"Neden her şeyden en son benim haberim oluyor Tanrı aşkına, üstelik görevi yerine getirecek kişi ben iken?"
Taehyung kocaman evin salonunda volta atarken koltuktaki yastığı alarak yüzüne bastırdı ve ufak bir çığlık atarak kendini gerisin geriye bıraktı. "Yeminler olsun, kanatlarımı sevmiyor olsam o konsey melekleri adı altında toplanan pisliklere bir dakika bile katlanıyor olmazdım."
Göğsünün sol tarafına saplanan acıyla dişlerini sıkarak tavana baktı. "Aman, size söylenen bir şeyi de göz ardı etmeyiverin zaten."
"Biraz sakin olmayı deneyebilir misin lütfen? Başım ağrıyor." Jimin oturduğu yerde biraz daha yayılarak rahat edeceği pozisyonu bulmaya çalıştı. "Hem en başından her şeyi sana söylüyor olsalar, mutlaka bir yerinde arıza çıkarırdın. Bilirsin," derken elini havada önemsiz bir şeyden bahsediyormuş gibi salladı. "Cennette pek de iyi bir ünün yok: bay-ben-her-şeye-karşı-çıkacağım."
"Komedyen olmayı düşünüyor musun? Gelecek vaat ediyorsun." Gözlerini kısarak arkadaşına baktı Taehyung. "Buralarda kendini harcama derim ben."
"Yok teşekkür ederim, almayayım ben. Yeterince meşgulüm zaten."
"Jimin."diyerek öne eğildi ve ellerini birbirine kavuşturdu Taehyung. "Tüm bunlar ne zaman ayarlandı ve benim neden haberim olmadı?"
Az öncekinin aksine ciddi bir şekilde duran arkadaşına bakan Jimin de şakayı bir kenara bırakarak doğruldu. "Görevin sana verileceği kararlaştırılmadan çok önce bu ev ayarlandı." Gergin olduğunda hep yaptığı hareketi tekrarlayarak parmağıyla yanağını kaşıdı. "Daha önceden de dediğim gibi pek iyi bir ünün yok ve nasıl başardın bilmiyorum ama baş konsey meleğinin garezini kazanmışsın ve o da zor durumda kalmanı isteyerek sana bir şey söylemeyerek direkt seni buraya yolladı. Bu yaptığı yanlış ve sonuçlarını bile bile böyle bir yola başvurdu. Adam gözünü karartmış olmalı. Kendine dikkat etmeni tavsiye ederim."
Kaşlarını çatarak ayağa kalkan Taehyung, diliyle dudağını boydan boya yalayarak sakinleşmeyi denedi fakat bir faydası olmadığını görünce çareyi konuyu değiştirmekte buldu. "Sen neden buradasın peki?"
"Niye, rahatsız mı oldun?" diyerek dudaklarını büzdü Jimin fakat karşı tarafta herhangi bir yumuşama görmeyince devam etti. "Sana yardımcı olmak için gönderildim. Uzun zamandır dünyada bulunmuyorsun ve buradaki işleyişten bir habersin. Başına bela alma ve görevi batırma diye, kıçını kurtarmaya geldim, bir saat önce parkta olduğu gibi."
Jimin hissettiği acıyla gözlerini devirdi ve homurdanarak bakışlarını tavana dikti. " Kıç demek de mi yasak Tanrı aşkına? Neyiz biz, rahip falan mı?"
"Aslında dediğinden daha fazlası olmamız gerekiyor çünkü bilirsin: biz iyilik perisi falanız ya." Alayla sırıttı Taehyung. "Ne yazık ki bu bizim umurumuzda değil."
"Ah, her neyse. Biraz dinleneceğim ben, üst kattaki oda benimdir."
Jimin ayağa kalkıp gerindi ve Taehyung'a bir bakış atarak merdivenlere yöneldi. "Sen de biraz dinlen. Bundan sonra zaman bulamayabilirsin. İçimden bir ses her şeyin değişeceğini söylüyor." Arkasına bir daha bakış atmadan doğruca odasına gitti.
Taehyung'u ne halde bıraktığını bilmeden.
⚜️⚜️⚜️
"Ah, karar veremiyorum. Hangisi daha müthiş; ben mi yoksa ben mi?"
"Bize pek seçenek bıraktığın söylenemez hyung."
Namjoon gülerek Jungkook'un saçlarını karıştırdı. "Şaka yapıyorum. Sadece biraz heyecanlıyım bugün için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Devil Inside Of Me ⚜️TaeKook
ספרות חובבים"Herkese ölüm vaat eden dokunuşun artık benim yaşama sebebim." °Serinin ilk kitabıdır