#4 : Whispers in my ear..

1.5K 135 81
                                    

  Zayn’le birlikte sınıfa girdiğimizde, sınıftan değişik seziler almaya başlamıştım.

  Örneğin sürekli bana bakarak kıkırdayan kızlar, bir şeyi istiyorlarmış gibi kokuyorlardı. Eğer ne istediklerini bilseydim, onlara verirdim çünkü biz meleklerin görevlerinden biri de buydu: İnsanlara istediklerini vermek.

  Zayn kulağıma “Bir yere otur.” Diye fısıldadığında, sezilerime fazla odaklandığımı anlayarak dediğini yaptım.

  Sarışın ve güzel mavi gözleri olan bir çocuktan da istek duyusu seziyordum ama onun istediği şey açıktı: Yanına oturmamı istiyordu.

  Bay Brown’dan hoşlanmamıştım çünkü yaydığı dalgalar iyi değildi ve Zayn de ondan hoşlanmıyormuş gibi görünüyordu.

  Josh ne demişti?

  “Eğer öğretmenlerden biri seni uyuz edecek bir hareket yaparsa, ona karşılık ver. İçinde bol bol efendim kullanan cümleler kur ve sorularına asla doğrudan cevap verme.”

  Neden birine bol bol efendim dediğimde kızacağını soramadan John’un yaptığı büyüyle uyuyakalmıştım.

  Bay Brown “Görünüşe göre daha ilk gününüzden Bay Malik’le arkadaş olmuşa benziyorsunuz, Bay…?” dediğinde, Zayn’in soyadını söylerken çıkardığı tını kulağıma iğrenç gelmişti.

  Josh’un tavsiye ettiği şeyi hatırlamanın verdiği gururla gülümsedim.

  “Adım bay değil, efendim, sürekli cümlenizi kesmek zorunda değilsiniz.”

  İnsan olmayı çabuk öğreniyordum, değil mi?

  “Öyleyse adınız nedir?”

  Bay Brown’un sorusuyla birlikte, kafamın içini başka sesler de doldurmaya başlamıştı.

  Seslere odaklanmışken zorlukla “Adım Liam.” Diye cevapladım.

  “Ve soyadınız?”

  Kimliğimi bulmak için ceplerimi karıştırmaya başladım. Üzerinde soyadım yazıyor olmalıydı.

  Lanet olsun! Soyadımı hatırlamıyordum ki!

  Ayrıca bu gerizekalı herife sınıfına yeni gelen öğrencinin adı verilmemiş miydi yani? Buna inanmamı mı bekliyordu?

  Hem Josh ne diye bu işi halletmemişti ki?

  “Bir işi de becerebilse…” diye düşünürken yine o sesi duydum.

  Oğlum?

  “Evet?”

  Burada mısın?

  Hızlıca “Evet.” Diye cevapladığımda korkunç bir kahkaha kulaklarımı kapladı.

  Tekrar Bay Brown’un sesini duyduğumda, beynim uyuşmuş gibiydi.

  “Ne o, Liam, cebinden bir silah çıkarıp beni öldürmeyi mi planlıyorsun?”

  Babamın neden insanlara zekayı verdiğini ve onların bunu silah yapmak gibi kötü şeylerde nasıl kullandığını anlattığı günü hatırladığımda acıyla inledim.

  “Ah, hayır. Hayır! Silah çok kötü bir şeydir. Ve bomba da. Ve savaşlar da. Babam bunları yasaklamasına rağmen siz yapmaya devam ediyorsunuz.”

  “Biz mi?” Bay Brown şaşırdığında ağzının ortasına yumruğumu geçirmek istedim.

  Adam pezevengin tekiydi ve hala iyi insanlar olduğuna mı inanıyordu?”

WickedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin