Keşke deniz gibi doğal ve güzel olabilseydik bizde.
♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦
"Başka bi şey izleyelim mi?" dedim titrek sesimle. Miraç net bir şekilde "hayır" derken kendimi kurtarma çabalarımda boşa gitmiş oldu.
İzlediğimiz bölüm vampirleri avladıkları bölümdü.
Stresten kucağımdaki cipsiye gömülürken kendimi daha da koltuğa bastırdım.
"Canından olma sebeplerine hayvanca yemekten boğulmayı da ekleyebiliriz."
Ona cevap vermek için konuşmaya çalıştığımda boğazıma bir şey kaçmasıyla öksürmeye başladım. Bu çocuk geleceği falan mı görüyordu?
Doruk hayvanca sırtıma vururken dönüp kafasına geçirdim. O "yardım ediyordum ya" diye cırlarken önümdeki kolayı diktim. Ağzım asitten yanarken elimle ağzıma hava göndermeye çalıştım. Kimsenin ölsem beni takmayacak oluşu sinirimi bozarken "iyiyim sorduğunuz için de sağolun" dedim ima yaparak. Ama yine takmamışlardı beni.
Elim tekrar cipsiye giderken soğuk bir şeye değmemle ürperdim. Miraç aşırı cool bir şekilde cipsiyi ağzına atarken paketi kendime daha çok çektim. Bu yağuşuklu vampire bile veremezdim cipsimi.
Dean bebeğim vampirleri avlarken hepsi bana ters bir bakış atsada şirince sırıtıp olayı kurtarmaya çalıştım. Öyle de oldu.
"Ayy çok yakışıklı yaa."
Yankı'nın dediğini onaylarken Doruk'un "ben bunu nikahıma bile alırım" demesine kahkaha attım. Miraç "pezeveng" diye mırıldanırken Yankı ve ben aynı anda "bende" dedik.
Doruk, Yankı'ya dönüp kaşlarını çatarken "sen beni aldatıyor musun yoksa?" dedi korkarak. Yankı dean bebeğime hayran hayran bakarken "evet" diyince hepimiz kahkaha attık.
"Allah'ım bu yaşımda dul kaldım. Neyse ben de Sam'le evlenirim."
Ona gözlerimi kocaman açıp bakarken Miraç, Doruk'un kafasına bi tane geçirdi.
"Ben Dean'la evlenicem." diyen Yankı'ya yastık fırlatırken dolu ağzımla "bon ovlonocom ononlo" diye bağırdım. Kimse bişey anlamazken elimle 1 dakka bekleyin işareti yapıp ağzımdaki lokmayı yuttum ve tekrar "ben evlenecem onunla" dedim. Tabi bu sefer herkes anlamıştı.
Yankı ve ben birbirimize ters ters bakarken Miraç'ın "sen anca bu tipsizle evlenebilirsin anca" demesine gözlerimi devirdim. Tam ağzımı açtığımda Doruk'un "çarpılacan abi" demesiyle yumruk sesleri orantılı oldu. Ağzım geri kapanırken Miraç'ın Doruk'un üstünde olmasından dolayı ciddileştim ama Doruk'un "abi kırdın burnumu bea" demesiyle tekrar gülmeye başladım.
"Kıskandı o kanks."
Miraç'a sırıtarak bakarken yumruğunu göstermesiyle ben sustum işareti yaptım. Miraç ve Doruk iki yanımdaki yerlerini alırken Doruk'un "bence o Dean taşını değilde başkasını kıskandı" demesine kaşlarımı çatıp baktım.
"Kimi" diye merakla sorduğumda Miraç'ın kafasına indirmesiyle susmak zorunda kaldı. Yanımdaki atarlı vampire gözlerimi devirerek bakarken elindeki cipsiyi kapıp ağzıma attım.
"Eve 2. aç ayımız da gelmiş oldu." demesine "eyvallah" dediğimde bana ne diyon gızım dercesine baktı. Ben böyleydim işte. Erkeğimsi kız gibi. Anladınız siz onu.
Bölüm sonlarına doğru gelirken uyku bastırmıştı. Doruk'un ayakları kucağımda, kafası da Yankı'nın kucağındaydı. Yankı başını koltuğa dayamış ve uyumuştu. Doruk'un hayvan stilli serbest yatış tarzı yüzünden ben Miraç'a yapışık durumda gibi bir şeydim. Güzel kokusu daha da mayışmama neden olurken daha fazla dayanamayıp kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
...
Doruk'un yere yuvarlanmasıyla gözlerimi aralarken başımı kaldırmaya çalıştım. Ama bir el buna engel olmuştu yanağımdan tutarak. Fırsat bu fırsat diyip boynuna daha da sokulduğumda güzel kokusunu içime çektim doyasıya. Ama bu kokuya doyamazdım ben. Bu sanki... yağmur arkası toprak kokusu gibiydi. İnsanın oksijen diye onu içine çekesi geliyordu. Soğuk elleri yanağımı okşarken huzurla gülümsedim. Karnımda değişik kasılmalar vardı ama o bile güzel geliyordu şu anda.
