İnterneti blok olarak alıp takatimizin yettiğince İslamlaştıracağız. Bizim İslamlaştırmadığımız internet ya da hayatımıza ait başka herhangi bir bölüm‐ İslamlaştırmadığımız kadar, bizi kendisi gibi yapacaktır. İnterneti yüzde yirmi oranında şeriat ilkeleri dışında kullanıyorsak yüzde yirmi kaypak zeminde duruyoruz, internetin bize etki alanının yüzde yirmisinde dinimiz, ahlakımız ve insanlığımız açısından risk taşıyoruzdur.
Selam bizim için bir örf değil, dindir. Tamamıyla Allah'ın ve Resûlullah'ın emridir. Tamamıyla din olan bir şeyi internete taşımadığımızda, o şey yüzde beşe de tekabül etse ortada İslam açısından risk var demektir. Yazdığımız mesaja/e‐postaya 'selamunaleyküm' ile başlar, yine 'selamunaleyküm' ile bitiririz. Müslüman'ın sözü böyle başlar ve biter. Böyle başlamayan söz Allah'tan uzaktır, Peygamber aleyhisselamın sünnetine terstir.
Bu noktada bir hususu özellikle zikredelim ki, selam olduğu gibi kullanılır. Zira 'es‐Selam' Allah'ın ismidir. 'es‐Selamualeyküm' dediğimizde, 'Allah'ın rahmeti ve huzuru seninle olsun' demiş oluruz. 'Slm' diye bir şey selam değildir. Bu kısaltma ve rumuz kullanma, her şeyi trafik levhası gibi gören anlayışın ürünüdür. Bizler 'es‐Selamualeyküm' cümlesini bir kimlik beyanı olarak yazarız. Bunu üç harfe indirgeyemeyiz. 'es‐Selamunaleyküm' kullanımının yanlış olduğunu da belirtmeliyiz. Selam ya 'es‐Selamualeyküm' ya da 'selamunaleyküm' şeklinde söylenir. 'Mun' takısı selamın başına 'e' geldiğinde bulunmaz.
'Peygamber demiş ki' yerine 'Peygamber'imiz aleyhisselam buyurmuş ki' diye yazmak/söylemek, içimizdeki dengeleri, sevgiyi ve muhabbeti gösterir. Bunu da 'sav' şeklinde kısaltmayız. Kısa yazacaksak 'aleyhisselam' kullanımını tercih ederiz. Peygamberini haftanın bir gününe sıkıştırmışlarla peygamberini ruh edinmişlerin farkı böyle ortaya çıkar.
Hazret kelimesinin 'hz' biçiminde kısaltılmasında hiçbir sorun yoktur ama bu kelime ne ashabın ne selef‐i salihinin kullandığı bir kelime de değildir. Bu Fars kültürüyle birlikte gelmiştir ve 'sayın' karşılığına gelir. Allah anılırken de Peygamber anılırken de ashap anılırken de Celaleddin‐i Rumî anılırken de bizim köyde yatırı olan biri anılırken de başına 'hz' konabiliyor; herkese uyan maymuncuk bir kelime. Esasen zamanımızdaki salih kimseler için kullanılabilirse de 'hazreti Ebu Bekir' ile 'hazreti Akşemseddin' aynı kulvarda görülemezler. Bu bir saygı eksikliği olur. Ebu Bekir için 'radıyallahu anh' daha münasiptir.
'Allah' sözcüğü kullanılırken 'teâlâ' ya da 'celle celâlühü' gibi sıfatlarını da kullanırsak nurun alâ nur olur, daha iyidir. Fakat burada böyle tazim ifade eden bir kelimenin kullanılması farz değildir.
Ek bir konu olarak: İnsanların mukaddes değerlerini internet ortamına taşımamaları kanaatindeyim. Eğer Arafat bir mahşer provası ise ki öyledir, mahşerde internet kullanamayacağımıza göre Arafat'ı da internetin dışında tutmalıyız. Riya açısından ve ibadetin lezzetinin kaçması bakımından tehlikelidir bu.
İnternet veya cep telefonu da namaz kaçırma nedenimiz olduğunda, İslamî bir internet sayfasında da bulunuyor olsak haram işlemekteyizdir. Bir namazı kaçırmaya sebep, anne hizmeti görmeye engel olan herhangi bir farz veya güzel iş otomatik haram olur. Bir şeyin aslında iyi olması Allah'ın emrini çiğneme hakkını doğurmaz. Bazı müçtehitlerimiz der ki: Bir hacı adayı memleketinden yola çıkıp hacca niyet etmiş, ama yol esnasında bir namazı kaçırması da mümkündür, biliyor. Böyle bir durumda o kişi haccı ertelemelidir. Namazın kesin olarak kaçacağı yerde haccetmenin de anlamı yoktur.
Allah'tan şikâyet eden mümin olamaz. Allah Teâlâ dünyayı yüz defa başımıza yıksa ve altında ezilsek, yüz birincide başımızı kaldırsak yine, "her hâlükârda sana şükürler olsun ya Rabbi" demeye mecburuz. Asi kul olamayacağımız gibi isyan edenin isyanına da ortak olamayız.
İnternet ve cep telefonu herkesi büyük bir siyasetçi, ilim adamı ve feylesof yaptı. Koca bir âlimi hayatında Kur'an'ı hatmetmemiş insanlar eleştirebiliyor. Bu laubaliliğe karşı da dikkatli ve özenli olmak lazımdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnternet Fıkhı
Kurgu OlmayanNureddin Yıldız hocanın internet fıkhı derslerinden çıkardığım özetleri paylaşıyorum