Özel Çiçek

92 12 35
                                    

Gözlerimi sıkıca yumup açtığımda Baekhyun'u görmeyi diledim tekrar. Bu dileğim de gerçekleşmemişti diğerleri gibi.

İçi doldurulmuş peluş oyuncaklar gibiydim aynı. Doluydum ama cansız olduğum için dışarı vuramıyordum neler hissettiğimi. Öylece gülümsüyordum zorundaymış gibi.

"Beni duyabiliyor musunuz, Bay Park?"

Kendimi spikere doğru çevirip elimdeki kalemle oynamaya başladım.

"Özür dilerim bir daha söyleyebilir misiniz?"

Gözümde patlayan flaşlar ve arkadan gelen fan çığlıkları beni yorsa bile sahte gülümsememi inatla Baekhyun için sürdürüyordum.

"Tabii ki. Hana kitabını yazan kişi tam olarak kim? Byun Baekhyun kim? Herkes bu kitabı konuşuyor Bay Park."

Yüzümde istemeden de olsa acı bir gülümseme belirmişti.

Baekhyun...

"Kitabı yazan kişi benim en yakınımdı aynı zamanda ilk aşkım. Byun Baekhyun."

Spiker gülümseyip tam önündeki kâğıda bakmaya başladı.Soracağı soruları önceden oraya yazmış olmalıydı.

"Peki, bu kitabı siz mi bastınız?"

"Evet ama yazan ben değildim."

Kadın başını sallayarak anlıyorum diye mırıldandı. Daha sonra aradığı soruyu bulup hemen mikrofonunu düzeltti.

"Hikayedeki aşk kimlerin arasında geçiyor? Demek istediğim hikaye gerçek kişilerin aşkını mı içeriyor?"

Aynı gülümsemeyi yüzüme yerleştirerek hızla soruyu yanıtladım.

"Hikaye bizim aşkımızla ilgiliydi. Ben ve yazar. İthaf kısmında da yazıyordu."

Büyük bir sessizlik olmuştu koca odada. Sessizliğin gürültüden daha korkunç olduğunu sabahları uyandığımda Baekhyun'un sesini duyamadığım zaman anlamıştım. Burada da kesinleşmişti işte. Spikerin yüzü sararmıştı.Elindeki kağıdı görmezden gelerek şok içerisinde sorularına devam etti.

"Kitapta Baekhyun karakteri ölüyordu Bay Park. Cidden öldü mü?"

Gözlerimin yandığını hissederken konuşamayacağımı bildiğim için başımı sallamakla yetindim. Tam buraya sevgimi haykırabilirdim, duymalarına izin verebilirdim sevgimin ne kadar büyük olduğunu. O kadar dolmuştum ki artık kaldıramıyordum. Konuşabileceğimi hissettiğim bir an kalabalığa bakarak konuştum.

"Kitapta benim onu sevmediğim yazılı. Çünkü Baek öyle biliyordu beni. Ama normalde ikimizde deli gibi sevdik de fark etmedik ne kadar değer verdiğimizi. Tanrı sevmedi birlikteliğimizi."

Kadın boğazını temizleyerek kendine gelmeye çalıştı.

"Yani siz hayatta kalansınız."

Başımı yere eğip kısık bir sesle konuştum.

"Hayatta gibi mi görünüyorum cidden?"

Aldığı cevapla iyice iki büklüm olurken kalabalıktan bir çok kişi çoktan ağlamaya başlamıştı.

"Ona söylemek istediğiniz bir şey var mı Bay Park?"

"Ona söylemek ve göstermek istediğim büyük bir sevgi var hanımefendi. O kadar büyükki Baek'in buraya ne kadar uzak olduğunu bilmesem bile oraya ulaştığına eminim."

"Söyleyebilirsiniz. Ne kadar uzun olursa olsun dinleriz. Ne de olsa buraya herkes sizin için geldi."

Sertçe yutkunup mavi gökyüzüne baktım korkakça. Gökyüzündeki en güzel ve parlak yerde olduğuna emindim.

"Baek, bak hayalin olduğunu söylemiştin. Hiçbir şeyi  bitiremediğini söylemiştin fakat bitirdin. Sen yaptın bunu. Burada toplanan kalabalık benim için değil. Burada güzel sonla bitirdiğin hikayemizin röportajını yapabilirdik. Gene eskisi gibi saçma sebeplerden dolayı kavga edebilirdik. Yaşayabilirdik Baek. Neden gittin?"

