Kızarmış uykulu gözlerle yarın ki japonya programlarını anlatan menajer Sejin'e dalmıştı Hoseok. Yorgundu ve bi o kadar da mutsuz.
Terk edildiğinden bu yana 1 ay geçmişti ama sanki daha dün olmuş gibi canı yanıyordu. Hayatını bile verebilecek kadar severken aldatılmayı hazmedemiyordu. Ama en kötüsü de hala seviyor, özlüyor olmasıydı. Namjoon ona çok destek oluyordu, üzülmemesi için onu hep neşelendirmeye çalışıyordu. Fakat değişen bişe yoktu. Belki de bi süre aşktan ve kadınlardan uzak durmalıydı. Herşeyi zamana bırakmalıydı.
-hala mı onu düşünüyorsun
Duyduğu sesle irkildi. Meraklı gözle ona bakan Namjoon'a döndü
-hayır sadece yorgunum,demekle yetindi
-istiyorsan gidip uyuyabilirsin ben sejin hyunga söylerim
-peki
Uyuşuk hareketlerle yerinden kalktı ve odasına yöneldi. Ilık bi duştan sonra kendini yatağına bıraktı. Uyumak istedi. Ama nafile...
...
Telefonun sesiyle gözlerini aralamıştı. Çalan alarm olmalıydı. Eline alıp baktığında 5 cevapsız arama vardı. Saate baktı ve gözleri açıldı. Aman tanrım geç kalmıştı. En son uyumaya çalışırken güneşin çoktan doğmaya başladığını hatırlıyordu, belki de yorgun olduğu için uyanamamıştı. Hemen kalkıp hazırlanmaya başladı diğerlerini bekletmek istemezdi. Hızlıca işlerini halledip akşamdan hazırlamış olduğu valizini de alarak odasından çıktı. Yurtta kimse kalmamıştı,hemen menajeri aradı
-alo hyung neredesiniz ben uyuya kalmışımda ,özür dilerim
-önemli değil, namjoon rahatsız olduğunu söyledi o yüzden erken kaldırmadık seni, şirketteyiz kahvaltını yap da gel
Menajerin sakin sesinden sonra az da olsa rahatlamıştı. Mutfağa geçti ama canı pek bişe istemiyordu, bi bardak su içip geri çıktı.
Şirkete gittiğinde neredeyse herkes toplanmıştı, çıkmaya hazırlanıyorlardı. Selam verip gülümseyerek çocukların yanlarına gitti.
-biraz daha iyi misin
İlk soran Suga oldu.
-Evet daha iyiyim
-Biliyorum zor olacak ama biraz toparlamalısın kendini. Bana güven japonya iyi gelecek sana
-Umarım, dedi Hoseok. Gerçekten biraz daha iyi olmaktan başka hiç bişe istemiyordu şu an.
...
-herkes burada mı
-evet herkes hazır Sejin hyung
Menajerin de son kontrolüyle yola çıkıldı.Japonya'da geçecek 3 günün stresi bi anda ortamı germişti. Herkes içinden güzel geçmesini dilerken Hoseok sadece hızlı geçmesini dilemişti. Yapılacak çok iş vardı. İlk durak Osaka'ydı orada konser, fan meeting,fotoğraf çekimi olacaktı. Belki 1 yada 2 saat dinlenip Yokohama'ya gidilecekti. Orada ki program daha fazlaydı, sadece düşünmek bile Hoseok'u yormuştu. Kafası çok doluydu. Uçağa binerken bütün sıkıntılarını dışarıda bırakmaya ve biraz daha pozitif olmaya karar verdi. Adının hakkını vermeliydi umudunu yitirmeyecekti ne de olsa dünyanın sonu gelmemişti ya...
Diğer üyeler ona jhope yada hobi diyorlardı. Grubun umuduydu ama ne olduysa bu aralar kendine bile umut veremiyordu. Bu halinden en çok Suga huzursuz oluyordu. Hoseok'a ayrı bir ilgisi vardı. Hoseok bundan rahatsız olmuyordu ama ona karşı sadece arkadaşça duygular besliyordu. Namjoon ona bir kerelik denemesini belki Suga'yla birlikte olursa eski sevgilisini unutabileceğini söylemişti. Fakat bu çok zordu. Hoseok ne kadar kadınlar tarafından yıpranmış olsa da kalbini bir erkeğe vermek gerçekten deliceydi. Tabi Suga'nın kararlarına saygı duyuyordu. Olabilir herkes karşı cinsinden hoşlanmak zorunda değil, elbet her insanın tercihleri farklıdır. Ve Hoseok'un tercihi de sadece kadınlardı. İçinden bir kere daha kendine acıdı. Ömrünün sonuna kadar hep üzüleceğini biliyordu.
-belki de artık aşkı bi kenara atmalıyım kariyerime odaklanmalıyım dedi kendini teselli edercesine.
Bu arada çoktan Japonya'ya gelmişlerdi. İlk durakları olan yere doğru yola çıkıldı. Yorucu bir gün onları bekliyordu. Silkelenip güzel bir gün olacağına kendini inandırarak yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Kameralara asık suratla yakalanmak istemezdi değil mi...
....
-hepiniz çok çalıştınız şimdi biraz kendinize vakit ayırabilirsiniz, dedi menajer Sejin
Dolu bir programın ardından 3 saat dinleneceklerdi. Gece 12 de yola çıkılacaktı. Hoseok biraz uyumak istedi ama üyeler buna izin vermedi. Namjoon'un da ısrarları sonucu dayanamadı ve kabul etti. Sözde sadece yemek yiyeceklerdi. Buraya da gidelim şuraya da gidelim derken en sonunda bi avm de oturdular. Soğuk bişeler içip kalkacaklardı. Son bir saat kalmıştı. Hoseok lavabo için yerinden kalktı
-ben lavaboya gidiyorum
-hızlı olmalısın kalkacağız birazdan-uzun sürmez hemen gelirim
-dikkat et
Arkasından seslenen Namjoon'a bakıp gözlerini devirdi. Bazen kendisine bebek muamelesi yaptığını düşünüyordu. Aslında ona minettardı. Belki de fazla ilgilendiği için kendisini mahcup hissediyordu.
-aahhh
Hemen önünde çığlık atan kızla irkildi. Tanrım ne kadar da dalgın yürüyordu. Çarptığı için kızın elindeki kahve üstüne dökülmüştü can havliyle bağırıyordu
-Gerçekten özür dilerim b-be ben cidden üzgünüm
Gözlerinden ateş fışkıran kız sinirle baktı Hoseok'un maskeden görünmeyen yüzüne
-ne biçim yürüyorsun sen ya gözlerini bile kapatırsan olacağı bu işte
-ben farketmedim sizi gerçekten çok üzgünüm bayan
Kendisine söylenen bayan ifadesi hoşuna gitmemiş olacak ki
-adım Alycia, bayan falan değilim. Yürürken bir daha önüne bakarsan belki birisinin hayatını kurtarmış olursun, dedi ve sinirle oradan uzaklaştı.
Hoseok şu an şok içindeydi azar yediğine mi üzülseydi yoksa bir kadının bu kadar kaba olmasına mı.
-ne kadar da kaba,diye söylenerek lavaboya doğru ilerledi.
✨✨✨✨✨
Annyeong çingularım
Umarım beğenirsiniz
Desteklerinizi bekliyorum
💖💖💖💖