Kalbim seni sevmiş...

142 7 4
                                    

Kadın  yaz güneşinin altında ıslak kumlara uzanmış bedenini yalayıp geçen dalgaların keyfini çıkartıyordu. Dalgaların tokat  gibi çarpıp ardından bedenini okşayarak  geri çekilişi ona hayatı anımsatıyordu. Acılar bir anda  hücum ediyor,  ardından kalp kırıklarını onaracak , titrek bedenini saracak bir adam hayatına giriyordu. Peki sonra ne oluyordu? O da, tıpkı dalgaların geri çekilişi gibi kayboluyordu hayatının merkezinde kurduğu binadan. Terk edip gidiyordu kalbindeki tahtı...

Gözünden bir damla yaş akmış ve yolunu bulmuştu. Kendini yaprakları koparılmış bir papatya gibi hissediyordu. Bir papatya  falının kurbanın olmuş gibi. Kaldırımda yürümesine rağmen kocaman bir  arabanın altında kalmış gibi… Depremde yıkılmış bir bina gibi hissediyordu hatta. Mutluluk onu terk etmiş ve  bir enkazın altında  bırakmıştı. Kurtuluş var mıydı peki? Küçücük bir umut ışığı aydınlatıyor muydu içini?

Kızıl saçları kumun üzerine yayılmış, süt beyazı teni güneşin ışığı altında parıldamış, sımsıkı kapalı gözleri bir anda açılmıştı. Bir umut her zaman vardı... Kadının da umut ışığı işte tamda karşısındaydı. Umut ışığı kalbini ısıtırken, canının yakmayı da ihmal etmiyordu. Gözlerini yaz güneşinin hunharca hücumuyla kısıvermişti. Güneş gözlerini kapaması için acımasızca savururken ışığını , kadın  onu daha  çok izleyebilmek için çabalıyordu. Ellerinden destek alarak ayağa kalkmıştı. Saçları çıplak omuzlarına dökülmüş beline kadar uzanıvermiş, gün ışığının  altında daha da bir harelenmişti. Beyaz ıslak elbisesi vücudunu sarmış, uçuş uçuş halinden eser kalmamıştı.

Bir kez daha güneşe baktı. Bir ağacın en tepedeki dalında, sarı bir elmayı andırıyordu aslında güneş. Ağaca tırmandığında, elmayı avuçlarının içine alabileceği gibi; parmak uçlarına yükselebildiğinde de, güneşi yakalayacağına inancı sonsuzdu.

 Parmak  uçlarına yükselivermiş, iki elini bulutların arasında kendisine göz kırpan, gecenin kıskandığı , yaz güneşine doğru uzatmıştı. Güneşi yakalama ihtimali bile onu mutlu etmeye yetecek bir sebepti. Güneşi yakalayabilmek, kadın için bir kuş gibi  pamuğu andıran bulutların arasında  süzülmek ,bir papatya kadar  narin görünüp toprağa sımsıkı  sarılmış kökleriyle rüzgarda yalnızca  salınabilmek gibiydi... Parmak uçlarına  yükselebildiğinde, gökyüzüne  ellerini uzattığında,  onu yakalayıp bir kafesin içine koyabileceğini düşünürdü hep.  Şimdiyse mutlu çocukluk anılarını hatırlamak için güneşe yakın olmaya  çalışıyordu. Sanki güneşe  yakın olduğunda arkada kalanlara tekrar kavuşabilirmiş gibi... Ama güneşin ulaşılmazlığı kadar ölünün  dirilmesi de imkansızdı.

"Karşılıksız bir aşk gibi..." diye mırıldandı kadın. Güneş tüm etkisini hissettiriyor ama  asla  kadının avuçlarının arasında durmuyordu. Kadınsa ona  dokunmak için yıllardır çabalıyordu. Kadın kollarını iki yanına uzatıp parmakları  üzerinde  attığı bir turda kollarıyla  dengesini sağlamıştı. Bir tur ve ardından bir tur daha.  Gözlerini bu defa kapamıştı. Üzerindeki beyaz elbise, dönüşüne  ayak uyduruyor rüzgarla dalgalanıp tüm vücudunu sarıyordu. Kadın  dönüşünü  sürekli hızlandırıyordu. Kızıl, hareli   saçları ve  dizlerindeki beyaz elbisesiyle beyaz bir kuğuyu,  bulutların  arasında  süzülen bir kuşu, hatta bir yaz yağmurunu anımsatıyordu. Öyle ki etrafına yaydığı sihrin farkına bile varamamış, yanına yaklaşan bedeni hissetmemişti. Bedeni bir çift  göz  tarafından hapse  alınmıştı. Gözlerin sahibi kadının büyüsüyle sarhoş olurken kadın güneşi tüm vücudunda  hissediyor,  esen rüzgarın ruhuna  değdiğini hissediyor ve  anlamsız bir huzura boğuluyordu. Yüzünde bir gülümseme belirmişti. Gülümsemesi bomboş sahilde ikinci bir güneş gibi açmış,  yine bir çift gözün gözleri kamaşmıştı. Gözlerini kırpamıyordu bile. Ayaklarının hareket ettiğinin , kadının yanına vardığının farkına bile varamamıştı. Kadının kolunu tutup, bedenini   kaslı göğsüne yapıştırdığının da... Gözlerini kırpıştırmış okyanus gözlü şaşkın kadına  yine şaşkın ve hayran bakışlarını sunmuştu. Kadın, elaya çalan gözlerle karşılaştığında  ne yapacağını şaşırmış , yaslandığı bedenle , daha büyük bir şoka uğramıştı. Şaşkınlığını üstünden atmayı başardığında  serbest  haldeki sağ elini kaldırıp adamın yanağına sert bir tokat atmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kuğu GölüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin