bölüm beş

2.1K 162 30
                                    

baekhyun'la birlikte geldikleri restorana gelmişlerdi ve kyungsoo, cidden jongin'e kahkaha attırmayı başarabiliyordu. kyungsoo mimiklerini kullandığından gülmemek için kendini çok zor tutması gerekiyordu. minik adam tüm yüzü ve vücudu ile, jongin'i ona yakın hissettiren samimi bir tavırda konuşuyordu.

"bak ne diyeceğim—" kyungsoo makgeolli* ve konuştukları konudan dolayı gevşekçe ve gülerek konuştu. "—henrik lundqvist nhl'deki en ateşli oyuncu."

"o evli," kaptan düz bir şekilde cevapladı.

kyungsoo göz kırpmaya çalıştı ama senkronizeyi tutturamadığından sadece gözlerini kapatıp açmış gibi görünüyordu. sataşarak, yavaş bir şekilde konuştu. "fantezilerimde evli değil."

jongin homurdandı. "lundqvist abartılıyor."

gücenmiş olduğunu söylemeyecekti. çünkü jongin, o tip bir insan değildi. gerçekten kırılmamış—

ama kyungsoo gerçekten jongin'in new york sezonunda dört gol attığı, yaşlı adamın nhl'deki en ateşli adam olduğunu mu düşünüyordu?

"kıskandın mı?" kyungsoo kızarmış pirinçli vegan kimçişini kaşıklarken cilveli bir şekilde sordu. aslında, vahşi pirinçten yapılmıştı.

"kıskanmıyorum!" jongin kendini savundu. "sadece ligde lundqvist'den daha ateşli tonlarca adam var."

kyungsoo arsızca homurdanmadan önce kafasını salladı, "eh, jonathan toews gerçekten seksi."

jongin, kyungsoo'nun dediği üzerine yüzünü buruşturdu. tazer (jonathan toews) onun takım arkadaşıydı! ve o gerçekten seksi değildi—o boş bakışlarla ve saç kesimiyle kesinlikle değildi.

"o biraz kel," jongin ifadesiz bir şekilde konuştu.

kyungsoo kıkırdamalarına geçmeden önce homurdandı. "o kel değil!" kafasını salladı ve yüzünü aşağıya eğdi, gözleri hilal şeklinde, dudakları kalp şeklindeydi. "saçları ağır bir zamandan geçiyor sadece."

"tamam saçı var, öyle olsun." jongin şaka yaptı, zihninden tazer'ı otobüsün altına ittip kaçtığı için (şakasından bahsediyor) özürler gönderiyordu.

"toews kesinlikle çekici." kyungsoo diretti. "onun karın kaslarını gördün mü hiç?"

"lütfen," jongin huysuzlandı. çatalına bir dilim et geçirdi ve ağzına attı. "onun bir bahçesi var, kyungsoo!"

"peki!" kyungsoo kıkırdamaları arasından konuştu. jongin kendini zor tutuyordu. kyungsoo'yla bu konu hakkında konuştuğuna inanamıyordu.

"randevulaştığın kişiyle nhl'den hoşlandıkların hakkında konuşuyorsun ve o bunlardan biri değil?" jongin aniden sataştı.

kyungsoo'nun kıkırdamaları durunca yavaşça gülümsedi. "bu ne zamandır randevu?"

"söylediğin an öyledir." jongin kafasını yana doğru yatırdı, diğerinden gelecek cevabı bekledi.

kyungsoo homurdanmadan önce gözle görülür bir şekilde yutkundu. "eh, şu anda randevulaştığım kişi nhl'den beğendiğim kişiler arasında değil."

jongin güldü. "cidden mi?"

jongin, alnındaki saçları arkaya doğru attı ve saçlarını parmakları arasından geçirdi. kyungsoo'nun tüm bunu bir sporcu odaklanmasıyla izlediğini biliyordu.

minik olan derince bir nefes aldı ve alt dudağını ısırdı.

"tamam. hadi bir oyun oynayalım."

hat-trick (türkçe çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin