2 gün hızla geçip gitmişti. Valizimle birlikte annemlerle vedalaştım ve taksiye bindim.
"Havalimanına."
"Hay hay."
Zaten şehrin çok içinde yaşamadığımız için uzun sürmeden havaalanına vardık.
Taksiciye parayı verdim ve indim. Yaşlı adam bagajdan valizimi çıkardı ve yere koydu. Teşekkür edip güvenlikten geçtim. Uçağımın olduğu kapıya gidip biletimi gösterdim.
Uçağa binip valizimi üstte bulunan kısma yerleştirdim. Oturup Paris'e varana kadar uyudum.
İndiğimizde yanımdaki teyze beni uyandırdı.
"Hanımefendi uyanın, indik."
"Ha? He tamam. Teşekkürler."
Uçaktan inip otele giriş yapmak için gittim. O sırada taksi eski evimizin önünden geçti ve gözlerim doldu.
"Bir şey mi oldu Efendim?"
"Hayır, eski evimizin önünden geçiyorduk aklıma geldi sadece."
"Anladım."
Taksici otele gelince durdu. Para verip indim. Otele girip resepsiyondan oda kartımı aldım. Asansör beklemeye başladım.
Her şeyi hallettikten sonra nehire gitmeye karar verdim. Üzerimi değiştirip çıktım. Zaten saat burda yedi olmuştu.
Yürümeye başladım. Pont Neuf köprüsüne gelince bir banka oturdum ve gözlerimi kapadım.
O sırada yavaş bir gitar sesi kulağımı doldurdu. Müzisyen köprüye sırtını dayamış yerde gitar çalıyordu. İşin garip kısmı, önünde ne bir gitar çantası ne de para atabileceğim herhangi bir şey yoktu. Banktan kalkıp köprüye çıktım ve adamın yanına gittim.
"Size nasıl para vereceğim?" diye sordum. Adam kafasını kaldırmadan çalmaya devam etti. Ben de köprünün karşı duvarına çöküp onu izlemeye başladım. Gitarla birlikte şarkı söylemeye başladı.
Why?
Please tell me why do we worry?
Why?
Why do we worry at all?
Why?
Just tell me why do we worry?
When worry is never helping tell me why worry at all?Şarkının İngilizce olmasına şaşırmıştım. Ben hiç yokmuşum gibi söylemeye devam etti.
Why do we insist
On crossing bridges that do not exist?
Let's take these issues
Step by step by step, to work it out
Day by day by day we're falling down
But life goes on
I've got some questions
Are you sick of feeling sorry?
Uh huh
And people saying not to worry?
Uh huh
Sick of hearing this hakuna matata motto
From people who won the lotto
We're not that lucky
Have you noticed that you're breathing?
Uh huh
Look around and count your blessings
Uh huh
So when you're sick of all this stressing and guessing
I'm suggesting you turn this up and let them hear you sing itBir gün seni bulacağım, aşkım
Genç adam bir anda çalmayı ve söylemeyi bıraktı. Sanki ağlıyordu. Kafasını kaldırdı.
"Mari?"
Bana Mari diyen tek kişi aklıma geldi.
"A-Adrien?!"
Ayağa kalktı ve yanıma geldi. Gitarı yere bırakmıştı. Ellerimi tuttu ve gözlerime baktı.
"Bu gerçekten sen misin?"
"Yıllar sonra karşılaştığımıza inanamıyorum!" dedim ve sımsıkı sarıldım.
"Paris'te ne yapıyorsun?"
"Tatil için burdayım."
"Anladım."
"Ama seni bulmuşken bir daha bırakmam!"
"Ah Mari."
"Sen iyi misin Adrien? Üzgün görünüyorsun."
"İyiyim. Hem de daha önce hiç olmadığım kadar iyiyim. Seni gördüğüme çok sevindim."
Evet! Bu da böyle bir bölüm oldu. Bir günde 2 bölüm yazdım deliriyorum 😂. Umarım beğenmişsinizdir. Sonunda ufaklıklar kavuştu 😍😎. Bu arada şarkı hızlı ve rock olsa da Adrien bunu akustik çalıyormuş gibi düşünün.
Bölüm şarkısı: Why Worry
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçüklük Arkadaşım - Adrinette
Fanfictionİlk aşkım... Küçüklük aşkım.... Küçüklük arkadaşım...