Jaehyun hafiften titriyor. İçinde nedensiz bir korku var fakat korkunun nedenini anlayabilmiş değil. Bu yüzden isteksiz olarak yanındaki Jungwoo'nun kolunu tutuyor.
"Sorun nedir?" Jungwoo kolunu tutan arkadaşının gerildiğini fark ettiği için soruyor.
O sırada okulun giriş kapısından giriyorlar ve Jaehyun söze başlıyor.
"Bilmem ki. Nedensiz bir şekilde heyecan yaptım."
"Şuna bak." diyor Jungwoo alayla. "Sanki lise hayatının ilk günü."
Jaehyun bu lafa karşı göz deviriyor. Çünkü Jungwoo ona karşı hep böyle. Jaehyun da artık onun bu tavırlarından sıkılıyor.
"Neden hep böyle davranıyorsun?"
"Nasıl davranıyorum?" diyor Jungwoo arkadaşına bakmadan.
"Hep tersliyorsun işte. Neden?"
"Çünkü keyfim ve kâhyası öyle istiyor."
Jaehyun yine kaçıncı kez devirdiğini hatırlayamadığı gözlerini tekrar deviriyor.
O sırada görüş alanlarına, el sallayan Jungkook giriyor. Jaehyun'un yüzüne bir gülümseme giriyor ve o da el sallıyor.
Jungwoo ise arkadaşının kime el salladığını görmek için Jaehyun baktığı yere bakıyor. Fakat gördüğü kişi ile kaşlarını çatıyor.
"Hah!" diyor sinirli ses tonuyla. Zaten yüz ifadesinden de ne kadar sinirli olduğu ortada. "Şopar kankin ve sümsük tayfası da oradaymış. Yanlarına gidecek misin?"
Jaehyun o an arkadaşının son zamanlarda niye bu kadar ters olduğunu anlıyor. Çünkü Jungwoo onu Jungkook'tan kıskanıyor.
"Hayır." diyor Jaehyun kararlı ses tonuyla. Jungwoo ise duyduğu cevaba şaşırıyor.
"Hayret." diyor Jungwoo . "Sen genellikle onları gördüğün zaman beni bırakıp hemen onların yanına giderdin."
Jaehyun yaptığı hatanın farkına varıyor. Fakat ne yapsa kendisini affettiremez.
Eğer Jungkook'la küserse belki affettirebilir. Ama o Jungkook ve Jungwoo' yu cidden eşit seviyor. Bu yüzden hep ortada kalıyor.
Jaehyun bunları düşünürken, Jungwoo'nun telefonu çok sesli bir şekilde çalıyor ve Jaehyun irkiliyor.
Jungwoo kısa bir süre telefonun ekranına bakıyor. Açıp açmamakta kararsız gibi.
Jaehyun ise merak ediyor ve çaktırmadan telefona bakmaya çalışıyor.
"Kim arıyor?" Birkaç saniye sonra Jaehyun merakına yenik düşüyor ve soruyor.
"Jisung." Diyor Jungwoo, bıkkınlıkla nefes verirken. Ve devam ediyor. "Muhtemelen beni yanına çağıracak."
"Yanına git o zaman Jungwoo. O senin kardeşin."
Jungwoo omuz silkiyor ve önüne dönüyor. "Peki o zaman." Diyor ve adımlarını ileriye doğru yönlendiriyor. Fakat Jaehyun'dan duyduğu sesle arkasına dönüyor.
"Jisung'un aramasını cevaplandırmayı unuttun sanırım."
Jungwoo göz deviriyor ve telefonunu eline alıp rehberine giriyor ve Jisung'u arıyor.
"Al, mutlu susun? Arıyorum işte. Hadi kaçtım." Jungwoo daha Jisung telefonu açmadan oradan uzaklaşıyor.
Jaehyun ise arkasında duran banka oturuyor ve gözlerini kapatıp arkasına yaslanıyor.
Bu rahatlığı pekte uzun sürmüyor tabi.
"Hey, ceylan gözlü!" Jaehyun duyduğu cümleyle kalbi yerinden çıkacakmış gibi oluyor. Ses tonu zihnine pek yerleşmemiş fakat cümle fazlasıyla tanıdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğim oldu yokluğun, 𝙟𝙖𝙚𝙮𝙤𝙣𝙜 ✓
FanfictionKoca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider koşsan da tutamazsın.
