☯İkİ YaBaNcI☯Wattys 2019

21.BöLüM" Etkinlik & Tehlike Çanları"

Yazardan
Üniversite müdürün söz verdiği Etkinlik günü gelmiştir.
Sabah Sabah herkes Fakültenin önünde bekler.
Güney Songülü beklerken, Tolga ile Naz otobüse binmiştir bile.
Ali ile Eylül arabadan inerek herkesi üzerlerine çekmiştir. Eylül sırt çantasını almak isteyince Ali elinden kapıverir: Ben alırım prensesim sen taşıma ben karıma birşey taşıttırmam
Ozan: Ali naber oğlum Yenge
Eylül: ozan
Ali: iyiyim kanka senden naber
Ozan: iyiyim babamı bilirsin zor ikna ettim lan bırakmıyordu tutturdu Murat amca gibi şirket de şirket ne yani eğleneceğim işte
Ali: oğlum baban haklı artık işin ucundan tut bence Eylüle bakar onu belinden tutar
Ozan: haaa şu mesele anladım ben seni, eğer ilerde evlenirsem diyorsun
Ali: diyorum ya Eylül ile birbirine bakışırlar
Ozan güler: yalnız bırakayım ben sizi
Ali: ee bir zahmet ozan bey yalnız bırak bizi
Ozan gider
Ali Eylülün dudağına yaklaşırken
Melisa: Günaydın selam naber tatlı çiftimiz
Ali gülmeye başlar: Günaydın Melis
( fısıldayarak: iki dakika rahat bırakaydınız)
Melisa: sağol kanka ben en iyisi gideyim Seren gelir şimdi hadi bye otobüste görüşmek üzere
Ali Eylüle sırıtarak: çok güzelsin biliyorsun deme burunları birbirine deydirerek Ali Eylülü bir ağacın arkasına sürükler arkasına saklanıp Eylülün çantasını bir yere fırlatır
Biri Eylülün çantasını alır
Ali Eylülü belinden tutarak sertçe ağaca yaslar ve boynundan öpmeye başlar
Eylül gülerek: ya yapma huylanıyorum
Ali gülümseyerek sesi kısık halde: bir kaç ay sonra benimsin o zamanda mı huylanacaksın tadına bakıyoruz güzel kadınım sonra Eylülün dudağını esir alır Eylül de karşılık verir. Birlikte öyle kalırlar dakikalarca. Uzaktan kapşonlu biri onları seyreder yüzünü göstermez

O arada Güney sabırsızlıkla Songülü bekler: of nerde bu kız
Songülü şöförü otobüslerin arkasına doğru bırakır.
Songül yürürken
Güney: hadi ya Songül herkes geldi
Bir sen eksiksin
Sinem: Günaydın Güney naber
Güney: sen miydin Sinem bende seni sevgilim sandım hayırdır hangi rüzgar attı seni buraya
Sinem: biz iki iyi arkadaş değil miyiz
(Songülü uzaktan gelirken görünce Güneyin yakasından tutar) hatta daha da yakın
Güney: kızım ne yapıyorsun bıraksana Songül gelir şimdi yanlış anlar
Songül tam Güneyin arkasında durur
Sinem: aaa günaydın Songül
Güney arkasına dönerek: So so Songül
Songül: Güney hayırdır ne istiyor bu
Hayırdır tatlım yine oyun mu peşindesin çantacılıktan çıkınca pek bir cesaret geldi hayır olsun, ee kim çantacı sen mi Yoksa Elçin mi bence ikinizde değilsiniz
Sinem: eee ben en azından senin gibi Eylülün yanında ezik görünmüyorum
Hem henüz daha bitmedi
Güney: Sinem haddini aşma ben bile tutamam Songülü
Songül:otobüse sen
Güney: tamam aşkım
Songül: gelelim sana bak güzelim ben sana daha önce fırsat verdim , ama kullanamadın kapıverdim elinden Güneyi ne yapalım kısmet işleri bunlar bak Eylüle Gayenin elinden alıverdi Aliyi şap diye halbuki değişik sonuçlanırdı hep entrika küçük küçük oyunla herşeyi elde etmeyi çalışıyorsunuz birde ben sizin dostluğunuza ...neyse
Her neyse umarım sana açık olmuşumdur ?
Sinem: yani tehdit mi ediyorsun beni
Songül: tehdit değil uyarıyorum ayağını denk al Ayağımın altından çekil fena olur Sineme sertçe çarparak otobüse biner
Sinem sinirden kudurur

