Giriş

12K 524 311
                                    

UYARI! Bu hikâye açık cinsel sahneler, şiddet tasvirleri ve küfür içermektedir. Wattpad kurallarına göre 17 yaş ve üstü bir kitleye yöneliktir, yetişkin içerik olarak işaretlenmiştir. Dini, ırkçı, siyasi, homofobik ve nefret içerikli yorumlar uyarılmaksızın silinecektir.


EK BİLGİ: Kitabın türü gizem/gerilim olduğu için çift ağırlıklı değil, bu yüzden lütfen hangi çift olduğunu sormayın. 



Soğuk bir Aralık sabahıydı, Seul'de hava eksi on dereceyi gösterirken Baekhyun yatağında iyice büzülüp yorganına sarıldı. Biraz daha uyumak istese de kafasındaki düşünceler buna engel oluyordu. Sonunda zorlukla gözlerini açmayı başardığında saat sabahın sekiziydi, bugün teslimat işine gitmeyecekti çünkü kalacak yeni bir yer bulması gerekiyordu. On dokuz yaşındaydı, liseyi bitirdiğinden beri kazandığı paranın hepsini üvey babasına vermesine rağmen evde istenmiyordu. Üvey babası kibarca, reşit olduğunda evden siktir olup gitmesi gerektiğini söylemişti. Baekhyun ondan açıkça korkuyordu çünkü adam delinin tekiydi, daha önce birini bıçakladığı için hapse girip, rüşvetle hiçbir şey olmamış gibi geri çıkmıştı.

Henüz yeni uyanabilmişti ki üvey kız kardeşi Jiheon'un ranzanın üst katından indiğini gördü. Henüz on altı yaşında olduğu halde düzgün bir fiziği vardı ama Baekhyun bu evden ve kız kardeşinden kurtulacağı için seviniyordu.

"Üstünü giy!" diye seslendi Baekhyun, Jiheon onu kızdırmaktan çok hoşlanırdı. Hiç çekinmeden kazağını çıkarıp çıplak göğüslerini ortaya çıkarmıştı. Sutyenini giyerken erkek kardeşi orada değilmiş gibi davranıyordu.

Jiheon "Bu seni rahatsız mı ediyor?" diye sordu kışkırtıcı bir ses tonuyla, küçük yaşına rağmen cinselliğe fazla meraklıydı.

Baekhyun söylenerek doğruldu. "Neyse ki senden kurtuluyorum."

Kız kardeşi okul üniformalarını giyerken, Baekhyun gözlerini ovuşturarak kardeşiyle paylaştığı odadan çıktı, banyoya girmek üzereydi ki babasına çarptı. Kafasını kaldırıp iri yarı adama baktığında memnuniyetsiz ifadesiyle karşılaştı, kırışık yüzü Baekhyun'u gördüğünde iyice buruşmuştu. Sabahın köründe sigara içtiği için leş gibi kokuyordu.

"Bugün gidiyorsun," dedi sessizce. "Döndüğümde seni evde görmek istemiyorum."

Baekhyun göz göze gelmekten kaçınarak başını salladı ve aceleyle banyoya girip kapısını kilitledi. Aynadaki soluk görüntüsüne bakarken derin bir iç çekmişti, nereye gideceğini bilmiyordu. Duş alırken gidebileceği yerleri düşündü, yarı zamanlı işlerinden birkaç sefil arkadaşı vardı ama evlerine kabul ederler miydi emin olamıyordu. Ucuz bir pansiyonda kalırsa birkaç güne parası biterdi, pek birikmişi yoktu. Metroda uyursa üvey babası gibi birinin çıkıp onu bıçaklayabileceğinden korkuyordu.

Duştan çıktığında ev oldukça sessizdi, havlusunu boynuna atıp mutfaktaki dört kişilik küçük yuvarlak masaya oturdu. Koyu kahverengi ıslak saçları alnına dökülürken beyaz cildi hâlâ nemliydi. Sıkıntıyla masadaki yosun çorbasına baktı, son derece tuhaf görünüyordu. En azından doğum günüydü ve annesi bunu hatırlamıştı, bugün on dokuz yaşındaydı. Artık reşitti ve evden ayrılması gerekiyordu. Çorbanın tadına baktığında yüzünü buruşturdu, çorap gibi kokuyordu. Öğürecek gibi oldu ama kendini zor tuttu, keyfi kaçmıştı. Arkasına yaslanıp "Sikeyim..." diye küfretti mırıldanarak. Hastanede uyumasına izin verirler miydi diye düşünüyordu.

Bütün ihtimalleri düşünürken odasından gelen telefonunun melodisini duydu ve yerinden kalktı, telefonunda kayıtlı olmayan bir numaraydı, bu yüzden açmakta tereddüt etti. Herhalde birine borcu olduğunu unutmuştu, boş verip telefonunu koltuğun üzerine fırlattı ve kendine bir bardak su doldurdu. Telefon çalmaya devam ediyordu, kaşlarını çatarak numaraya bir kez daha baktı. Israrla çalmaya devam ettiği için dayanamayıp açtı.

Got YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin