"Yürü hadi," diye fısıldadı cübbelilerden biri. "Çabuk ol!"
"Yasak kalktı ya!" diye cevapladı öteki. "Kimsenin umurunda olmayız." Birinci cübbeli ona dirsek attı.
"Saçmalama, şu saate bak! Ne bir iznimiz ne de bir gerekçemiz var burada olmaya!"
"Haklısın," dedi bu sefer diğeri. "Çabuk olalım o zaman. Kimi yakalamamız gerekiyormuş söylesene."
Birinci cübbeli, cebinden bir kâğıt çıkarttı. "Chimmie. Kim Jongsoo'nun birkaç ay önce ölen yardımcısının oğluymuş."
"Kim Jongsoo kim be?"
"Nyeon'un başkanı." Dedi ilk cübbeli. "Zaten birinin soy ismi Kim ise anlamalısın ki o bir klanın başkanıdır."
"Bizim başkanın soy ismi Kim değil ama."
İlk cübbeli cevap vermedi.
Biraz daha yürüdükten sonra büyüyle ortaya çıkardıkları haritanın üzerine 'Chimmie' yazdılar. Harita onlara Chimmie'nin nerede yaşadığını gösterdi.
"Hadi gidelim," diye fısıldadı ilk cübbeli.
Muhteşem Dans'ın son bulduğu bu dakikaları seçmişlerdi ki, herkes yorgun olsun, evlerine gitsinler ve hemen uyusunlar. Chimmie'nin odasına sessizce girip kimsenin ruhu duymadan kaçırıverirlerdi.
Haritanın gösterdiği yere ulaştıklarında etraflarına bakındılar. Gözleri karanlıkta görmeye alışmış olduğundan zorluk çekmiyorlardı fakat etrafta hiç bir şey yoktu.
"Nerede bunun evi ya?" diye sordu cübbelilerden biri.
Derin bir nefes alış işittiler. Anında sustular ve cübbelerinin kapüşonlarını kafalarına geçirerek görünmezlik büyüsünü aktif ettiler. Birinci cübbelinin yanında bir çift kırmızı, parıldayan göz açıldı. Burnundan duman tüten bir Ejderha'ydı bu. Ejderha'yı uyandırmışlardı. Ejderha kalktı ve etrafta bir iki adım atarak bacaklarını esnetti.
"Sizi görebiliyorum," dedi yeri göğü inleten sesiyle. Cübbeliler kapüşonlarını indirdiler. "Niye buradasınız?" diye sordu ejderha.
"Bir arkadaşımızı almaya geldik," dedi birinci cübbeli. Tamamen ayvayı yemişlerdi.
"Siz So klanından geliyorsunuz." Dedi Ejderha. "Burada So klanı üyelerinin gezmesi yasaktır."
Ejderha tek bir nefesiyle ilk cübelliyi toz etti. "Seni, yaşadıklarını anlatman için canlı bırakıyorum," dedi, ikinci cübbeliye. Ama kaçmasına izin vermeyecekti.
Güçlü bir kükremeyle, klana izinsiz giriş yapıldığını bütün korumalara ve bekçilere haykırdı.
"Kimin peşinde olduğunu biliyorum," dedi burun deliklerinden duman çıkarken. İkinci cübbeli ejderhanın yüzüne bakmak için kafasını kaldırdığında, tepede, çok uzakta değil, uçan bir odanın varlığını gördü. Odadaki tek pencereden birisi kafasını çıkartmış, cübbeliye bakıyordu. Parıldayan biriydi bu. Gözleri, teni, bakışları ışık saçıyordu. Bir kere bakan, bırakın ikinciye bakmayı, ondan gözlerini alamıyordu.
Korumaların ve görevlilerin geleceğini, kaçmazsa Seokjin'in zindanlarını boylayacağını bilmesine rağmen, bu meleksi periye bakmayı kesemedi cübbeli. Cübbeliye çok uzun gelen bir süre boyunca bakıştılar.
Kollarından yakalanıp sürüklenerek götürülürken, perinin gözlerinden gözlerini çekebildi ve odanın kapısındaki Chimmie'nin Evine Hoşgeldiniz! yazısını görebildi.
Min Yoongi, diye düşündü. Ne yaptığını çok iyi biliyor.
---
"Ne demek başarısız oldular?!" Yoongi kükredi. "Bir işi düzgün beceremediler mi?!" Kimseden yanıt çıkmıyordu.
YOU ARE READING
5
Fanfiction11, muazzam bir rakamdır. ~11. kitabım :) --- Yaşanılagelmiş en efsane öykülerden ilham alınmıştır.