Greyjey #2

77 6 0
                                    

"Ya lütfen uyan, yalvarıyorum, bıktım senden."

Her zamanki gibi Helrien'i tekmeleyerek uyandırmaya çalışıyordum. Nasıl saatlerce uyuyabiliyor aklım almıyordu.

"Hadi bak, bugün çocukları gezdireceğiz, 2 saate hazır olmamız lazım, geç kalırız yoksa bekletmeyelim."

Daehyun ve Wonho'dan bahsedince sanki hafiften gözleri açılmıştı. Biraz daha dürtükleyince konuştu.

"Aman tamam be, zaten yarım saatten beri üstümdesin. Adam akıllı uyutmadın. Yetti artık, uyandırma beni bir daha."

Helrien, kalkıp banyoya girerken, bende yıkadığım saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarım bitince kıyafetlerimi seçmeye çalışıyordum.

Tabii ki fikir almalıydım. Ama canım kuzenim hala banyoda keyif yapıyordu.

Yatağın üzerine oturmuş kıyafetlerime bakarken, odamın kapısını açan Helrien ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Saçlarından yaşlar akarken yanıma geldi. Yerdeki damlaları görmezden gelmeye çalışarak konuştum.

"Sence hangisi daha uygun?"

Ellerini çenesinin altına koydu ve gözlerini kısarak elimdeki kıyafetleri süzdü.

"Bence kot ve tişört daha rahat görünüyor. Hem de çok hoşlar."

Ben de biraz düşündükten sonra haklı olduğuna karar verdim. Zaten benim için önemli olan rahatlıktı ve seçtikleri de oldukça rahattı.

Ne ara odasına gidip kıyafetlerini aldığını anlamadığım Helrien, elinde yeşil tişört ve şortla yanıma geldi.

"Ya baksana, bunlar iyi mi sence? Fazla abartı değil dimi?"

"Yok ya giy işte, fazla zamanımız yok."

Hazırlanmamız bir saati bulmuştu. Çocuklar bizi alınca nereyi gezdirsek diye çok düşünmüştüm. Sanırım ilk durak Deoksugung Saray'ı olacaktı çünkü canım(!) kuzenim oraya bayılıyordu ve defalarca gitmesine rağmen beni oraya gitmemiz için zorlamıştı.

Tam telefonu elime aldığımda Wonho aradı, beklemeden cevapladım.

"Alo?"

"Alo, Greyjey hazır mısınız? Kapının önünde bekliyoruz."

"Tamam biz de beş dakikaya çıkıyoruz."

Telefonu bir şey demesini beklemeden kapattım.

Çantamı alıp odadan çıktığımda, Helrien duvara yaslanmış telefonuyla oynuyordu. Beni gördüğünde bir şey söylemeden kapıya gitti.

Apartmanın merdivenlerinden inerken önden hızlıca giden sabırsız Helrien, zıplayarak aşağı adımını atar atmaz yeri boyladı.

Çok sakardı ve düz yolda bile yürüyemezdi. Büyük bir kahkaha attıktan sonra kolundan tutup kaldırdım. Kendisi de alıştığı için gülerek inmeye devam etti.

Arabaya geldiğimizde şoför koltuğunda Wonho, yanında da Daehyun vardı. Wonho bize doğru baktığında Daehyun telefonuyla ilgileniyordu.

Arabanın arka koltuğuna biner binmez yolu tarif ettim ve kulağıma kulaklığı takıp şu birkaç gündür yaşadığım şeyleri düşünmeye başladım.

İlk aklıma gelen şey dördümüzün de aynı evde kalacağıydı. Daha yeni tanıştığımız çocuklara bizi nasıl emanet edebilirlerdi ki? Tamam, annelerimiz yakın arkadaş ama yine de düşünmeden edemiyordum. Bu kadar çabuk nasıl güvenebilmişlerdi onlara?

ASWIUM//WONHO-DAEHYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin