Sıcak havadan nefret ediyorum.
Havuz kenarında iki şemsiye birden açmış, altında serinlemeye çalışırken suya giren arkadaşlarımı izliyordum. Beyaz tenli bir birey olmanın en kötü tarafı, güneş yanıklarıdır. Asla bronzlaşmadığım gibi, domatesten hallice olduğum için gölgeden ayrılmayı düşünmüyordum. Onun yerine şezlonga boylu boyunca yatıp gözlerimi tanıdığım insanlardan hiç ayırmıyordum.
Üzerimdeki elbisenin askılarını düzeltirken gülüşmeleri dinledim. Neye güldüklerini anlayacak kadar yakın mesafede olmadığım için bir anlığına yüreğim sızlamıştı.
Aslında bakacak olursanız, ne güneşle ne de sıcak havayla alakası vardı şezlonga yapışmış gibi durmamın.
Aslında vücudumdan çok utanıyordum.
Hayatım boyunca aşırı kilonun ne kadar çirkin bir şey olduğunu dinlemiş, ama kilo vermek için de pek uğraşmamıştım doğrusu. Ancak şimdi, durum farklıydı.
Tolga'nın önünde kendimi çirkin hissediyordum. Ve iğrendiğim vücuduma bakmasını bile istemiyordum.
Tolga halamların yaşadığı sitedeki arkadaşlarımdan biriydi.
Meral, Ayşen ve Çağla da büyük ihtimalle dünyadaki en yakın arkadaşlarımdı. Hatta, onlardan önce hiç arkadaşım var mıydı emin değilim. İşin komik yanı, bu kadar yakın arkadaşlarım olmalarına rağmen onlara tek kelime etmemiş, Tolga'ya olan hislerimi bir türlü açamamıştım.
Çağla kendini yanımdaki şezlonga atıp gözlerini doğruca bana dikti. "Keşke suya girseydin," derken benim asla sahip olamayacağım bronz bedenini havluya sarmıştı bile. Düşünüyorum da şimdi, meğer o zamanlar hissettiğim şeyler ne hasetmiş, ne de imrenme. Sadece saf beğeniymiş.
"Yok ya, zaten güneş tepemde," söylenirken bir yandan da Açlık Oyunları'nın sayfalarını karıştırdım.
"Oha ya Yonca hem bizimle yüzmüyorsun hem de biz çıkar çıkmaz kitaba sarılıyorsun!"
Tolga'nın sesiyle bir anda irkilip elimden kitabı fırlatacak gibi oldum.
"Öööf tamam be! Sonra okurum!"
Meral beni itip şezlongun ucuna kurulmuştu bile. Daha sonra fark edecektim ki biriyle arkadaş nasıl olunur bana Meral öğretmişti.
"Lise için acayip heyecanlıyım he."
Meral bir omuz hareketiyle beni geçiştirirken kısık bir sesle iç çektim.
Hepimiz dikkatimizi konuşan Tolga'ya verdik.
"Hanımlar benim bir arkadaşım ziyarete gelecek bu gün, Derin ya bahsetmiştim size."
Akşam üzerine kadar havuz kenarında ortalama düzeyde bir muhabbet yaptıktan sonra ben dahil herkes evlere dağılmıştık. Her akşam olduğu gibi buluşacaktık, o yüzden eve girip üzerimi değiştirip yemek yemek için toplamda bir saatim vardı.
***
Derin'le tanışmam üzerinden ne kadar geçmişti? Belki bir hafta? Tolga beraber çok zaman geçirdiğimizden bahsedip duruyordu ama hiç de umrumda değildi.
Çok ilginç bir insandı.
Bir kere büyük bukleler halinde kıvırcık siyah saçları, kocaman bir gülümsemesi ve benim gibi bembeyaz teni vardı.
Çardakta otururken konuşmaya devam ediyorduk, işin garip kısmı arkadaşlarımın hiçbiriyle gün içinde haberleşmemiştim.
"Ben Slytherin'im."
"Slytherin mi? Gerçekten mi?" Kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Slytherin," diye tekrarladı. "Peki sen?"
"Ravenclaw, yüzde yüz. Binaya bayılıyorum!"
Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık bile ama bir anda kendimizi havuz kenarında bacaklarımızı suya sokmuş, kahkaha atarken bulduk.
"Daenerys sayesinde cinsel yönelimimi anladım, bu konuda hiç şaka yapmıyorum," konuşurken bir yandan da bacaklarını sallıyordu. Suda minik dalgalar yaratıyordu.
"Anlayabiliyorum."
O konuşurken onu izlemeye daldım.
"Peki ya sen?" O bana birden dönünce beklenmedik bir göz teması kurmuştuk.
"Ben?"
Bir an şaşkınlıkla ona baktım.
"Ben.. sadece erkeklerden hoşlanıyorum yani.."
Derin kahkaha patlattı.
"Hayır, sadece erkeklerden hoşlanmıyorsun."
"Evet, evet sadece erkeklerden hoşlanıyorum."
Yavaşça omuz silkerken ayağı kalktı. "Eh. Öyle diyorsan."
Başımı kaldırıp ona baktım, ama göz teması kurmamıştı.
"Gidiyor musun?" Sesim küçük bir çocuk gibi çıkmıştı, gerçi çok da büyük sayılmazdım ya.
"Evet, geç oluyor."
Tahmin edebileceğiniz gibi, oturup saatlerce sohbet ettiğimiz zamanlar sona ermişti. Buna sonraları çok pişman olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Trauma // gxg
RomanceTüm isimler gizlilik nedeniyle değiştirilmiştir. Eğer hayatımın ne zaman tam anlamıyla başladığını sorsaydınız, aklıma gelen tek şey bir çift kahverengi göz olurdu. Eğer ne zaman aşık olduğumu sorsaydınız, alabileceğiniz tek cevap acı dolu bir gülü...