Medyadaki eski bir yunan türküsüdür ve anlamını sizinle paylaşmak istedim
Sana söyledim ve tekrar söylüyorum
Sahile inme dedim
Sahilde fırtına olur
Ve seni alır ve götürürVe eğer seni alırsa ve oraya götürürse
Aşağıya, o derin sulara
Vücudumu tekne yaparım
Küçük ellerimi kürek,
Mendilimi yelkencik
Karaya girip çıkarımSana söyledim ve tekrar söylüyorum
Bana mektup yazma
Çünkü ben yazı bilmiyorum
Ve ben gözyaşlarına boğuluyorum..Monalis
Yunan hanı
Düşünmek için binmeliyim Sevdiğim tek iş. İşler biraz karışık, aklım dağınık , ne yapmaya çalıştığım hakkında düşünmeye ihtiyacım var. Handan hızlıca çıktım biraz yanlız kalmak ve koşmak iyi gelmişti. Ahırdan atımı aldım. Büyük ve görkemli bir yunan hanından geriye böyle köhne ve yıkık dökük bir yer kalmıştı. Sevgili çapulçu arkadaşlarım sayesinde bu halde burası. Kafamda uçuşan sinekleri kovmak ister gibi tek elimi salladım. Ve bunları düşünmemek için buradan uzaklaşmalıyım. Ben bu düşünceler içinde hanın az ötesindeki ormana dalmıştım. Ağaçlar sık ve çokça çalılık vardı. Hiç insan girmemiş buraya diye düşündüm. Bu daha iyiydi yanlız kalabilecektim sonunda. Atım bile rahasızlık verdi bana ve atımdan indim. Onu bir ağaca bağladıktan sonra kuş cıvıltıları ve dalların rüzgarla oynaştığı o mükemmel tabiata kendimi bıraktım. Bir kaç adım atmıştım ki ...
Bir at kişnemesi bir insan sızlanması sağ tarafımdan geliyordu. Kafamı hızlı bir haraketle çevirdim. Simsiyah bir örtü gibi yere serilmiş at ve yanı başında siyah bir entari içinde bir kadın. Daha deminki düşüncemi aklımdan geçirdim. "Oda neydi"koca bir yılan ince bir insan bacağını sarmıştı. Akan kana bakılırsa çoktan onu ısırmış olmalıydı. Hızlıca yanına ulaştım. Dikkatli ve sakin bşr hareket ile yılanın işini biirdim. Narin ve pürüzsüz , kanla boyanmış nir ayak tamda topuğu ısırmış bekleyecek vaktim yoktu. Hemen zehri ağzıma çekip tükürdüm. Sonra onu kucağıma aldım ayağımla yerde serili olan ata bir darbe indirdim. Allahtan yılan önce onu ısırmış yoksa şimdi aynı şekilde bir insan yatıyor olacaktı dedim kendi kendime. Paniğe kapılmıştım belki de yanlış bir şey yaptım diye düşünüp elimdeki kızın benim yüzümden öleceğini düşündüm. Atıma doğru ilerleyip atıma oturdum baygındı muhtemelen. Hızlıca hana ulaştım. Odama çekildim. Ve hancıya tabip tanıyıp tanımafığını sordum. Orta yaşlı iri yarı ve gözü seyiren hancı, eli ile sağ tarafı göstererek "Yan odanda biri var yardımsver biridir" Teşekkür edip tabib gittim ve olayı izah ettim. Yardım talebimi kabul etti. Ve odama geldi. Ayağına baktı. Uzun boylu geniş omuzlu yüzü buruşmuş çakır gözlü bir ihtiyardı. İnsaniyetli biri olduğu anlaşılıyordu. "Biraz dinlensin zehri çekmiş olman büyük şans. Şanlı ve çok güzel bir kız." Gözlerimde ki imayı anlamış olmaktan ürperdim ve kafamı iki yana salladım. Gülümsedi ve yüzüne "bakmadığın belli oluyor" dedi. Kızın yüzünü işaret ederek. Gözümü çevirdim ve birden dakikaların ve kalbimin sekte halinde olduğu fark etim. Beyaz ve ipek gibi bir ten , ince yay gibi, iri ve mükemmel bir çift gözünün üzerindeki kaşları dolgun ve hasta olamsına rağmen parlayan dudaklarıyla gerçekten cennette baheşedilecek huri kızlarının dünyadaki yansımasıydı.O kadar güzeldi ki orda öylece sadece ona bakarak ömrümü tüketebilirdim.Bir an kendime bunun yanlış olduğunu hatırlattım ve kafamı doktora çevirdim. "Şükranlarımı sunarım efendim" yunanca teşekkür etmek onları memnun ederdi.Öyle de oldu gülümseyerek dışarı çıktı. Bende onunla dışarı çıkıp kendimi bu kızdan hemen uzaklaştırdım.Uzak kalmalıydım çünkü güzelliği tehlike masumluğu ateşti benim için .....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli sevdam istanbul
Ficção Históricaİstanbul denildiğinde en derüni olur içindeki incelik ,sevgi ,hayranlık , zıtlaşır artık korku bile volkan olur... Taşar kaleme bulaşır da roman olur İşte o zaman istanbul.... Gülsare istanbul yakınlarında bi köyde yaşıyor. Annesini küçük yaşta kay...