Henüz daha on sekizindeki bir genç, elinde sıkı sıkıya tuttuğu çakıyı önündeki yaşlı kadına doğrulturken ona parasını vermesi için bağırıyordu. Sert görünmeye çalışmasına rağmen titreyen elleri ne kadar korktuğunu belli ediyordu. Böyle bir şeyi ilk kez yapıyordu muhtemelen, tedirgince etrafı süzüşü onu açıkça ele veriyordu.
Öte yandan yaşlı kadının pek bir şansı yoktu, üstelik biraz daha böyle devam ederse kalp krizi sonucu hayatını kaybedecekti.
"Acınası."
Bulutların üzerinde, devasa ve ihtişamlı beyaz kanatlarını açmış oturan genç kafasını iki yana sallayarak gözlerini şahit olduğu manzaradan geri çekti.
"Taehyung."
Kafasını arkaya çevirerek ona seslenen kişiye baktı. Gözüne giren kırmızı saçlarını yüzünden uzaklaştırmaya çalışan güzel yüzlü adam yavaşça ona doğru yürüyordu. Her zamanki gibi kanatları arkasında duruyordu.
Taehyung merak ediyordu, en son ne zaman onları kullanmaya çalıştığını. Bildiği kadarıyla kanatları kusurluydu ve bundan utanıyordu. Kimsenin görmesini istemiyordu. Kendi öz kardeşinin bile.
"Hyung." Ayağa kalkarak başıyla selamladı ve ona doğru yürüyerek aradaki mesafeyi kapattı. "Konsey kararını verdi mi?"
Kırmızı saçlı genç kafasını sallayarak onayladı. "Bu sefer başarısız olma gibi bir şansın yok biliyorsun değil mi?"
Taehyung yarım ağız sırıtırken alayla kıkırdadı. "Elbette, baş melekler sağ olsun."
"Kardeşim, yapma böyle. Suçu onlara atamayız biliyorsun."
"Evet haklısın." Kafasıyla karşısındakinin kanatlarını işaret ederek devam etti. "Karşı gelince ne olduğunu biliyoruz sonuçta."
Yumuşak hatlara sahip kızıl genç bir adım geriye çekilerek ifadesiz yüzüyle kardeşine baktı. "Bunu söylememiş olmanı dilerdim Taehyung, beni hayal kırıklığına uğrattın kardeşim." Arkasını döndü ve yürümeye başlamadan önce son kez konuştu. "Büyük salonda seni bekliyor olacağız, oyalanma."
"Baekhyun! Ben öyle demek..." Lafını bitirmesini beklemeden ışık küresine dönüşüp gökyüzünde kaybolan kardeşine hüzünlü gözlerle baktı bir
süre."Geri zekalı!"
Elini alnına vururken kendine sövüyordu. Nasıl bu kadar düşüncesiz olabilirdi? Halbuki Baekhyun'un bu konuda ne kadar hassas olduğunu biliyordu. Bir anlık sinirle ağzından çıkmış olması sonuçlarını değiştirmiyordu ve bir süre kardeşinin onunla konuşmayacağını da biliyordu. Üstelik bu sefer gerçekten kırmıştı onu ve kendini nasıl affettireceğinden emin değildi.
Kafasını sıkıntıyla iki yana salladı ve Baekhyun'un aksine devasa ve ihtişamlı kanatlarını açarak mavi gökyüzünde süzüldü.
⚜️⚜️⚜️
"1786 yazında ona verilen görevde başarısız olan ve o zamandan beri saha görevine çıkartılmayan acemi cennet meleği Kim Taehyung,"
Taehyung denen genç melek, kafasını yerden kaldırmaz iken bıkkınlıkla gözlerini devirdi. Konsey meleklerinin her defasında her bir hatasını tek tek yüzüne vurmalarından bıkmıştı fakat gelin görün ki asi bir melek olan Kim Taehyung bile onların karşısında elleri kolları bağlı durmaktan fazlasını yapamıyordu.
Bir kez daha sorun çıkarırsa bu sefer affı olmayacak ve en büyük cezalardan biri olan : kanatlarından mahrum bırakılma cezasına çarptırılacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Devil Inside Of Me ⚜️TaeKook
Fanfiction"Herkese ölüm vaat eden dokunuşun artık benim yaşama sebebim." °Serinin ilk kitabıdır