Ali Eylülün dudağından ayrılır. İkisi nefes nefese kalmış derin derin hızlı nefes alıp verirler
Ali Eylülün yüzünü okşayarak sırıtır : çok güzeldi tatlıydı o dudakların aşkım
Eylül: herkes bindi otobüse bir tek biz kaldık Aşkım
Ali: tamam aşkım gel hadi gidelim deyip Elinden tutar diğer eli ile Çantalarını yerden alıp sırtına atıp beraber elele tutuşup otobüse doğru giderler
Otobüse binince beraber oturabilcekleri yer olmadığından öyke kaldılar
Hoca: otursanıza çocuklar
Emir: Eylül ister yanıma otur yanım boş
Ali: oğlum nediyorsun sen ellerini havaya kaldırırak
Emir: kötü birşey mi dedim Eylülcüm ayakta kalmasın mazallah yere düşünce düğün olmaz
Ali: ulan benseni şimdi varya
Gaye: benim yanımda boş Alicim ,
Eylül: çattık kaşlarla bakar
Gaye:merak etme tatlım yemem nişanlını
Yanyana oturan Melisa Ecenin yanından kalkarak
Melisa: hocam ben Gayenin yanına otururum
Gaye: tamam tamam kalktım deyip Emirin yanına oturur
Melisa: ne o tırstın mı sessizce
Gaye: bunun hesabı kötü olcak
Melisa sırıtarak: her zaman beklerim tatlım
Eylül cam tarafına oturarak Alide hemen yanına oturmadan Emire tehditkar bakış atar içinden: demek eylülcüm hele kamp yerine varalım sen görürsün pislik şerefsiz sinirden
Ali ozana ıslık çalar Güneye işaret eder
Oda songülle konuşurken gülüp durur
Ozan ona ciddi bakış ile Aliyi işaret eder
Emir anlamaya çalışır
Ali eline telefonu alır: kamp yerinde deyip mesaj atar
Ozan: tamam
Güneyde: oldu kızları kim oyalayacak dur ben Buldum Tolga deyip mesaj atar
Ali Tolgaya mesaj atar: Tolga kampa vardıktan sonra kızları oyala bilhassa Eylülü
Tolga: hayırdır
Ali: anlaşılan biri algılama zorunluğu yaşıyor onu kendine getirceğim biraz
O anda Deniz Otobüse biner Aliye sinsi sinsi bakar
Ali: anlaşıldı iki oldu gelene bak
Tolga Denize bakarak: isterseniz bende katılırım
Ali: gerek yok Sen Eylülün yanında ol biz hal ederiz
Deniz yaylana yaylana Ozanın yanına oturur: naber ozan
Ozan: aha virüs konuştu kötü oldum şuan
Ali Denizi izler
Denizde arkasına dönerek Aliye bakar birbirlerini keserler dakikalarca
Denizin gözü Eylüle Kayar biran Emir de Denizin Eylüle baktığını görür
Kafa sallar yapma diye
Otobüste sessizlik oluşur herkes kendi Halindedir Ece sessizliği bozup: bu ne ya mezara mı gidiyoruz lan açın müziği içim daraldı ya
Eline telefonu alıp şarkı açar sesli hoparlör aletini açıp ta
Otobüs kaynaşmaya başlar
Eylül Aliye yaslanıp koynuna yatar:aşkım uykum geldi
Ali: prensesim sevgilim ben yanındayım uyu sen deyip Eylülün saçını okşayıp öper
Eylül Alinin göğüsünde uyur Ali Eylülü anlından öper
İkisi birbirine sarılır
Uzun bir yolculuktan sonra otobüsler kamp yerine varır. Eylül hala uyuduğu için Ali Eylülü kucağına alır
Hoca: uyandırsaydın ali
Ali: hocam kucağımdaki benim karım sayılır sizce ben onu uyandırırmıyım Ali kucağında Eylülü ile otobüsten iner.
Melisa: aşık adama bak
Ece: aşk bu adamı her türlü hale getirir yani sonuçta Hatunu olacak normal
Ali: kızlar Eylülün uykusu baya derin sizin yanınızda dursun ben çadırı kurup geleceğim
Melisa: tamam Kanka Eylül yanımızda merak etme
Eylülü Ecenin yanına yaslar
Seren: naber kızlar
Melisa: nerdesin sen
Seren:nerde miyim burdayım Melis
Seren Eceye bakar dik dik
Seren: neyse ben gideyim çadır kurmaya
Ece: kim bu fena kıl oldum
Melisa: kolejden arkadaş
Ece: bu kız gözüm tutmadı bunu bil
Melisa: Ece kızım bi relax onda o kapasite yok en ufak hatasında canına okurum
Seren sinsice gülümser uzaktan Denize bakar ve eylüle bakar
Deniz Aliyi izler  bakar sonra Serene bakar
Seren çaktırmadan Eylüle bakar
Ali: kızlar tamamdır verin bana Eylülümü deyip Eylülü kucağına alır
Çadıra götürüp yatırır Eylülü üzerini örter sonra Eylülü öper. Eylül o kadar uyuyordur ki kimse uyandırmak istemedi
Ali: Melisa ! Ece ! Siz Eylülün yanında durun
Ben sizin çadırın yanında dururum
Ali Ozana ıslık çalar
Ozan gelir
Ali: nerde bu iki pislik
Ozan: Deniz buralarda dolanıyordu
Ali:Gelde kızların çadırını kuralım
Ozan ve Ali birlikte Melisa ile Ecenin çadırını kurarlar
Melisa: şunun Haline bak şşh uyuyan güzel prensin seni bize emanet etti hadi uyanda bizde dinlenelim
Ece: bu ne uyku arkadaş öyle uyandırılmaz böyle uyandırılır
Eylüül diye yüksek sesle
Eylül uyanır: nerdeyiz nerdeyim ben
Melisa ? Ece ? Ali nerde
Melisa:prensin seni bize emanet etti o kadar derin uyuyordun ki kıyamıyor sana tatlım
Ece: kızım ne bu uyku ya nerden çıktı bu uyku etkinliğe geldik kampa
Eylül: bilmiyorum kızlar uykum yoktu aslında bilmiyorum
Ece:  gel kalkta elini yüzünü yıka  hadi
Eylül Ece ile suya gider
Deniz ise Eylülü izler Serene bakıp göz işareti ile takip etmesini ister
Seren onaylayıp Eylül ile Ecenin peşinden gider
Eylül ile Ece suyun kenarında suyla oynar
Seren de gelir yanlarına
Seren: selam Eylül uyandın mı
Eylül: şükür ki uyandım anlamadım ki nerden çıktı bu uyku
Ece sinirden içinden: gene mi bu kıza dalacağım şimdi
Seren içinden: tabiki ben yaptım tatlım oyun yeni başlıyor