Teneffüs zili çaldığında Jaehyun elindeki kahveyi masaya koyuyor.
Sonunda ders bittiği için biraz rahatlıyor fakat aynı zamanda da biraz korkuyor. Çünkü biliyor ki az sonra Jungwoo yanına gelecek, ve teneffüs bitene kadar dırdır edecek. Bunun pekala farkında.
Bunu düşünürken görüş alanına Jungwoo giriveriyor. Kaşları çatık ve gözlerini hafif kısmış. Fakat pekte hızlı bir şekilde geldiği söylenemez. Yavaş ve sert adımlarla geliyor arkadaşına.
Jaehyun o an kendisini herkesin içinde rezil olmaya hazırlıyor.
Jungwoo arkadaşının yanına varıyor ve elini masaya yavaş denilmeyecek bir şekilde koyuyor.
"Nerdesin sen?!" sesi sinirli ve biraz da meraklı. Ders boyunca hocayı dinlemeyip arkadaşını düşündüğü çok belli.
"Yoksun. Derslerin tamamı neredeyse bitecek ve sen yoksun. Okul neredeyse bitecek ve sen yoksun." Jungwoo'nun söyleyecekleri daha bitmedi fakat başına giren ağrıyla şakaklarına masaj yapmak için duraksıyor.
"Böyle mi geçeceksin tarih dersinden? İki ders tarihti ve sen kaçırdın Jae."
Jungwoo'nun sesi biraz öncekine göre biraz daha sakinleşmiş gibi. Fakat tam anlamda sakinleşmiş değil.
"Tamam." diyor Jaehyun. "İlaçlarımı yanlışlıkla olması gerektiğinden biraz geç kullanmışım. O da uyku yapmış olmalı."
"Jaehyun." diyor Jungwoo. "Ne saçmalıyorsun? Dikkat hapları insana neden uyku yapsın ki?"
"Bilmiyorum işte." diyor Jaehyun bıkkınlıkla parmaklarını saçlarının arasından geçirirken. "Zaten şu son zamanlarda beni iyice sersemletiyordu. Ortalıkda yürüyen ölü gibi dolaşıyordum. Ben de gece yatarken kullanmaya başladım. Ama gece uyutmuyor, sabah uyandırmıyor.
"Bak yanlış yapıyorsun Jaehyun. İlacını sabah kullanman gerek." Jungwoo artık susuyor. Çünkü artık arkadaşına öğüt vermekten yorulmuş durumda.
"Neyse." diyor sandalyedeki çantasını sağ omzuna atarken Jungwoo. "Ben şimdi gidiyorum. Ancak bu konuyu daha sonra uzun bir şekilde konuşacağız."
Jungwoo arkasını dönüp uzaklaşırken, Jaehyun nereye gittiğini bile sormuyor. Çünkü cidden uğraşacak durumda değil. Hatta arkadaşı gittiği için şükrediyor.
Az sonra, düzensiz kullandığı ilaçlardan olsa gerek, başının hafif ağrıdığını hissediyor. Fakat o kadar yorgun düşmüş ki, kollarını kaldırıp şakaklarına masaj yapmak için bile olsa kaldıramıyor.
Yaşı bu kadar genç olmasına rağmen çabucak yorulup her yerinin ağrımasına şaşıyor.
Ama şu an onu bile düşünecek durumda değil. Es geçiyor ağrılarını ve masadan kalkıp çıkıyor kantinden.
İlk baş sınıfa gitmek için adımlıyor, fakat sonrasında 'belki bahçede tanıdıklarıma rastlarım' diye düşünüp kararını değiştiriyor ve bahçeye çıkıyor.
Bahçe şu an ona çok kalabalık geliyor. Kalabalık, insanların sesinin birbirine karıştığı ortamları hiç sevmez. Çünkü küçüklüğünden beri çoklu sesler başını ağrıtır.
Fakat şu an pek de ses yok. İnsanlar sadece bahçede dolanıyorlar. Jaehyun da öyle yapıyor.
Kafasına göre dolanıyor bahçede. Ancak pekte uzun sürmüyor bu durum. Aklına, unuttuğu şey geliyor. Yine lanet ediyor kendine. Tam sessiz, sakin, huzurlu, veya yalnız kaldığında, aklına son anda gelen şeyden nefret eder çünkü.
Şimdi ise olduğu yerde kara kara ne yapması gerektiğini düşünüyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğim oldu yokluğun, 𝙟𝙖𝙚𝙮𝙤𝙣𝙜 ✓
ФанфикшнKoca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider koşsan da tutamazsın.
