O Aranvut kaldırımı aştım, camına vardım. Öyle heyecanlı, öyle ürkek vurdum ki açmayacağından korkarak, açtın ve suratıma çarpan râhiya ile ayıldım. Gül kokuyordu içerisi.
Camdan içeri aldın beni, ürkek ve heyecanlıydın sen de. Öylece bakıyordun kuru kaldırıma, camlar buğulu, dışarısı soğuk.
Oturduk sohbet ettik, yattık.
Kalktığımızda terlemiştik. Çarşaflar ıslak, yastıklar ıslak, biz ıslak. Oturduk yatak ucuna öylece sırıtıp bakışıyoruz.Camlar daha bir buğulu, hava da bir nemli, biz daha fazla âşık.
Oda hâla gül kokuyor, dışarıda kar yağmaya başlamış bile.Camdan çıkarken terli, ıslak bir öpücük kondurdu yaş dudaklarıma, daha da ıslandım.
Tüm gün geceden kalma ıslak ve âşık gezdim.