Gözüme vuran sabah güneş ışığı ile göz kapaklarımı zorlukla açmaya çalışırken kokusunu aldığım farklı bir odunsu koku burnuma daha net geldiğinde göz kapaklarımı tam açtım ve tam göğsümün üstüne Jungkook'un kafası vardı ve uyuyordu bir an sadecek duraksadım yada sadece duraksamayı seçtim diyelim bir kaç saniyeliğine buraya yada bu seviyeye nasıl geldiğimizi sorguladım.
O öpücükten sonra bana bir şey söylemeden çekip gitmişti. Ama o andan sonra onunla hiç görüşemedim ki.
Bu hale nasıl gelmiştik peki?
Gözlerimi tekrar ona çevirdiğim de yavaş yavaş nefes alıyor ve çok huzur vericiydi nefes alışverişini göremesemde öyle hissediyordum. Ellerimi saçlarının arasına sokup saçlarını hissetmeye çalıştım sanki avuçlarımın arasından kayıyordu, saçlarının arasından her hareket ettiğimde elleri vücudumu dahada sıktı ve saç kokusu buram buram geldi burnuma.
Şu anı hiç bir şeye değişemem galiba.
Kafamı çevreye gezdirip nerde olduğumuzu anlamaya çalıştım sağ tarafımızda boydan cam balkon penceresi vardı ve önü ormanlık bir alana bakıyordu serin sisli havayı gizlemeyen uzun gri güneşlikler vardı. Sol tarafa bakınca banyo kapısı vardı onun hemen solunda boydan köşelerinden tutacaklı tüm yatağı gösteren ayna vardı aynaya bakınca ise beyaz bir yatak da olduğumuzu fark ettim üstümüzü örten beyaz pike vardı ve o an Jungkook'un uyuyan meleği andıran yüzünü gördüm ve bir süre sadece durup izlemeyi seçtim.
Tamamiyle huzurun tanımıydı benim için. Bir kaç saniye sonra sol tarafa doğru devam edince odanın çıkış kapısı vardı çıkışa bakınca aşağı doğru ahşap merdivenler iniyordu merdivenin başında da orkide çiçeği vardı üzerinde not vardı ama bu uzaklıktan okuyamıyordum.
Kapının yanına bakınca kitaplık vardı -yarısı dolu denicek kadar boştu- yanına bakmaya devam edince küçük bir çalışma masası vardı ve sonra Jungkook ile yattığım yatak.
Jungkook kımıldamaya başlayınca gözlerimi ona çevirdim gözlerini ağır ağır açarken içten gülümseyerek beni kollarıyla sıkı sıkı sardı kafasını kaldırıp yüzüme doğru gülümsemesini yaydı bende ona karşı gülümsedim.
"Günaydın Hyung" diyerek dudağıma yaklaştı.
"Bir şey sormak istiyorum?"
Dudağımı kısa öptük ten sonra "tabi hyung?"
Konuşmaya başlarken nedense Jungwoo'nun senini duyuyordum "Tae alarmın çalıyor neden kalkmıyorsun dana, uyaan."
Gözlerimi araladığımda kendi yatağımdaydım. "Sonunda, deli ettin beni nasıl duymazsın kulağının dibindekini beni yatağımdan sıçrattı."
"Tamam uyandım."
Az öncekiler rüyamıydı yani? İnanamıyorum ya o koku ya o dokunuşlar rüyamıydı yani,bildiğimiz 7 saniyelik rüyamıydı yani? Tanrım cidden kendimi kandırılmış hissediyorum şuan.
~
Dersten çıkıp kampüste yeşilliklere uzanmak için gözümü etrafta gezindirdim dolu sayılmazdı büyük ağacın gölgesine geçip çantamı kafamın altına koyup gözlerimi yumdum.
Sesizlik, hafif rüzgar ve uykunun kucağına uzandım.
"Hyung gözlerime bakarmısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Tell me the song? /vkook
Fanfic"fırsatı değerlendirmek istedin herhalde?" dedi Tae alttan gülerek, Jungkook aniden düşüncelerinden çıkıp gülümseyerek "görsel şölen.." Tae toparlanıp üstüne tamamiyle yapışmış olan kota bakarak "farklı bir şekilde teşekkür etmeyi kendime borç bilir...