Gece karanlığı yerini yavaş yavaş gün ışığına bırakıyor sokak lambaları birbir sönüyordu. Ankara o gün sisli ve soğuk sabaha uyanıyordu.
Apartmanların arasından tek tük paltoların, gocukların içine gömülmüş insanlar elleri ceplerinde siper hattında ilerlercesine boyunlarını eğerek şehre hakim olan o keskin ayazdan korunmaya çalışıyordu.
O gün selim için diğer günlerden biraz farklıydı
Askerliğini yapıp bir kamu kuruluşunda ön lisans düzeyinde orta seviye maaş alacağı işini bulduğundan beri anne babası helal süt emmiş kız arayışlarına başlamıştı. Bu aramalar Ankara'da sonuçsuz kalınca memleketteki amcanın hanımı Neriman onları Yozgat'a davet edip telefonda
"Burada evlilik çağında kızlar var hem bizim hatrımızda sayılır gelip bir hafta gezin belki nasibiniz burdadır "
deyip sönen umutları yeniden yeşertmişti.
Selim işten bir hafta izin alarak annesi ve babasıyla 2001 model beyaz reno clio marka arabalarına valizleri yükleyip o sabah Yozgat'a doğru yola çıktı.
Öğle olmadan Yozgat a varan aile önce Aile büyüklerinin mezarlarını ziyaret edip oradan amcanın evine vardı.
Amca 55-60 yaşlarında koca göbekli, kel güleç bir adamdı. 2 katlı konak tarzı boyaları dökülüp bir açık ton renkle yamanmış evlerinin önünde bir kütüğün üzerinde oturuyordu.
arabanın geldiğini görünce yavaşça kalkıp avlunun ahşap çatal kapısını açarak arabayı avluya aldı.
Selim ve babası arabadan inip boncuk boncuk terleyen amcanın elini öptü. Dışardaki gürültüden misafirlerin geldiğini anlayan yengehanımda merdivenlerden koşarak avluya inip misafirleri karşıladı. O gece güzel bir yemekten sonra odalardan birine serilen yer yataklarında uyudular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü
Storie d'amoreGörücü usulü evlenen Selim ve Gonca ilişkileri sıkıcı bir hal almaya başlayınca sıradışı çözümler aramaya başlar