Gözlerimden süzülen yaşları hıçkırmamla fark edebilmiştim. Benden farksız olan fanlar da perişan bir şekilde ağlıyordu. Ben hala boş yere konuşuyordum. Geri gelmeyecek biriyle konuşuyordum duyar umuduyla. Derin bir nefes alıp kekelememeye çalıştım.

"Böceklerden korktuğunu biliyorum Baekhyun. Eğer korkarsan beni çağıracağını söylemiştin. Orada hiç böcek yok mu? Neden çağırmıyorsun beni? Neden gelmiyorsun geri? Ben ölüyorum. Gittikçe ölüyorum sensizlikten. Nefesim senken ve sen gitmişken nefes almak çok ters geliyor. Yapamıyorum. Bana yaşamamı söyledin ama dayanamıyorum. Ne yapacağım Baek? Bana mutlu olmamı söyledin. Hatta bunun için seni unutmam gerekiyorsa yapmamı bile söyledin. Ben belki rüyama girer, hayallerimde sarılırız diye yaşarken seni unutmam gerektiğini nasıl söylersin?"

Kuruyan boğazımı konuşmak için tekrar ıslattım. Çocuk gibi ağlıyordum bana eşlik eden fanlar ile birlikte.

"Hepsi benim hatam. Yaşadığım her an seni düşünmekle geçiyor. Neden seni yaşayamadım ben? Kahretsin seni özlüyorum! Lütfen geri dön!"

Yanaklarımdan süzülen yaşlara değen ve saçlarımı şefkatle okşayan bir rüzgar hissetmemle ağlamam kendiliğinden durmuştu. Şoktan çıktığımda öteki ağlamamın tam tersi bir şekilde sessizce ağlamaya başlamıştım. Belki bunların hepsi tesadüftü fakat şuan bunların gerçek olduğuna inanmaya ihtiyacım var.

"Seni seviyorum ama bunu dememin bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum. Keşke daha önce deseydim sana."

Spiker yavaşça yanındaki suyu bana uzattı ve mikrofona yaklaştı.

"Kendinizi suçlamayın Bay Park. Şuan mutlu olduğuna eminim."

Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip derin bir nefes aldım.

"Umarım mutludur."

Daha sonra geldiğim için bana teşekkür edip yayını  sonlandırdı. Ilık rüzgar devam ediyordu bu süre boyunca. Sanki eşlik ediyordu bana. Çantamı sırtıma atıp okula doğru yürümeye başladım.

Uzun bir yürüyüşün ardından okulun kapısından içeri girdim. Çiçek bahçesindeki bankıma oturup çantamdaki kitabımı çıkardım. Tanışmamızda da buradaydım. Yeni aldığım kitabı okuyordum Baekhyun'un beni izlemesinden habersiz. Aynı şeyleri yapıyordum ve birazdan kalktığımda da çarpışmamız gerekiyordu. Çünkü her şey aynı olmalıydı.

Öğlenin bittiğini belirten zil çalınca aynı eskisi gibi hızlıca yerimden kalktım. Kitabımı yavaşça kapatıp doğruca sınıfa doğru yürürken hiçkimse geçmedi yanımdan. Çarpmadı bana. Etrafıma bakınmaya başladım çaresizce. Baekhyun yoktu işte. Yapayalnızdım her zamanki gibi. Tekrar okula doğru yürümeye başladım yavaşça. Gözlerimden akan yaşlarım hala bitmedikleri için beni şaşırtıyordu. Arkama baktım tekrar neden olduğunu bilmeden. Sanki arkamdan her an çıkacakmış gibi hissediyordum ve bu his beni içten içe öldürüyordu.

Ben de aynı Baekhyun gibi ölüyordum yavaşça. Onun yanına gitmeye hazırlanıyordum günden güne. Çiçeklere baktım sulu gözlerimle. Yavaş bir rüzgar uçuruyordu yapraklarını bazılarının kopmasına neden olarak. Baekhyun onlardan güzel olduğumu söylemişti ama ben bir günahkârdım. Asıl onlardan güzel olan ise kendisiydi.

Byun Baekhyun, ona onu sevdiğimi söyleyemediğim için en büyük pişmanlığımdı. Aynı zamanda bana böyle bir his yaşattığı için başıma gelen en iyi şeydi.

Hana °Chanbaek°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin