//O kadar çiçek diktim ki, seni bulamıyorum. Tanrı'm neredesin?
onun gözlerine mi saklandın?
sana ulaşamıyorum.
Onu çiziyordum.
En azından onu çizmeyi sık sık deniyordum. Fakat yüzünü nadiren çıkıyor olduğu balkon dışında hiç göremiyordum; itiraf edeyim, balkon dışında yüzünü görmek gibi bir girişimde de bulunmamıştım şimdiye kadar. Sâhi, yüzünü de çiziyor sayılmazdım.
Sadece aptalca çiçekler. O çocuğun adını bile bilmiyordum.
Yine de bu bir hafta içerisinde olabilecek bütün ihtimalleri gözden geçirmiştim. Âklıma en yatkın geleni ise şuydu; onu kafamdan uydurmuştum, çünkü bir insan ancak bu kadar hayallerimle örtüşebilirdi. Ki, şu ana kadar hiç hayal kurmamış olmam da işin çabası ve imkânsızlığıydı.
Bir şeyden emindim;
Zaten şu ana kadar hayâl kurmuş olmama hiç gerek yoktu, asıl mesele; şu ana kadar çiçeklerin hayâlini kurmuş olduğum yalanına beni inandıracak bir yalancıyı tüm kalbimle sevebilecek olmamdı.
Güzeldi, gözleri ilgimi çekiyordu.
Aptalca bir müzik listesi bile hazırlamıştım onun için, bir gün ben bu müzikleri balkonda çalacaktım ve o da beni, benim sesimi dinleyecekti.
Fakat ölüyordum.
Balkonuma çiçekler dikecektim, en güzel kokanları. Kokusu onun saçlarına karışsın diye.
Fakat, ölüyordum.
Belki ona bir gün seslenirdim bile, adını sorardım.
Fakat ben,
ölüyordum.
¿son?
"Görmek isteyen için; hiçbir yerde olmasan da, her yerde sen varsın. Görmek istemeyene; her yerde sen olsan da hiçbir yerde yoksun Min Yoongi."-Park Jimin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm kurgusu, yoonmin.
FanfictionNefes kesici bir an; Yoongi, o gece Jimin ona sarıldığı vakit düşündü; "geç bir yaz akşamında, gece kuşları ilâhiler öterken önce tanrı, daha sonra da melekler terketti ikimizi. Tanrının beyazla kirletilmiş yüreği, meleklerin beyazla kirletilmiş yüz...