Çağ hangi cihazı, anlayışı, yaşam tarzını getirirse getirsin; hayata mümin olarak baktığımız için önümüze gelen nimetleri de mümince kullanır, Rabbimizin rızasının dışına kaydırmayız.
Çağa ayak uydurmak, anlayışlara teslim olmak ama bunlarla birlikte Müslüman olduğunu da söylemek münafıklıktır. Bunu asla kabul edemeyiz ve böyle bir çürümüşlüğü benimseyemeyiz.
Mümin, sözleriyle eylemleri arasında fark bulunmayan biri olmalıdır. Bunun aksini münafıklık olarak tanıtan bir Peygamber’imiz vardır. Bunun aksi olabiliyorsa Müslümanlığında çelişki taşıyan biri olmak söz konusudur. Bu, Resûlullah aleyhisselamın ‘benim ümmetimin insanı’ olarak gösterdiği karakterin dışında durmaktır.
Bir çocuğun ana‐baba eğitimi görüp görmediğini, anasının ne kadar şeriat bilip erozyona ne derece uğramamış bir aileden geldiğini Allah’ın izniyle cep telefonundan anlamak mümkündür.
Bir Müslüman’ın üç‐dört cüz Kur’an okuyacağı kadar, bir saate yakın zamanı telefon konuşmasıyla harcaması… eyvah! Dakikalardan küçük bir limitle ölçülen hayatı saatlerle harcamaktır bu.
Allah Teâlâ’nın nimetlerini şerre kullanan bir nesil olmamak için kurallarımız bulunması lazımdır.
1. Bir numaralı kanunumuz, Allah’ın defterlerine her amelin niyete göre yazıldığıdır. İnterneti mubah bir cihaz olarak kullanırız, Müminlerin arasında bir barış sağlamak için kullandığımızda mubah, cihat sevabına dönüşür. Emr‐i bi’l‐maruf ve nehy‐i ani’l‐münker (iyiliği yaymak ve kötülükten sakındırmak) için kullandığımızda sahabe‐i kiramın yaptığı türden bir iş yapmış oluruz. Ama Twitter’ın bir köşesinde iyiliği yayma, diğer köşesinde son model rezalet yürütülürse bu münafıkça bir amel olur.
2‐ Niyetlerin temiz olması, iyi niyet sahibi olmak kötülüğü aklamaz. Şarabı zemzem diye içmekle o zemzem olmaz. Bunun sonucu, temiz niyete uygun temiz malzeme kullanımıdır.
Uç bir örnek: İnternette ‘arkadaşlık’ denen bir şey var. Erkek bir mümin, kadın bir müminle internet üzerinden arkadaş oluyorlar ama hiç ‘kötü niyet’leri yok; Allah rızası, İslam davası, Filistin meselesine destek için yazışıp konuşuyorlar. Erkekle kadının görüntüsünün bir arada olması, niyetlerin iyi olmasıyla paklanamaz. İnternetin ana bataklıklarından biri budur.
Müslüman, Peygamber’inin söylemediğini, o söylemiş gibi yayamaz. “Peygamber’imiz demiş ki” diye gelen bir sözü öyle bir söz olmadığı hâlde aktarmak, yalana hizmettir. “Google’da var” şeklinde bir mazeret elbette ileri sürülemez zira Google dünyanın en büyük mezbelesidir. Dinimize hizmet etmek için Peygamber’imize yalan söylettiremeyiz. İyi niyet, yalanı mubahlaştırmaz.
Bir Müslüman olarak kullandığımız internetimizde gıybet, yalan, iftira, mümin bir insanın onurunu rencide edecek bir şey olup olmadığından sorumluyuz.
Bir mümin, üstelik de gencecik hanımıyla birlikte çektiği fotoğrafını internete koyar mı? Biz ne hâle geldik yahu! Mümin bir insan, hanımıyla pikniğe gider de orada çekildiği fotoğrafını Facebook sayfasına koyar, üstelik onu profil fotoğrafı olarak ayarlar mı? Bu ümmet, böyle bir ümmet olur da Allah o ümmete rahmetiyle muamele eder mi dünyada? Bu rahmetin gelme engeli olarak sadece İsrail’i görmeye devam mı edeceğiz? Bütün kabahatler Siyonizm’in mi yoksa Siyonizm ahlakından üzerimize bulaşan görüntülerin hiç mi suçu yok?
Müslüman insan, internetteki yüzde yüz yalan‐dedikodu olan bir konuyu, ona cevap vermek için dahi tekrarlamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnternet Fıkhı
Literatura faktuNureddin Yıldız hocanın internet fıkhı derslerinden çıkardığım özetleri paylaşıyorum