"Abi biz sevgili olduğumuz halde bu kadar romantik yatmıyoruz."
Doruk'un dediğiyla Miraç ellerini çekerken bende başımı kaldırdım. Hepsi bana imayla sırıtarak bakarken utançla başımı eğdim.
"Ben gidiyorum ya."
Ayağa kalkıp merdivenlere yöneldiğimde Miraç'ın "nereye?" demesiyle durdum. Saçlarımı savurup kendimden emin bir tavırla "odamaa" derken "senin odan mı var?" demesiyle yüzyılın bozulmasını yaşadım.
Doruk yerde anırırken Yankı da gülmekten koltuktan düştü. Hepsinin bana gülmesi sinirlerimi bozarken saçlarımı çekiştirdim.
"Ben gidiyorum siz de gülün."
Bu sefer kapıya yöneldiğimde Miraç'ın " nereye? " demesiyle tekrar durdum. Bu çocuğun benle bir sorunu vardı herhalde.
"Eve. Bi itirazın mı var?" dediğimde kapı koluna uzanmıştım ki "bu halde mi?" demesiyle durup kendime baktım. Tavşanlı ev botlarım ve 2 saat dalga geçtikleri yine tavşanlı mor pijama takımım vardı üstümde. Topuzdan hariç her şeye benzeyen bir saçım ve çapakla dolu bir gözüm de çirkinliğime çirkinlik katıyordu. Kalkmaya çalışan Doruk ve Yankı tekrar yerde kendilerini bulurken kollarımı göğsümde birleştirip "ne varmış halimde?" dedim. Ne mi varmış? Ne yokki? Çaktırmayın ama siz.
"Kanks kusura bakma ama bu halinle aynı Emir gibisin."
Emir'i hatırlamaya çalışırken kaşlarımı çatıp düşünmeye başladım. Miraç "hani dans ettiğin" diyip beni aydınlatırken ima yapması da gözümden kaçmamıştı.
"Tam hatırlayamadım ben. Bir sürü Emir'le dans ettiğim için." dediğimde sırıtarak Miraç'a baktım. Yalan. Kocaman bir YALAN hemde. Kim benimle dans ederki? Ama olayı kendi lehime çevirme de süperim. Bu yeteneğimi içimden takdir ederken merakla Miraç'a bakıyordum.
"Yankı şuna giyecek bir şeyler ver. Açlık çenesine vurmuş. Çok konuşuyor."
Gözlerimi devirip Yankı'ya baktığımda zorlukla ayağa kalkabilmişti.
"Aynen abi çok acıktım bende. Bi ceylan kanı süper gider şimdi."
Doruk'a gözlerim faltaşı açık bakarken yüz ifademe hepsi kahkaha atmıştı.
"Tamam o zaman siz gidin o şeyi yiyin pardon için. Sonra dışarıda kahvaltı yaparız ımm size de uygunsa tabi."
Yankı beni takip et işareti yaparken Doruk'un "tabi kanks biz o şeyi şey yaparız ımm" demesiyle ev botumu ayağımdan çıkarıp kafasına attım. Ama tabiki üstün hızıyla kaçabilmişti. Miraç elleri cebinde fena karizmatik bir şekilde merdivenlerden inerken bu haline eriyip bitmemek için koşarak Yankı'ya yetiştim.
'Aşgomun odası' yazan bir odaya girdiğimizde Yankı kapıya asılmış kağıdı başını sallayarak alıp buruşturdu ve bakmadan çöpe fırlattı. Top şeklindeki kağıt basket olurken Yankı'ya hayran hayran baktım. Ben öyle bir basket atabilmiş olsaydım ki bu ihtimal Dean'ın bana evlenme teklifi etmesiyle aynı oranda herhalde hoplayıp zıplardım ve terlik yiyinceye kadar hunharca şarkı söylerdim. Vampir farkı olmalıydı bu.
Bana kocaman gardıropunu açarken sayamayacağım kadar çok kıyafete şaskın gözlerle baktım. Yankı "ben bodrumdayım" derken ona başımı salladım. Bir sürü güzel kıyafete hayran gözlerle bakarken cebimdeki telefonun titremesiyle merakla telefonumu elime aldım.
42 cevapsız çağrı. 28'i Şerife'den 14'ü abimdendi. Bir de 2 tane mesaj gelmişti. Mesajın tekini açtığımda Turkcell'den gelmiş olduğunu görüp gözlerimi devirdim. Diğeri özel bir numaradan gelmişti. Merakla mesajı açtığımda ellerimin titrediğini farkettim.
"Savaş yaklaşıyor kızım. Tarafını seç. Hiç mi yoksa Amaç mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMAÇ
Teen FictionBende Amaç uğruna feda edilmiş masumlardandım. Tek farkım zaten Amaç olmamdı.