! Hayır! Annem o kocaman turuncu kovayla arkamızdan su döküyor!

Önüme döndüm ve gülümsedim. Onları 3 ay göremeyecektim. Arkama yaslandım ve bavullarımı ayaklarımın arasına sıkıştırdım. Küçük çantamdan vazgeçilmezlerim olan telefon ve kulaklıklarımı çıkardım. Kulaklığımın ucunu telefonuma diğer uçlarını kulaklarıma taktıktan sonra rastgele bi şarkı açıp dinlemeye başladım.

Servis okula gelmişti sonunda. Bavullarımı alıp öğrencilerin inmesini bekledim ve son olarak bende indim. İner inmez arkadaşım Yağmur kafama vurdu ve "Nerde kaldın lan değişik?" diye sordu.

"Mal, servis anca geldi."

"Peki öyle olsun." diyip beni sınıf sırasına kadar sürükledi. Bavullarımı insanlara çarparak ilerliyordum. Sıraya girdim ve müdürün sözlerini dinledim.

"Evet çocuklar okulumuza tekrardan hoşgeldiniz. Bu sene düzenlediğimiz gezi için okulda ki 3 sınıfın tüm öğrencilerinin gelmesini rica ettik. Ve tam olarak amacımıza ulaşamadık. Nerdeyse 50 arkadaşınız gelemedi. Bazı sebeplerden dolayı. Her neyse. Otelde öğretmenleriniz olmayacak. Sizin için oteldeki bir kaç görevli ile görüştüm. Sizinle bir sorununuz olursa onlar ilgilenecek. Zaten sorununuz olacağını sanmıyorum. Şimdi Tülay hocanızın eşliği ile servislerinize binin. Hepinize iyi eğlenceler."

Kimse Tülay hocayı beklemeden servislere daldı. Tabi herkes kendi sınıf şubesinin olduğu servise bindi. Bi kaç öğretmen gelip serviste yoklama aldı.

Yoklama bitince sınıfın ineği olan Cenk "Bu tatilde bol bol test çözücem. Yaşasın!" diye bağrınca herkes anırmaya başladı. Ardından sınıfta dersi en çok kaynatan Emre "Bizde o test kitaplarını tabii ki de yırtıcaz." diyince Cenk oturduğu yere iyice sindi.

Bende gülmeyi kesip kulaklıklarımı taktım.

Nerdeyse 2 saat sonra kocaman bir otele gelmiştik. Herkes servisten inip etraflarına bakınmaya başladı. Aynı şekilde bende.

Orta yaşlarda bir kadın gelip "Merhaba çocuklar." dedi. Çocuklar mı?! Biz 17 yaşındayız! Çocuk falan değiliz!

"Şimdi herkes kalmak istediği oda arkadaşı ile resepsıyona gelsin."

Herkes otelin içine hücum etti. Ben ve Yağmur en arkadan gittik.

Sıraya geçip beklemeye başladık. Etrafıma baktığımda bir sürü taş çocuk olduğunu gördüm. Hiç biride bizim okuldan değildi. Bizim okuldakilerin böyle yakışıklı olmalarının imkanı yok.