İnternet Fıkhı 1

583 52 8
                                    

Fıkıh,  derin  bilgi  demektir.  Yüzeysel  bilgiye  fıkıh  bilgisi  denmez. Fakih  de  din  bilgilerinde  derin  noktaya  ulaşmış insan  demektir. 
Bu  açıdan  bakıldığında  ‘internet  fıkhı’,  internet  hakkında  Müslüman’ın  helali  ve  haramı  derinlemesine bilmesi  anlamına  gelecektir.

Eğer  imkân  olur  da  bundan  otuz  sene  sonra  insanlar  uçakla  İstanbul’dan  Kars’a  gidip  geldikleri  gibi uzayın  bir  yerine  de  yolculuk  etme  fırsatı  bulurlar  ve  isteyip  parası  da  olan  herkes  bunu  yapabilirse hiç  tereddüdümüz  olmadan  diyebiliriz  ki  o  günün  âlimlerinin  bir  ‘uzay  fıkhı’  yazmaları  da  farz  hâline gelmiş  olur.  Çünkü  uzay  hayatı  Müslümanlar’ın  günlüğüne  girmiş  demektir  ve  âlimlerin  de  bunun için  bir  derin  bilgi  oluşturmaları  zorunludur. 

Çocuklara  ilkokul  çağından  da  önce  taharet,  abdest,  helal‐haram  öğretilmesi annelik‐babalık  görevi  olduğu,  en  azından  yaz  aylarında  hocalara  teslim  edilen  çocuklara  domuz  eti  ile koyun  eti  arasındaki  farklılık  öğretildiği  gibi  Müslümanlar’ın,  çocuklarına  aynı  çağdan  itibaren internet‐telefon  fıkhını  da  kesinlikle  öğretmeleri  mecburîdir. 

İnsanların  iletişimine  gıybetinden iftirasına  kadar  yasaklar  getirmiş,  tatlı  söz  ve  tebessüm  gibi  durumları  sadaka  kabul  ederek iletişime  şekil  vermiş  dinimiz  ortadayken,  telefonun  ve  internetin  bu  büyük  ve  bebeklikten  itibaren insanlara  üstünlük  kurmaya  başlayan  gücü  önümüzdeyken  telefon  fıkhını  öğretmeyi  abdesti öğretmekten  yıllar  sonraya  bırakamayız.

Toplum  bozuldukça  dağlara  kaçacak  değiliz, toplum  bozuldukça  şeriatımızı  üstüne  üstüne  sürecek  bir  milletiz.  Ümmet‐i  Muhammed’in  farkı budur.

İnsanlık  internet  çıkardı,  Allah  insanlığa  böyle  bir  lütufta  bulunduysa  interneti onlardan  da  önce  kullanıp  insanlığımıza  ve  ibadetimize  hizmet  ettiririz. 

Kuru  bir  internet  düşmanlığı  ve  körü  körüne telefon  düşmanlığı  bu  ümmetin  kalitesi  değildir.  Fakat  elbette  içine  dalıp  kaybolduğumuz  bir  internet ve  cep  telefonu  da  ümmetimizin  düşeceği  bir  düzey  değildir. 

Mümin insanın  kalbi  mümindir.  O  kalpte  iman  ile  yalan  bir  arada  durmaz. İnternet  fıkhının  anayasası  budur. 

Abdest  bozulduğu  gibi  ahlak  da  bozulur.  Orucun  bozulması  gibi  insanın  imanı  da  bozulur.  Çünkü Efendimiz  aleyhissalatu  vesselam,  “yalan  ile  imanın  bir  kalpte  durmayacağı”  konusunda  bizi bilgilendirmiştir.  Dolayısıyla  ramazan  gününde  simit  yenince  orucun  bozulması  gibi  atılan  tweet sebebiyle  insan  imansız  da  kalabilir,  gönderilen  bir  e‐posta  yüzünden  ahlaksız  kalınabilir, maazallah! 

1‐ Müslüman diğer  Müslümanlar’ın,  elinden  ve  dilinden  tehlike  görmediği  insandır. Cep  telefonunda  ve  internette  ya  elimizle  ya  dilimizle  iş  yaptığımızı unutmayalım.  Basılan  bir  tuş  diğer  Müslüman  için  tehlike  oluşturduğu  sürece  bu  hadis  daima  akla gelmelidir. 

2‐  Müslüman’ın  kendisini  ilgilendirmeyen  işle  ilgilenmemesi  iyi  Müslüman  olduğunu  gösterir. Bu  hadis‐i  şerif,  Müslüman’ın  Müslümanlığında  kaliteyi  yakalamasını  ilgili  olmadığı  işe  karışmamasıyla alakalı  görmektedir. 

Âlim  değilsen  fetvaya  karışma,  doktor  değilsen  sağlığa  karışma  ve  ilaç  verme, tüccar  değilsen  borsaya  yönlendirme,  barıştıracak  kabiliyetin  yoksa  karı‐kocanın  arasına  girme. Peygamber  aleyhissalatu  vesselam  dahi  bazı  işlere  karışmamış,  “bunu  siz  daha  iyi  bilirsiniz” buyurmuştur. 

Mümin,  kaliteli  insandır.  Kalitesi  Müslümanlığından  ve  şeriat  terbiyesinden  gelir.  Bu terbiyenin  yitirildiği  yerde  yitirilen  aslında  Müslümanlıktır. 

Âlimlerimiz  bu  hadis‐i  şerifin,  İslam’ın  ağırlığının  dörtte  birini  taşıdığını  söylemektedirler.  Çünkü  hadis Müslüman’ın  toplumda  hangi  Müslüman  karakteriyle  dolaşması  gerektiğini  tarif  etmektedir.  

3‐  Kendisine  bir  konuda  soru  sorulan,  güvenli  kimsedir. Yani  sır  yaymaz.  Cep  telefonu  ve  internet  bir  nevi,  elinden  geldiği  kadar  sır  yay,  sakın  tutma  demektir. Sanki  cep  telefonu  alan  kişiye  bir  sırrı  yüz  bin  kişiye  duyurmadıkça  sakın  uyumaması  söylenmekteymiş gibi  dedikodu  ve  ifşa  etmek  üzere  kurulu  işler  yapılmaktadır.  Bu  bir  Müslüman  için  tehlikelidir. 

İnternet Fıkhı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin