Sandık

165 5 0
                                    

Annemi kaybetmemin üzerinden tam 12 yıl geçmişti .... Annem gidince babamla yaşadığım yıllar tek yaşadım sayılır . Aslında babamın varlığı ve yokluğu birdir . Çabuk parlayan çok disiplinli ve soğuk bir adamdır. Babamla 17 sene geçirmiştim. Babam son zamanlarda çok öksürüyor be ben tedaviyi bi türlü bulamıyorum geçmek bilmeyen bi hastalık bu. Elimden geleni yapıyorum ama olmuyor işte . Babamın öğrettiği onca şey işe yaramıyor.

Bir sabah ezan- ı muhammedinin sesi kulaklarımda dalgalanırken uyandım. Babamın. K.k. sesini dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışım neredeyse namaz geçiyordu ki kalktım yatağımdan .Kahvaltı için kazanı tam ateşe koyacaktım ki kazan çoktan koyulmuştu babama baktım sonra okumasını bölmemek için susmayı tercih ettim. Herşey bi tuhaftı o gün sanki . Güneş bile farklıydı ,içimdeki sıkıntıya mani olamıyordum bi türlü.ben ahırdaki tımar işimi bitirmiştim ki babam kk okumayı bırakmış öksürüklere boğulmuştu bile.Ahırda tek arkadaşım ,yoldaşım kehribarıma baktım gözlerim doldu ama ağlamadım güçlü olmam gerkiyordu çünkü o öylesine asil duruyordu ki kendimden utandım.kahvaltı hazırlamak in eve geldiğimde sofranın hazır olduğunu gördüm ve daha da şaşırdım. Hiç konuşmadan sofraya oturdum babam

- Kızım- öksürüklere boğulmuştu- sana söylemem gereken şeyler var.

- Baba dur kendini yorma bu kadar dedim öksürüklerinin arasında yalvarır bir sesle. Sonra ısrarla bakan gözlerimi kıramıyarak "Tamam kızım" dedi.

Evden ,babamın yürüyüş isteği üzere çıktık. Bozkır ve köyün mis kokusu eşliğinde ormana doğru yürümeye başladık.BAbam ;

-Seni bu zamana kadar yetiştirmeye çalıştım güzel kızım- yine öksürük lafını kesmişti ben hemen Atladım.

-Sendeki içtenlik be incelik beni hüzünlendiriyor aynı zamanda korkuyorum yürüdü ve ilaç yapmakla maharetli, bahçe işleriyle nasırlaşan elini kaldırdı ve bana bişiler anlatmak istercesine gözlerini bana kilitledi. Sonra devam etti "anneni çok zaman önce kaybettik be bende artık çok yaşlı ve hastalığı ölümcül bi adamım .her an ben de gidebilirim dünyada bi başına kalabilirsin . Eğer böyle bişey olmasaydı annenin hazine gibi sakladığı bu şu mektupları sana verme cesaretinde bulunamazdım."Elimdeki tozlanmış ve yıllardır açılmamış olduğu belli sandığı bana uzatırken"sakın ben ölmden bu sandığı açma!Sakın! İçindekileri okudukatan sonra bu mektubumu oku "dedi elindeki zarfı uzatarak.Gözlerim ağlamak ve şaşkınlık arasında müterdditken bir anda bulutlandı.Ne demek bunlar be analama geliyor ? Bu kadar önemli olan ne ? Diye düşünürken babamın ısrarla sandığı uzattığını farkettim donmuştum sanki ,elimi zorla uzatıp sakinmiş gibi aldım sandığı.Normal bi cümleymiş gibi yürüyüşümüze devam ettik. yürürken ormandaki şifalı ,ilaç yaptığımız otlardan bahsedip beni bilgilendiriyordu."Adamotu uyuşturmak için afyondan daha iyi olabiliyor gerçekten büyük faydası oluyor ameliyatta -"birden tökezledi ve yere düşeceği esnada ormandaki yeşil çamlardan birine tutundu. Babamı hiç başkasından yardım alacak durumda görmemiştim her zaman kılıcını düşürse de kılıçsız bile yardımsız direnebilirdi. O şaşkınla babamı yerden kaldırmak için eğilmem uzun sürdü . Babamı tutar tutmaz ne kadar sıcak olduğunu fark ettim. Kaldırdım omuzuma dayandı ve konuşmaya gücü olmadığı için eliyle işaret etti evin yolunu .yavaşça ilerlerken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum herşey çok karışmıştı .Böyle düşüncelere dalmış ilerliyorduk ağaçlar bitmişti." Evimiz şimdi gözükür geldik babacım" ilk defa böyle seslenmiştim ona ve gözlerimi evimize yönelttiğimde alevlerin ve yırtıcı inlemelerin sesiyle bunun son olacağını düşünememiştim bile... Ayaklarım güçten kesildi çünkü evimi ,kehrinarımı alevler esir almıştı. Bi anda gözlerim karardı ve sıcak toprağa öylece serildik....

▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️

Gözlerimi aralarığımda bir evin içindeydim Hacer ninenin ince ve telaşlı sesi gördüğümü bir kabus olmadığını anlamam için yetmişti. Evet evdeydim ama kendi evimde değil bizim köyün üst mezrasındaki hacer ninenin evindeydim. Gelininin doğumunu yaptırdığım için beni çok sever ve hep minik tabibe derdi bana. Birden taze ekmek kokuları ile dolmuş, ocağın ateşi ile aydınlanan odanın içinde babamı aramaya başladı gözlerim. "Baba!" diye haykırdım. Hacer nine "Diğer odada baban.İstirahat etsin diye seni ocağın başına aldım" dedi. İtiraz edercesine keskin ve fedakar bir edayla " Babam çok hasta ben kalkıyorum zaten, onu buraya alın" dedi. Hacer nine "Otur kızım sen tasalanma ben geçiriveririm " dedi. Kalktım ve babamın yanına koştum hala öksürüyor ve ağzından kan geliyordu. O kadar can kurtaran, ağrıları tadavi eden koca seyyit efendi şimdi ölüm döşeğinde. "Kalbim sızlıyor Hacer nine" dedim. "Ağlama kızım, artık yapacağın tek şey dua etmek" Daha sıcak odaya geçiremeden şahadet sesini duydum ve tekbirler geitrerek uğurladım babamı darulbekaya. Babamın başında göz yaşı dökerken "sandık!" Dedim kendi kendime. Sesli düşünmüştüm sanırım.Hacer nine "Şu küçük kilitli kutudan mı bahsediyorsun" "evet" telaşla getirdi kutuyu.kutuya baktım ama ona ayıracak vaktim yoktu. Şimdi daha önemli işlerim var.

Babamı yıkama görevi bana düşüyordu. Medreseye gitmesemde böyle şeyleri annem öğrettiği için biliyordum. Babamı kefenledik. Harebe olmuş köyümüze imdirdiler ve 15 kişilik bir cemaat ile defnettik hacer nine "Bizde kal kızım gitme" şuanda yapacak bir şeyim yoktu kalmaktan başka diye düşündüm ve tasdik edercesine gözlerimi kapattım.O an gözümden bi damla yaş indiğini hissettim bu çok acıydı muhtaç olmak ve bunu hissetmek. 💧

Ben hemen bana ayrılan odaya geçtim.

Sandığı açtığımda içinde süslü yazılar ile yazılmış mektıplar buldum her mektubu okuduğumda şaşkınlığım biraz daha arttı.Bunlar aşk mektubuydu. Hemde çok güzel yazılmış. Ama sadece yaşanan şeyler yazıyordu. Belli ki yazanın göndermeye niyeti yokmuş. gaybaleminde kendince yazılmış satırlar ,acılı. İlk başta ne anlattığını anlayamadım ama sonra olayları kavradım. Öncelikle yazan annemdi ve babama koşulsuz aşıktı. ne yazık ki bunun ne kadar imkansız olduğunu göz yaşlarıyla ıslanan kağıtlara dökmüştü. Babam bir yeniçeriymiş yani koca seyyit değil!. bu yeni bilgi beni yeterince hayrete düşürmesine rağmen nasıl bir yalanın içerisinde yaşadığımı her satırda bir tokat gibiyüzüme çarpıyordu.Babam anneme ilk gördüğünde sevmiş onunla evlenmek istemiş annemin de onu sevdiğini bildiği için kalbinde yeşerttiği umutlarla evlilik için dedemden izin istemiş.Ama dedem yeniçeri hükümlerini bilirim onların yuvası olmaz diye vermemiş annemi.Bende biliyodum bunu yani yeniçerilerin evlenme hakları ocağa girince alınır.Onların sevmeye, aşık olamaya, yuva kumaya hakları yoktur. Babam savaştan sonra verilen izinde annemi kaçırmış onunla evlenmiş ocağı bırakamayı düşünmüş ama hayatını adadığı askerlikden ayrılmak istememişti. Annemi abisine emanet edip ocağa dönmüş.Ve en kötüsü beni bilmeden beni bırakmıştı babam!?...

Gizli sevdam istanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin