Chapter Four: Broken Mirror in the Cafe.

110 10 49
                                    

Şaka falan değil valla yb,

Özür dilerim sanki biraz fazla beklettimimsi...

" Hadi lan yarım saattir seni bekliyoruz." Mark'ın sinir bozucu sesiyle yürümeyi bırakıp durdum. Telefonun mikrofon kısmını yavaşça ağzıma yaklaştırdım ve anırdım.

" ULAN OTURUYORSUNUZ ZATEN BEN GELECEM DE NE OLACAK! YÜRÜYORUZ İŞTE!" Telefonu suratına kapatıp cebime tıktım.

Bugün ters tarafımdan kalkmıştım ve hiçbir şey yerinde düzgün gitmiyordu. Alarmı kapatmayı unutmuş ve saat altıda uyanmıştım. Bugün cumartesiydi! Geri uyuyamayınca duş alıyım demiştim ama kazayla banyo terliğine takılıp kafamı küvete çarpmıştım. Halamın ben duş alırken bulaşık yıkaması sonucu tüm vücudum buz tutmuş ve hayata bir kere daha küfretmiştim.

Yanımdan geçen arabanın tekerleği üzerime çamur sıçratınca çığlığı bastım. Üstümdeki ince kumaşı yırtıp attım ve kenardaki çite tekmeyi savurmak için ayağımı kaldırdım. Ama arkamı döndüğümde ayağım ne ara geldiğini bile fark etmediğim Maria'nın dizine çarpmıştı.

Maria gözlerini kapattı ve kaşlarını çatıp dudağını ısırdı. Üç saniye kadar olduğunu düşündüğüm bir süreç sonunda, ağzından hoş olmayacağını düşündüğüm kelimeler çıkarmak için dudaklarını araladı.

" HEEEEY!" Yolun karşısından gelen Alexhandre'ın sesi ile ağzını geri kapadı ve dik dik ona baktı. Fırsattan istifade sessizce kenara kaydım ve kafeye koşmaya başladım.

***

Ellerimi dizime koyup etrafı izlemeye devam ettim. Victoria dirseğini acımasızca böğrüme sokana kadar her şey güzel gidiyordu. " VICKY YAVAŞ. CİĞERİMİ SÖKTÜN."

Kafamı kaldırdığımda Vicky'nin garip kaş göz hareketleri yaparak Blaise'i işaret ettiğini gördüm. Eee.. Evet Vicky Blaise, iyi çocuktur, ayn.

Ben mal mal bakmaya devam edince göz devirdi ve gözlerini pörtleterek tekrar işaret etti. Bir şey mi olmuştu ki?

Blaise'i izlemeye başladım. Pek farklı görünmüy- oha.

Göz altları mordu ve boş boş masadaki tuzluğu izliyordu. Normalde yaptığının aksine Misa'yla kavga etmiyordu ki zaten Misa da burada yoktu.

" Blaise?"

Kafasını bile kaldırmadı. Hadi Alice'i sallamayalım falan oynuyordu kafasında herhalde.

" Um... Misa nerede?"

Sorumla bakışlarını tuzluktan çekti ve gözlerime baktı. Bir titreme geçmişti içimden çünkü çok boş bakıyordu. Hiç böyle bakmamıştı.

" Lyon'a eğitim için gitti."

Bunun üzerine Abel ortamı yumuşatmaya çalışmıştı.

" Kuzenini mi özledin yoksa?"

Marinette kıkırdayınca Adrien de kafasını bu tarafa çevirmiş ve herkes Blaise'e odaklanmıştı.

Blaise bir şey demeden tuzluğa bakmaya devam edince canını sıkan bir şeyler olduğunu hepimiz anlamıştık.

" Dostum istiyorsan başka yere gidebiliriz?" Nino'nun teklifiyle herkes Blaise'in vereceği tepkiyi beklemeye başlamıştı.

" Eve gideceğim," Ayağa kalkmak için hareketliğinde Adrien kolunu tuttu.

YN: adrien x blaise ship adı bulun

" Daha yeni geldik!? Hadi ama!"

Ne olmuştu acaba...

helpless comunity || MLB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin