ANNABEL'IN AĞZINDAN
''Anna bu halin ne ?''
Pen'in sesi ile gözyaşlarımı sildim ve masum bir kedi misali gözlerine baktım.
''Koş hemen tuvalete. Makyajını falan tazeleyelim.''
Kolumdan tuttu ve tuvalete girdik.
''Şimdi anlat bakalım bu halin ne ?''
''Ben...Gelirken...'' dedim ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
''Tamam tamam. Öncelikle sakin olur musun ? Neden bu kadar ağlıyorsun ?''
''Çünkü Wendy'nin kolyesi.. Onu düşürdüm.'' dedim ve yine hıçkırık krizine girdim.
'' Lanet olsun! Her neyse. Bana bak Anna. O kolyeyi bulacağız ve hiçbir şey olmayacak. Duydun mu beni ? Hiçbir şey olmayacak.'' derken gözlerinden ne kadar kararlı olduğunu gördüm.
''Pekala. Öyleyse hemen olay yerine gidelim.''
''Olay yeri?'' diye sordu soru sorar gibi.
''Ah.. Trafik çok yoğun olduğu için 3 blok önce indim taksiden. Karşıdan karşıya geçerken Oliver Kastings kazara bana çarptı.''
''Aman tanrım iyi misin ?''
''Evet. Ancak o çarptığı zaman yere çok hızlı düştüm ve kolyenin ince zinciri kopmuş olmalı. Koptuğunu buraya gelince anladım.''
Bana mendil uzattı ve ben de uzattığı mendille gözyaşımı sildim. Sonra makyajımı ve elbisemin üzerindeki tozları sildik. Ve elbisemin yırtılan kısımlarını saklamaya çalıştık.
''Şimdi acele edelim. Hava kararmadan önce orada olmalıyız.'' Hemen Grille'den ayrıldık.
OLIVER'İN AĞZINDAN
Sascha'yı yanıma gelirken gördüm. Gerçekten güzel olmuştu. Pudra renginde elbisesi ona çok yakışmıştı. Saçları dağınık topuzdu ve her zaman ki gibi yanında bilgisayarı vardı.
Oturduğumuz masaya oturdu ve başıyla selam verdi. Ben de aynı şekilde onu selamladım. Olivia sadece gülümsemekle yetindi ve sonra yine Victoria ile konuşmaya devam etti.
''Penelope'yi gördün mü ?''
''Hayır.'' dedim soğuk bir sesle.
'' Ben de görmedim. Ama bu akşam burada olacağına emindim. Bloğunda paylaştı.''
''Belki gecikmiştir.'' dedi Chris ve iğneleyici sözlerle devam etti.
''Belki bir araba çarpmıştır.''
''Komik mi Chris ?'' dedim ve ellerini ben masumum der gibi iki yana açtı.
İçkimden bir yudum aldım ve Sascha'nın bilgisayarına baktım. Cidden zeki bir kız olmalıydı. Çünkü açtığı her sayfa şifrelerle doluydu ancak anında kırabiliyordu.
''Kaç yılını aldı ?''
Kaşlarını kaldırıp kafasını hafif sağa yatırdı. Bu onun anlamadım bakışı olsa gerekti.
''Hacker olmak diyorum. Kaç yılını aldı ? Çok hızlısın.''
Bir kahkaha attı. Nedenini anlamamıştım. Basit bir soru sormuştum. Ancak tüm kızlar tuhaftı ve ben neredeyse birçoğunun kişiliğini çözmüştüm. Sascha içinde nefret barındıran bir kızdı. Olmadık şeylere kızıyor ve bu kızgınlığı yıllar sonra bile geçmiyordu. İşte bu yüzden o kızdan pek haz etmiyordum. İnsan ne olursa olsun affedebilmeli. Yeni bir sayfa açabilmeli. Ancak o kızın içinde tek bir gram bile sevgi ve merhamet yok. Bu yüzden tüm bu olayların hepsi bitince o hayatımdan çıkaracağım ilk kişi olacak.