"Adal, yine hangi köşendesin?"
Gülümsedim. Balkonda bir kaç saat önce oluşturduğum rahatlığımı bozup içeri adımladım.
"Buradayım, sultanım. Bir şey mi oldu?"
Annem elinde ki kağıdı bana uzattı.
"Bunları alabilir misin kızım? Akşama yaparım."
Evet, mükemmel bir market macerası beni bekliyordu. Annemin yanaklarını sıkıca öpüp kafamı onaylarcasına salladım.
"Alırım tabi ki, başka bir şey unutmadın değil mi? Bak bir daha çıkmam dışarı."
Annem gülüp deri ceketimi uzattı.
"Öyle mi dersin?" deyip kahkaha attığında şaşkınlıkla anneme baktım.
"Hayır, yok tatlım. Yağmura yakalanma ihtimaline karşı deri ceketini giy."
Kafamı sallayıp hazırlandıktan sonra evden çıktım.
Kaldırımda ki çizgilere basmamaya çalışıp ilerlerken, kendime gülüyordum.
Ne?
Ne var, bu insanların ruhunda var.
Markete vardığımda kulaklığımı takıp müziğimi açtım ve listedekileri market arabasına doldurmaya başladım.
Geçen yarım saat içerisinde listeyi tamamlayıp, nesquiklerin olduğu bölüme geldim. 19 yaşında olmam onu yememe engel değildi kesinlikle. Özellikle o sonda ki tozu kafana dikmiyorsan...
Ah dostum çekil kenara ve bu işi bana bırak.
Raflara göz gezdirirken en üstte nesquikleri gördüm. Harika!
"Ulaşmayalım diye yaptınız galiba, bazı insanların boyu kısa ya hani!" diye bağırmamla bir kaç kişi bana baksada umursamadım.
Uzun boylu market çalışanı bana doğru gelirken önüme uzatılan nesquik ile gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Adam yüzümü inceledikten sonra başını 'Önemli değil' dercesine sallayıp çıkışa doğru ilerledi.
Market çalışanı karşımda durmuş bana bakarken kaşlarımı çattım.
"Müşteri memnuniyeti sıfır, sıfır, sıfır." aklıma videoda ki adam gelince kıkırdadım.
"Yaşadığınız aksaklıktan dolayı özür dileriz, efendim." şaşkınca çalışana bakarken kahkaha attım.
"Özür dilemene gerek yok, şakaydı sadece ve lütfen efendim deme, garip hissediyorum." dedim yüzümü buruşturarak.
Kasaya geçip her şeyi ödedikten sonra ellerimde olan poşetlere baktım.
Akşama ziyafet vardı anlaşılan ve kesinlikle önemli bir misafir vardı. Yoksa annem hayatta bu kadar çok şey aldırmazdı.
'Nozok bor koz ol, Odol.'
Ben zaten nazik bir kızım anne, yapım gereği ne yapayım içimde ki ayı bazen kendini dışarı vuruyor.
Bu sefer markete giderken çizgiye basmama oyununu elimle bir köşeye atıp hızlıca yürümeye başladım. Ellerimde poşetin izi kalsın istemiyordum.
Sanırım tenimin hassaslığından kaynaklanıyordu bilmiyorum ama kızarsa bile akşama zor geçiyordu.
Annemin 'Sana kaç kere doktora gidelim diyorum.' diye kızışı aklıma gelsede umursamadım. Önemli bir şey değildi eminim, her insan da olan normal bir hassaslıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A N K A
Teen FictionBir kez kaybettikten sonra, bir daha geri dönmeyecek. Bir ölüm bu kadar güzel kokabilir mi?