roseanne:
benle konuşmuyorsun
yüzüme bakmıyorsun
mesaj atmıyorsun
yapma böyle(görüldü.)
roseanne:
jennie
lütfenkimjen:
bir şey yapmıyorumroseanne:
bizi mahvediyorsunkimjen:
biz diye bir şey olmadı rose
senin yüzünden olmadıysak
beni mahvetmekle suçlayamazsınroseanne:
jennie lütfenkimjen:
lütfen ne chaeyoung
şimdi sana gelsem
beni kollarına alabilir misin?
beni senin yapabilir misin?
birlikte olacağımıza söz verebilir misin?roseanne:
ben
sadece kalbimi verebilirimkimjen:
lisa kalbinin kendisine ait olduğunu düşünürken yapamam roseroseanne:
seni çok özlüyorumkimjen:
pekala
o zaman bekle beni roseanne
sana geliyorumroseanne:
ne
jennie hayır
sakın
jennie
ywpma
tanrım hayır sakınjennie, chaeyoung'ın yazdıklarını umursamadan dışarı çıktı ve gördüğü ilk taksiye atladı. saat 9'u geçtiği için gece tarifesiyle fazladan para ödeyecekti ama buna değerdi. yeterince beklemişti.
ezbere bildiği adresi şöföre verdikten sonra telefonuna baktığında chaeyoung'tan birkaç mesaj daha geldiğini gördü.
roseanne:
jennie lütfen yapma
şu an olmazjennie arkasına yaslandı ve sevdiği kıza giden yolları zihnine kazımaya çalıştı.
evleri çok uzak olmadığı için birkaç dakika içinde varmıştı. ücreti ödedikten sonra indi ve evin kapısına ilerledi.
kurduğu bütün hayalleri gözünün önünden geçti. bu anı yıllardır bekliyordu.
kapıyı iki kez çaldı. nefes alışverişi düzensizleşti. içi chaeyoung'ı görecek olmanın sevinciyle kaplandı.
beyaz kapı açılırken yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. heyecandan kalbi çırpıyordu. kapı geriye kadar açıldığında gülümsemesi yüzünden yavaşça silindi.
"merhaba, jennie'ydi değil mi?"
~Chaeyoung konuşmasına devam edeceği sırada bir gürültü koptu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love me
Short Storychaeyoung'ın jennie'yi sevmemek için bahaneleri vardı. © jentoarc