7.Bölüm

31 4 0
                                    

Multi medya:Bölüm şarkısı

Algın'dan...

"Farkında mısın bilmem ama çok ileri gittin." dedim o an ki sinirle Pınar'a. Pınar şaşkınca bana dönüp, "1.si çok mu ileri gittim, hiçbirşey söylemedim. 2.si ben miyim senin sevgilin, yoksa o ucuz kız mı?" dediğinde artık yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştım. "Pınar konuyu saptırmaya başlıy-" lafımı bölen şey cebimdeki Pınar'ın telefonunun sesi oldu. Evden çıkarken çantasını almamıştı. Cebide olmadığı için bana vermişti. Cebimden telefonu çıkarıp arayana baktım "Algın'ım❤" yazıyordu. "Pı-Pınar bu kim?" derken elimden telefonu çekti. "Üstüne de geldi. Seni aldatıyordum. Kimse anlamasın diye de böyle kaydettim. Sevmiyorum seni seviyorum anla." dediklerini sadece dinliyordum. Ne diyebilir ki insan gururu bu kadar haince kırılırken...

Pınar arabadan inip önde ki taksiye bindi. Yıllarını verdigim ilişki sadece 3 dakika önce bitmişti. Son sözleri ise bunlar olmuştu. 'Seni sevdim başlarda 4 ay önce yeni biri çıktı karşıma sende bulamadığımı ondan buldum. Artık iki yabancıyız hoşça kal...'

Ebranur'dan...
"Algın bile geldi bu Cemre nerde" diye ortada dört dönen Toprak'a baktım. "Ebra seni ne zaman aramıştı kanka" dedi bu sefer. "1 Buçuk saat oluyor kanka" dedigim zaman oflamaya devam etti."telfonunuda açmıyor dimi." diye sordu Nida. Kafamı sağlayarak onayladım. Beyza endişeli bir şekilde gelip "başına birşey gelmişti olmasın" dediğinde Ömer onu kolunun altına aldı. "Canım sakin ol ne olacak kesin yine yemek yemeğe daldı telefon çantasındadır." dediginde Beyza "inşallah" demişti. Biz hala konuşurken Algın söze girdi. "Be-Ben gö-gördüm o-onu." dedi. "Eee" dediğimizde devam etmeye başladı. "Pınar boş boş konustu o da sinir oldu arabadan indi" dedi bu sefer düzgünce ama hala sarsıntılar ve kopukluklar varken. "Cemre senin araba da ne arıyordu ve Pınar ne dedi" diyerek konuya giren Demet'e Algın cevap verecekken telefonumun çalması lafını bölmüştü...
"Cemre arıyor bi durun" diye sesimi yükselttim. "Cemre nerdesin kızım sen" diye laf sayacaktım ki hiç tanıdık olmayan bir cevap verdi. "İyi günler ben Esenler karakolunda görevli komiserim. Demin bir ihbar uzerine olay yerine geldik. Yaralının telefonunda son aranan kişi sizdiniz. Özel Yurdan hastanesine götürülüyor hasta. Yakını olarak sizi aradım." deyip telefonu kapattı.
Zihnim hiçbirşey almıyordu. Ne oldu kardeşime. Kim ne yaptı ona, neden hastanede. Beyza'nın beni sarsmasıyla kendime gelmiştim. "Noluyor lan söylesene" diyerek sarsmaya devam ediyordu. Göz yaşlarım yavaş yavaş benden bağımsızca akmaya başlamıştı bile. Cevap vermek için ağzımı açtığımda göğüsümde de bir ağrı başlıyordu. Aniden kendime gelip "Ce-cemre. Hastanedeymiş kaza olmuş" dediğimde artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ömer yanıma gelip. "Hangi hastanedeymiş peki" dedi sakince "Yurdan. Özel yurdun hastanesi" dediğimde Ömer kafasını sallayıp kalkmama yardım etti. "Toprak, Algın parça parça alalım kızları hastaneye gidiyoruz hadi." dediginde herkes harekette geçti...

Beyza'dan...
Tesadüfen oluşan dostlukları, aniden çıkan zorluklar bozamazdı, bozmadı.

Hastaneleri sevmezdim asla. Bütün kötü sonların başlangıcı değilmiydi bu yer...
Sadece 7 harf 3 hece.
Basit.
Fazla basit bir kelime gibi geliyor hayata. Bazen insanların hayata tutundukları dal, bazen insanların sonralarını getiren mekan. Benim için hep bir mekan...
Ailemi bana kaybettiren mekan...
15 yaşındayken geçirdiğimiz trafik kazasında annemle babamın bu hayata veda ettikleri mekan...

İçimde dinmek bilmeyen korkuyla vardım hastaneye. Korku,üzüntü,merak...
En mükemmel üçlüdür değil mi?

