16

2.8K 287 234
                                    

★Catelin Dorcey★    

Ayaklarım zincirlenmiş şekilde, zindanın sert ve soğuk zemininde uyandım. Her tarafım dayak yemişim gibi ağrıyordu ve başımın ağrısı mideme vuruyor, midemi bulandırıyordu. Bir kaç kez öğürdüm ama bu kuru bir öğürmeydi. Derin derin bir kaç kez nefes aldım ve kendime gelmeye çalıştım, ardından zindanın demir parmaklıklarına tutunarak ayağa kalktım. Dizlerim titriyor ve diz kapaklarım acıyordu. 

''Muhafız.'' Sesimin yüksek çıkmasına özen gösterdim ama bu pek mümkün olmadı. Sesim karga yavrusu gibi kısık ve anlaşılmaz çıkmıştı. Demir parmaklıklara vururken, birinin beni duymasını umdum. Ama kimse beni duyup, gelmedi. O an bir kez daha neden Zayn'dan kaçtığımı net bir şekilde anlamıştım. Öfke problemlerinin yanı sıra, ruh değişiminde bozukluklarda vardı.

''Uyanmışsın.'' Zena'nın sesi ile hızla eğdiğim başımı kaldırdım ve çikolata rengi gözleriyle karşı karşıya geldim.

''Zena.'' Sesim titrediğin de, gözlerimde dolmuştu. Zena yüzün de üzgün bir ifade ile beni süzmeye başladı.

''Perişan görünüyorsun, endişelenme Zayn seni burada fazla tutmayacaktır.'' Dedi ve demir parmakları tutan elimi kavrayıp sıktı. 

''Şimdi muhafıza haber vereceğim, seni ona götürecekler.'' Dedi ve tam gidecekken, bileğinden yakaladım onu.

''İstemiyorum Zena, lütfen beni buradan kurtar.'' Dedim ve yaşlı gözlerle, gözlerine baktım.  Ama onun bakışlarında farklı ve anlatılması güç bir şey vardı.

''Kurtulmanı bende çok isterim, ama Zayn'ın elinde sana karşı büyük bir koz var.'' Dedi ve hızla yanımdan uzaklaştı. Ne dediğini anlamaya çalışırken, aradan bir kaç dakika geçmişti ve bir muhafız zindanın kapısını açtı.

''Kralın huzuruna çıkacaksın, yürü.'' Dediğini yaptım ve ayağıma bağlı zincirlerle zorlukla yürümeye başladım. Muhafız kolumdan tuttu ve pek sabrı yokmuş gibi beni peşinden sürükledi. Tanıdık koridorlardan geçerken, bayan Martinez'i bana tiksinerek bakarken yakaladım. Ona öfke dolu bir bakış atmaya çalıştım ama bunun için bile gücüm yoktu. 

Ana holü geçtikten sonra, Zayn'ın kütüphanesine yol aldık ve muhafız kapıları iki yana açıp, beni sertçe içeri itti. Zayn karşımda ki tahtta otururken, öfkeyle yerinden kalktı ve bize doğru yürümeye başladı. Ben, bana karşı bir atakta bulunacağını sanarak bekledim ama o yumruğunu muhafıza geçirdi ve kemiğin kırılma sesi gelince midem alt üst oldu.

''Sen kimsin de ona böyle davranabiliyorsun!'' Öfkesi hissedilebilir düzeydeydi ve ilk defa Zayn'ın bu hali beni korkutmuştu. 

Muhafız sendelemiş ama düşmemişti. Kanayan burnunu tutuyor ve aynı zamanda özürlerini sunuyordu, ama Zayn'ın öfkesi o kadar büyüktü ki yüzü artık kırmızının en koyu tonunu almıştı. yumruğunu bir kez daha kaldırdığın da, ayak bileğini yakaladım ve bana bakmasını sağladım.

''Yapma.'' Diyebildim sadece. Bakışları beni bulunca, yüzünde ki ifade yumuşadı ve yere eğilip; beni omuzlarımdan kavrayıp ayağa kaldırdı.

''Canın acıdı mı?'' Bakışları endişeli ve biraz da öfkeliydi. ne demem yada ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ani ruh değişimleri artık ürkütücü olmaya başlamıştı ve bu beni de etkiliyordu. 

''Hayır, iyiyim. Yani senin yaptıklarını saymazsak.'' Dediklerimden sonra, bakışlarını kaçırdı ve suçlu bir çocuk gibi dudaklarını büzdü.

''Ben ne yaptım ki?'' Kaşlarını kaldırırken, masumca gülümsedi. Gözlerimi kıstım ve onu azarlamaya hazırlandım.

''Beni kaçırdın, ayrıca bayıltarak. Onu da geçtim, zindana attın.'' Başımı çevirdim ve onu reddettim. Cevapları yada söyleyecekleri umurumda değildi.

Competition/ zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin