'Nedendir bilinmez ama tüm çocuk parkları yıkık döküktür burada'
.......
Multimedya: Yiğit
......
Karşılıklı iki banka oturmuştu gençler. Azra, yanında oturan Yiğit' e dönüp"Cidden o okula gitmek zorunda mıyız?" dedi.
Bankın birinde Azra ve Yiğit oturuyorken karşılarında ise Özge , Gözde ikiz kardeşler oturmuştu.Hiçbiri ama hiçbiri o okula gitmek istemiyordu. Okudukları okul onlar için iyi idi çünkü öğretmenler onlardan ümidi çoktan kesmişti. Böylelikle rahat bir şekilde okula gidip zil çalınca evlerine geri dönebiliyorlardı.
İkizlerden Özge önce derin bir iç çekip sonra ise
"Hem şu zengin çocuklarının da bir kısmı gelecekmiş, nasıl olacak lan o zaman?" dedi.
Gözde ise kardeşini onaylar bir şekilde başını salladı.
Yiğit, durumun iyi olmadığını bilmesine rağmen kızların daha fazla üzülmemesi için olayın en azından iyi sayılabilecek yönlerine dikkat çekti.
"Kızlar bakın diğer okuldaki kotamızı doldurmuştuk. En ufak şeyde okuldan atılmamız an meselesi olacaktı. Ama şu yeni okulun müdürü devamsızlıklarımızın bile silineceğini söyledi. Bu da bizim hanemize artı bir puan demek."
Azra , Yiğit' in bu konuda haklı olduğunun farkındaydı ama yeni okuldaki ortamın işlerine taş koyacağını biliyordu. İşin kötü tarafı şu lojman çocukları olacaktı. Aralarından herhangi biri onların yaptığı oyunları fark etse bu grubun sonu olurdu.
"Kerem nerede?" dedi Özge. Kerem daima erken gelirdi ama bugün en geç gelen o olmuştu.
Günlerden pazardı ve grup herzaman buluştukları yıkık dökük parktaydı.Sorusuna cevap alamayan Özge sorusunu yineledi.
"Kerem diyorum, normalde geç kalmaz ki hiç."
"Bir işi vardır kesin, gelir şimdi." Yiğit cümlesini bitirir bitirmez Kerem Özge'nin yanına oturmuştu bile.
"Ne yapıyorsunuz lan mahalle liginin şampiyon takımı?" dedi Kerem, daima neşeli olan sesiyle.
Azra her daim bu kadar mutlu olmasına anlam veremiyordu Kerem' in çünkü yaşadığı şeyler pekte yenilir yutulur cinsten değildi."Nerdeydin Romeo?" dedi Azra merakla. Grubun hepsi aynı merakı bünyesinde barındırıyordu.
Azra'nın Kerem'e Romeo demesinin sebebi Kerem'in son zamanlardaki şiir okuyup yazma merakındandı .
"Hiç." dedi Kerem ama sorusuna cevap almadan kimsenin durmayacağını biliyordu.
"Söylesene nerdeydin?" dedi Özge kızgın bir ifade ile.
Azra, Özge' nin Kerem'den hoşlandığını bildiğinden merakının haklılığının farkındaydı.
"Kerim' in yanındaydım."
Kerim , Kerem'in babasıydı. Kötü bir baba olmuştu daima Kerem'e. Bundan dolayı Kerem onu hiç sevmezdi.
Babası birkaç ay büyük bir şehre gider sonra elinde bir miktar para ile geri dönerdi. Döndüğü o birkaç haftayı da Kerem ve annesine zehir eder sonra ise defolup giderdi.
"Ne yaptın oğlum?" dedi Yiğit. Oturan herkes kötü bir şeyler olmuş olacağının şüphesini yaşadı kısa biran.
Kerem, Yiğit'in sorusunu duymamış gibi yaparak Azra'ya döndü.
"Azra , annenin ilaçları bitti mi? Daha geçen ay almıştık bitmek üzeredir."elini cebine atıp bir miktar para çıkardı.
"Al bu parayı, yeni ilaç alalım."
Azra, Kerem' e şaşkınlıkla bakarken Gözde,
"Nerden buldun bu parayı, baban mı verdi?" dedi.
"Hayır ben aldım cebinden."
"Oğlum baban fark ederse öldürür seni. Al o parayı geri götür. Buluruz bir şekilde ilaç parası." dedi Azra.
"Hayır. Bu parayı gidip karı kızla yemesindense iyi bir şeye harcayalım biz. Hem nereden bulabiliriz ki o parayı. Lütfen al şunu. Bir bok yiyemez o." dedi Kerem .
Azra gözlerinden süzülen bir damla yaşa mani olamadı. Ayağa kalkıp Kerem'e sarıldı kocaman. Defalarca teşekkür etti.
Azra'nın annesi kanserdi. İlaçları pahalıydı ve ödemeleri neredeyse imkansızdı ama arkadaşları sayesinde daima bir yolunu bulup alıyorlardı . Kimi zaman hırsızlık yaparak , kimi zaman Enver ile kumar oynayarak yada bir ürünü olduğundan daha pahalıya satarak bir şekilde o parayı buluyorlardı. Yiğit'in de büyük katkısı oluyordu daima. O da okuldan sonra babasından kalan kahvehanede çalışıyordu.
Yaptıkları doğru değildi belki ama hayat onlara başka bir şans hiçbir zaman vermemişti.
Bir şekilde okulu okuyup diplomalarını almaları gerekiyordu. Okul, erken başlayıp geç saatte ise bitiyordu. Herhangi bir yerde çalışma imkanları yoktu çünkü kimse onlara işte vermiyordu. Onlar da yaşayabilmek için böyle bir yol bulmuşlardı.
Bazı insanlar hayatlarında böyle olmak zorundalardı. Azra ve Yiğit'in babaları ölmüştü zaten. Kerem'in ise babası bir baba gibi olamamıştı hiçbir zaman. Özge ve Gözde kardeşlerin babası ise geçirdiği bir kaza sonucu bir bacağını kaybetmiş ve çalışacak durumda değildi.
Onlar ise yanlışta olsa bu yolu bulmuştu.
Takımın duygulandığını hisseden Kerem, duygusal havayı anında dağıttı
"Oğlum biz annemin porselen takımı gibiyiz birimiz kırılırsa geriye kalan hiçkimse işe yaramaz , söyleyeyim."
"Şimdi de porselen takımı olduk iyi mi?" dedi Yiğit.
"Ben razım valla , Fenerbahçe futbol takımı olmaktan iyidir." dedi Azra, kendisi fanatik bir Galatasaraylıydı.
Yiğit ve Kerem ise Fenerbahçe marşı söylemeye başlamıştı bile.
"Ya sussanıza lan. Valla başlayacağım Fenerinize! " diye onları kovalamaya başlamıştı bile Azra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNDEN BİR YILDIZ
Não Ficção"Hem iyi bir üniversite kazanıp büyük bir şehire giderseniz hayat size daha nazik davranacak." Halit öğretmen, öğrencilerin dikkatini kendinde toplayamadığının farkındaydı ama yinede devam etti cümlelerine "Eminim aranızda hiç deniz görmeyenler bi...