Bu gün üniversiteye kayıtyaptırmak için annemlerle İstanbula gittik. İndiğimizde yorgunluktan ölüyordum. Ben mersinde yaşayan bir ailenin tek kızıydım ve mersini gerçekten çok seviyordum. Uzun palmiye ağaçları, cennet cehennem mağrası, kız kalesi ile bence bu dünyada herkesin bir süre yaşaması gereken bir şehirdi.
Üniversite sonuçları bir iki hafta önce açıklanmıştı. İstanbul Boğaziçi Üniversitesinde mimarlık bölümü kazanmıştım. Bu bölüm için yaklaşık 5 yıldır hayal kuruyordum.Bu okul çok özeldi çünkü annem ve babam bu okulda tanışmışlardı ve ben şimdi onların birbirlerini tanıyıp aşık oldukları okulun kampüsünün tam ortasında duruyordum. Kayıtlar yapılırken annemlerde yanımda durmak istediler fakat ben onları Mersinde bırakmak konusunda niyetliydim. Sonuç olarak 5 sene burda okuyacaktım ve onlar olmadan kendi işlerimi halledebilmeliydim. Ama çoğu anne ve babanın yaptığı gibi beni düşünmeyerek peşimden gelmişlerdi. Neyseki İstanbulda teyzem oturuyordu ve babamları ben işlerimi halledene kadar orada beklemeye ikna edebilmiştim.
Kayıt işlemlerini hallettikten sonra kampüsün içinde gezmeye başladım. Gerçekten çok güzel bir kampüsü vardı. Binanın uzaktan çok heybetli bir hali vardı. Zaten taş birr binaydı ve çok eski dönemlere duruyordu fakat bakımlıydıda. Kampüste çok büyük çimlik bir alan vardı. Ben dilmerin önüne doğru ilerlemeye başladım. Çünkü bu sene hazırlık görecektim ve dilmeri merak ediyordum.
Dilmere doğru yol alırken önüme cafe gibi bir yer çıktı burada herkes gayet rahat bir şekilde sohbet ediyordu. Bir anda omzumda hissettiğim acı ile kendimi yerde buldum. "Önüne baksana! Burda insanlar var !" , "Sen yürek mi yedin!? Bak kızım istediğim gibi yürürüm. Ayrıca sen yeni olmalısın. Benim önümde daha çok durmaya devam edersen ezilsende hiç kimse seni elimden alamaz. Kuralları bilmiyorsan buralarda kolay yaşayamazsın yeni." Kafamı kaldırıp baktığımda uzun boylu açık kumral saçlara sahip kahve rengi saçlara sahip çok seksi bir çocuk gördüm. Bir kaç dakika kendime gelemedim. Sonra " Senin kuralların veya kendine has lafların umurumda değil. Şimdi önümden çekilişlerim var." ," Kızım belanı mı arıyorsun sen bas git yoksa elimde kalırsın.", "Diyelimki belamı arıyorum napıcaksın dövücek misin?" ,"Bak bi daha karşıma çıkarsan sonuçlarına sen katlanırsın." , "Elinden geleni ardına koyma." Biz böyle hararetli bir şekilde konuşurken kafedeki herkes bizi izliyordu. Tam kavganın en hararetli yerindeyken " Anıl buraya gel!" , "Tamam kardaşim." dedi ve hiçbir şey olamış gibi yanımdan uzaklandı ve gitti. Kafamı ona seslenen kişiye doğru çevirdiğimde daha demin karşımda bulunana kişiden daha yakışıklı biriyle göz göze geldim. Kahverengi saçları ve bal rendi gözleri ile çok sevimli ve birazda sert bir suratı vardı.Üzerinde siyah dar bir t-shirt vardı. Altında ise onu tamamlayan siyah dar bir kot vardı üzerindeki tek renk saatinin kenarlarındaki beyaz çizgiler ve ayakkabılarının beyaz bağcıklarıydı. Yaklaşık daha demin kavga ettiğim çocukla aynı boydaydı ama daha kaslı ve çevik duruyordu. Bir kaç dakika sonra Anıl denen çocukla birlikte benim daha demin baktığım kafeye girdiler. Kafeye girmesi ile herkes sessizleşti. Kafe nerdeyse ağzına kadar doluydu. Onların içeri girdiğini gören bir masa hemen yerlerinden kalktı ve onlara yer verdi. Bu bana çok anlamsız gelmişti. Hayatta böyle birşey yapmazdım. Arkadaşım bile olsa onlar geliyor diye oturduğum yerden kalkmazdım. heleki yer bulamayacağım bir kafede sohpetin en koyu ağnında böyle bir hareket bana çok saçma gelmişti. Anıl'ın yanındakiçocuk elini hafifçe havaya kaldırıp garsonu yanına çağardı. Bu sırada sıkışan kol kasları ahenkle bana bakıyordu. Hayatımda hiç bir insanın kol hareketiyle kendimden geçtiğimi hatırlamıyorum.
Bir kaç dakika o kafenin önünde umutsuzca içeriyi kestikten sonra ensemde bir nefes hissettim. Nefes gitgide ensemden kulağıma yaklaştı ve yavaş ve tiz bir sesle kulağıma "Onun adı Bora bu okulun ve İstanbul en havalı ve zengin insanlarından biri" diye fısıldadı. Arkamı hafifçe dönünce benim boylarımda bakır rengi saçlara sahip çok güzel bir kızla karşı karşıya geldim. "Bunu neden söyledinki şimdi ?", "Hadi dostum bu okula yeni gelen her kızın ilk olarak dikkatini Bora çeker yapma." , "Öyle birşey yok." , "Hıhı. Bu arada ben Dilan hazırlıkta ikinci senem. Sen kimsin. yeni olduğun anlaşılıyor yani ismin ne ? " , "Şey adım Ezgi. Bu arada yeni olduğum o kadar çabuk anlaşılıyor mu?" , "Bir düşünelim okula geldiğin ilk günden okulun en belalı iki çocuğuna bulaştın ve birini resmen gözlerinle soydun. Yani yeni olduğunu anlamamak için aptal olmak lazım." dedi ve gülmeye başladı." Şey ben dilmeri arıyordumda.." , "Benimde dilmerde işim vardı gel birlikte gidelim ne dersin ?" , " Olur hem daha çok kendimi belaya bulaştırmak istemem açıkçası."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KANATLARI
Romance-Yeni bir okul mu ? Alışılır. Üniversite ortamı mı? Hiç sorun değil. Aşk mı? Ben aşık olmak için çok gençim... Yeni üniversiteye başlayan Ezgi için herşey çok kolaydı. Taki Bora ile tanışana kadar. Aşka yeminli Bora tam herşeyden vazgaçmişken Ezgi...