"tamam, teşekkürler" diyen Ömer'e döndüğümde danışmanla konuştuğunu fark ettim. "Bilgi veremiyorlar doktoruyla konusacaz." dediğim zaman yukarı çıkmaya başladık. Ameliyatanenin önüne gelip beklemeye başladık. Yaklaşık bir buçuk saat sonra sonunda doktor çıkmıştı. "Arabaların çarpması sonucu kaburgalarında kırıklar oluşmuş. Sol ciğerine batan kemiği çıkardık lakin ara ara kan vermeye devam etmemiz gerekiyor. Şimdilik kan bankasından temin ediyoruz. Sol bacağında da oluşan bir kırık var. Daha önceden kalbiyle alakalı bir problem yaşadı mı?" diye sordu doktor. Hayır anlamında kafasını salladı Nida. "Ara ara kalbinin ağırdığını söylüyordu ve çok çabuk yoruluyordu. Doktora gittik 2 kere bişeyinin olmadığını söylediler" diye açıklama yaptı Demet. Doktor Demet'in söylediklerini kafasıyla onaylayarak konuşmaya başladı. "Kalp kapakçıklarından biri küçük bu yüzden sızdırma yapıyor. Önceden geçirmiş olduğu gizli kalp krizi veya kalp spazmı var." diye devam etti doktor araya girdim o sırada. "Bi alakası var mı aort kapağıyla alakalı." diye sorduğumda, "kapakla bi alakası yok. Lakin hastanın ambulanstaki görevliler tarafından fark edilen ritim bozukluğu var. Görevli arkadaşlar bize bildirdikten sonra kontrol ettik bütün testler aynı sonucu verdi." deyip gitti...

Halime'den...
Çok şey yaşadım çok şey gördüm. Hayata karşı istemediğim kadar tecbübeliyim. Hislerim duygularım bir bir yok oldu benim istemediğim şeyleri yaşarken. Kimse içimi bilmiyor. Benim anlattığım kadar, benim gösterdiğim kadar tanıyorlar beni. Böylede kalsın zaten. Mesela bilmiyorlar onlara karşı etrafa neşe saçan,gülücükler dağıtan benim; sadece benimliğimi ortaya çıkarmak için yanlız kalmam gerektiğini.

Şimdi bu hastane koridorunda sizleri teselli ederken aslında benimde teselliye ihtiyacımın olduğunu. Demin öğrendiğimiz şeyle belkide hepsinin hıçkıra hıçkıra ağlarken birilerinin onları teselli etmesi gerekiyor. Birilerinin ayakta kalması gerekiyor hatta herkes için. Omzuma yaslanarak ağlayan Sena'yı dikleştirdim. "Bekle gelecem ben" deyip koşarak zemin kata indim. 4. Kattan nefesim kesilene kadar hızla indim basamakları. Zemin kata geldiğimde artık serbest bıraktım göz yaşlarımı. Bir yandan ağlarken bir yandanda doktorun sözleri zihnimi işgal ediyordu.

'Her an herşeye hazırlıklı olmayız.'

Göz yaşlarım bir bir akmaya devam ediyordu. Göz kapaklarım ağırlık yapmaya başlamıştı artık. Onlarda yavaş yavaş kapanarak kendilerini uykuya teslim ettiler.

Nida'dan...
Herkes kendi kabuklarına çekilmişti. kimileri uyuyor kimileri sessizce oturuyordu. Saat sabaha doğru 4.30 civarıydı. Etrafıma baktığımda Halime'yi göremedim. Telefonu mu çıkardım.

Halime aranıyor...

Çalmasına rağmen hala cevap vermiyordu. Kafeterya ya İnmeye karar verdim. Belki ordadır diye. Giriş katına geldiğimde yine aradım. Zil sesi geliyordu lakin boğuk bir şekilde. Sonradan fark ettim ki ses zemin kattan geliyordu. Zemin kata indiğimde merdivende oturan Halime'yi gördüm. "Sen ne arıyorsun burda." dedim onu sarsarak. "Hasta olacaksın kalk yerden." dediğimde gözlerini açtı. "Bi gelişme mi var?" diye sordu aniden. Kafamı hayır anlamında salladım umutsuzca. "Kalk gidelim yukarıya üşüteceksin burda" dediğimde kalktı yerinden. Kolundan tutarak yürümeye başladım...

Asansörü beklemeye üşendiğimiz için yürüyerek çıkmaya başladık. 3. Kata geldiğimizde bir cürcuna çıktığını fark ettik. Koşarak yukarıya çıktığımızda herkesin yoğun bakım ünitesinin önünde Cemre'ye baktığını gördük. Hızlıca bizde yanlarına gittiğimizde hepsi ağlıyordu. İrem'i sarstım. "Noldu?" cevap vermedi. Sarsmaya devam ederken yine sordum. "İrem noluyor" cevap vermeden yere bacaklarini kendine çekip yere çömeldi. Toprak'ın yanına gittim bu sefer. "Lan noluyor illa küfür mu edeyim" diye bağırdığımda beni kolları arasına alıp saçımı okşadı. "Cemre kendine geldi."
...

Selammmmm
Umarım beğenirsiniz bölümü. Neden bu kadar geç geldi diye soracak olursanız beklenmedik bayağı problemler çıktı.
Problemler ile ilgili açıklamayı instagram hesabından yaparım.
Affedin beni 😅
Neyse vote ve yorum yapmayı unutmayın.

İnstagram:kilometelerekarsi
Takip etmeyi unutmayın...

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakin🙈💖

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 28, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kilometrelere KarşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin