🔹Bölüm 0.4🔹

31 6 1
                                    


" İlk bakış, ilk görüş, ilk can yakış..."
Yazar Anlatımı🙋🏻‍♀️
O gün Selin oldukça üzülmüştü. Bu rüyalar ne anlama geliyordu. Anlayamıyordu. Kafede biraz daha oturup düşündüler. Akıllarına tek gelen zamandı. 16 saniye geçti. 16 dakika geçti. Evlerine dağıldılar kafalarında milyon tane soru varken. 16 saat geçti. 15 gün sonra okullar kapanmış Selin babsının yanına New York'a gitmişti. 11-E sınıfının rüyalı ekibiyse tam 16. gün çamlık bir alanda ağaçların arasında oturmuş konuşuyorlardı. Konu 16'ydı. Gamze :
-Peki ya 16 günse. Bence hemen Sel'i aramamız lazım.
Herkes Gamze'nin bu fikrine katılmıştı ve Selin'i aradılar. Selin tam o anda biraz yürümek için oturdukları sokağın karşısındaki parka doğru yürüyordu. Erken uyanmıştı. Dışarıdada kimse yoktu. Dış hatlar faturasını göze alan tek kişi olan Egemen aramıştı Selin'i:
- Efendim Egemen.
-Selin nasılsın nerdesin?
-.....
Selin bu soruya cevap veremedi. Egemen veya diğerleri de karşılık veremdi zaten. Çünkü tam şuan hepsi burunlarını tutalan bir bez parçasıyla bayıltılmış ve siyah vip minibüslerle bilinmezliğe götürülüyorlardı. Bu bilinmezlik ya hayatları olacaktı yada sonları. Kim bilir???
🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹
Selin'in Ağzından🔥
Kafam bir ton olmuş bir şekilde karanlığa uyandım. Her ne kadar etrafıma baksamda hiçbir şey göremiyordum. Sonra birden pat diye ışıklar açıldı. Bir depodayım. Üstelik tek değilim. Bütün arkadaşlarım burada. Her biri benim gibi halka şeklinde dizilmiş olan beton kolonlara bağlanmıştı. Benim sağımda olması gereken kolon yerineyse kırmızı bir koltuk vardı. Üstündeyse saçlarına hafifçe beyazlar düşmüş ama oldukça yakışıklı bir adam oturuyordu. Hepimize gözlerini kırpıştırarak bakıp:
- Ama bana öyle kurbanlık koyunun kasaba baktığı gibi bakmayın lütfen. Üzülüyorum.
Buğlem tutamadığı ağzıyla bağıra bağıra:
- Sana seni daha çok üzecek bir şey söyleyeyim babalık. Bizi burada tutamazsın.
-Hişşşt saygılı ol küçüğüm. Hem elçiye zeval olmaz ama değil mi?
Gayet sakin ve düzenli tutmaya çalıştığım sesimle:
- Bize neden burada olduğumuzu söylemeni umuyorum.
Elçi hafifçe gülümseyip:
- Elbette söyleyeceğim Selincim. Öncelikle kendimi tanıtayım sonrasında size ufak bir test yapılsın. Hemen ardından size her şeyi açıklayacağım.
Oturduğu koltuktan enerjik bir şekilde kalkıp:
-Ben Elçi Stead. Hepinizi yakınen tanıyorum. Şimdi...
Diyip ellerini çırptı ve devam etti
- Hadi teste geçelim. Arkadaşlar!
Onun seslenmesiyle arkasındaki karanlıktan hepsi takım elbise giyinmiş ağızlarına siyah maskeler takmış 8 kişi çıktı. Herkes birine yaklaşıp önüne çömeldiğinde herkes bağırıp çağırmaya başlamıştı. Benim oturduğum seviyeye çöken adamsa her halinden belli bir şekilde benden yaklaşık 3-4 yaş büyüktü. Serçe ayaklarıma bağlı olan ellerimi çözerken:
- Dokunma bana.
Deyip biraz debelendim ama cevabı gecikmedi. Maskenin arkasından boğuk gelen sesiyle konuştu:
- Ben burada bebek bakıcılığı yapmıyorum. Rahat dur.
Sonrada kolumu sertçe tutup iğneyi batırdı ve kan almaya başladı. O iğneyi batırdığı anda ufak bir ses çıkarmış olmam sanırım hoşuna gitmiş olacakki elindeki kapaklı ayna gibi şeye kanı döküp kapağını kapatıp:
- Ne oldu küçük canın mı acıdı?
Sinirlenmiştim. Sinirlenince beni tutamazsınız. Onun tam kalkmaya yeltendiği sırada az önce çözdüğü sağ ayağımla bacaklarının arasına sıkı bir tekme geçirdim. O yere inleyerek düşerken Elçi yanımıza gelip:
-İyi misin Tuğra?
Diye sordu. Demek Tuğra. Tuğra yerden dişlerini sıkarak kalkıp:
- İyiyim Sayın Elçi.
Dedi. Bana sinirle bakması üzerine hemen cevap verdim:
- Ne oldu küçük canın mı acıdı?
Tuğra sinirle bana döndü. Onun gözleri altın sarısı mı oldu? Tam bana bir adım atmıştı ki olayı pörtlettiği gözleriyle izleyen Elçi omzunu tutup:
-Hiçbir sorun yok değil mi Tuğra?
Dişlerini sıkarak. Ki biraz daha sıkarsa bence kırılacaklar:
- Yok.
Deyip elindeki aynamsı şeyi Elçiye verdi. Elçi aynamsı şeye bakıp güldü ve:
- Tebrikler bir altınsın Selin.
-Yani!?
-Hemen anlatacağım.
Diyip koltuğuna geçti ve lacivert takım elbisesinin önünü açıp bacak bacak üstüne atarak oturdu. Bütün takım elbiseliler ellerindeki kapaklı aynamsı şeyleri elçiye verip arkasına çekildiklerinde elçi konuşmaya başladı:
-Sizler her ne kadar kabullenmesi zor olacak olsa da özel güçlere sahipsiniz sevgili çocuklar. Bunların ne gibi güçler olduğunuysa tılsımınız kalkınca öğreneceksiniz. Aramıza hoş geldiniz.
Ve hepimizin verebildiği tek tepki:
-NEEE!!??
🚫🚫🚫🚫🚫🚫
Seeelalalalalam!
Herkese merhaba sevgili okurlar.
Yine olaylar olaylar.
Şahsen ben bile ilerleyen bölümlerde nolcak aşşşııırrrııı merak ediyorum. Düşünün hikayeyi ben yazıyorum bide.
Neyse.
🔹Vote ve yorumlarınızı allahın emri peygamberin kavliyle hikayemize isyiyoruz.
Sevgileeer!
Zusuçipemi ekibi💙

RÜYALAR SİLSİLESİ   \\\ASKIDA\\\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin