arkadaşça bir öpüşme

240 15 33
                                    

(Lucy)

     "Annem sarhoş olduğundan düzgün nişan alamamıştı bu sayede silah bana denk gelmemişti ama o kadar yakınımdan geçmişti ki kurşunun hızından oluşan rüzgarı hissetmiştim. Babam annemin elinden silahı almaya çalışıyordu. aralarında bir boğuşma yaşanıyordu o sırada silah sesi geldi. Kanlar yere yayılıyordu. Çok korkmuştum ne yapacağımı bilmiyordum. O sırada annem göğsünü tutarak yere düştü. O sırada bazı şeylerin farkına varmıştım. Babam annemi vurmuştu. Siren sesleri duyuldu. Büyük ihtimalle annemin bana ateş edip ıskaladığı zaman çıkan sesten dolayı komşulardan birisi polis çağırmıştı. Babam öylece duruyordu. Hiçbir tepki vermiyordu. Polisler eve girmişti ve babamı tutuklamışlardı. Babama bir şey olmasından çok korkuyordum. O sırada polis abla yanıma geldi ve beni götürdü. Şok olduğumdan dolayı bir şey yapamıyor karşı çıkamıyordum. İşte böyle luce benim geçmişim" (Natsu)

     Natsu bir yandan da ağlıyordu. İçim yanıyordu. Natsu'yu nasıl teselli edecektim ki, böyle bir durumda nasıl teselli edilirdi. O an aklıma gelen en mantıklı şeyi yaptım. Natsu'ya sarıldım. Kafasını direk göğsüme yasladı. Saçlarını okşuyordum. Saçlarını okşadıkça havaya hoş bir koku yayılıyordu. Sakura kokusu gibiydi ama yanında bir koku daha vardı. Daha erkeksi bir koku. Tam çıkaramıyordum bu kokuyu sanki orman kokusu gibiydi. Bir insandan nasıl orman kokusu gelir anlamlandıramıyorum. (yn: çünkü Natsu odun Lucy bu yüzden geliyor o koku) Koku hoşuma gittiği için saçlarını okşamaya devam ettim. (yn: sen daha dur Lucy okuyucuların da izniyle ileride Natsu'nun çok daha farklı yerlerini okşayacaksın) O an aklıma gelen şeyle gözlerimi korkuyla açtım.

"Jellal/Erza beni deşecek hatta üzerimde çeşitli işkenceler uygulayacak"(N/L)                      
birbirimize şokla baktık                        "Tamam bu biraz tuhaf"(N/L)

"Buna bir son vermeliyiz"(N/L)

"Yeter bence bu kadar"(N/L)

"Yok artık"(N/L)

"Tamam bunu kesmezsek Jellal/Erza beni mahfedecek"(N/L)

"Neyse yeter bu kadar"(N/L)

"Benim eve gidip şanslı anahtarlarımı almam lazım"

"Tamam seninle geleceğim"(Natsu)

"Natsu gerek yok Jellal-san'ı daha fazla kızdırma"

"Sence bende seni yalnız başına gönderecek göz var mı?"(Natsu)

"Tamam baş belası gidelim"

"Yakışıklı bela ama "(Natsu)

"İyi öyle olsun bakalım"

"Yakışıklı olduğumu reddedersin sanıyordum"(Natsu)

"Çarpılmak için fazla güzelim"

"Öylesin"

     Bu sırada çoktan evin önüne gelmiştik. Asansörü beklemeye zamanım olmadığından koşarak yukarı çıktım. Beşinci kata koşarak çıkmak biraz(!) yorucuydu. Arkamı dönüp Natsu'ya baktım. Beş kat çıkmak onu hiç etkilememiş gibiydi. Eeee o kadar kası boşa yapmamıştır yani bir zahmet beş kat zorlamasın onu. Hızlıca eve girdim ve anahtarlarımı alıp çıktım. Bu sefer asansöre bindik. ama tam üç ve ikinci kat arasındayken bir anda asansör durdu büyük ihtimalle bir arıza olmuştu çünkü apartman ışıkları hala yanıyordu. Sakin kaldım ve birisi bizi duysun diye bağırmaya başladım. Neyseki çok geçmeden apartman sahibi kadın beni duydu ve asansörcülere haber vereceğini söyledi. Ancak o zaman Natsu'ya bakmaya vaktim olmuştu. Natsu yere çökmüş başını ellerinin arasına saklamış titriyordu ilk ne olduğunu anlamasamda bir süre sonra anladım. Natsu da  kapalı alan korkusu var. Natsu'nun yanına oturdum ve onu sakinleştirmeye çalışıyordum ama işe yaramıyordu. o sırada dışarıda asansörcüler asanörü tamir etmek için uğraşıyorlardı. Neyse ki asönsörcülerin dükkanı evin yakınlarındaydı. Natsu'ya baktım bayıldı bayılacaktı. En azından bir kaç dakika daha dayanmalıydı. O sırada aklıma okuduğum bir şey geldi. Anlaşılan başka şansım yoktu. Natsu'ya yaklaştım ve dudaklarını dudaklarımla kapadım. Natsu sakinleşiyor gibiydi ve çok şaşırmıştı bunu herkes anlardı ama yine de karşılık verdi. Zaten kızarmış olan yanaklarım iyice kızardı. Natsu kollarını belime sardı. ve öpüşmemizi şiddetlendirdi. Bir süre sonra nefes nefese dudaklarımız ayrıldı.

"Y-y-yanlış a-anlama sa-sakinleşmen için ö-öptüm. D-daha fazlası y-yok. A-arkadaşça bir ö-öpücük"

"İyi öyle olsun bakalım"

     Natsu bunu büyük bir sinirle söylemişti. Neye sinirlenmişti ki bu kadar.    

     O sırada asansör hareket etmeye başladı. Anlaşılan asansör tamir edilmişti. Asansörden çıktık. Yürümeye başladık o kadar utanmıştım ki Natsu'yla konuşmuyordum. Sonunda yol ayrımına gelmiştik. Hiçbir şey söylemeden yoluma devam ettim. Sonunda kafeye ulaşınca üstümü değiştirdim anlaşılan kızlar giyinmek için beni beklemişlerdi ama ben hiçbir şeye odaklanamıyordum. Aklımda Natsu vardı. Onunla öpüşmem ve Natsu'nun sinirlenmesi  benden bu kadar çok mu iğreniyor anlaşılan friendzonelanmıştım. Mantıklı düşünemiyordum. Natsu neden sinirlenmişti oysa ki öpüşüme karşılık vermişti. Müşterilerin gelmesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Müşterilerin kim olduğuna bakmadan önlerinde eğildik. Kalktığımdaysa şok olmuş bir şekilde karşıma baktım karşımda sırıtan bir Natsu vardı. Doğruya bugün geleceklerdi. Bir süre bakıştık sonra konuştum.

 "Masaya buyrun e-efendim"

" ah Luce demek hizmetçi-efendi fantezim olduğunu biliyorsun" (Natsu)
Natsu'nun bunu demesiyle iyice kıpkırmızı oldum. Nerede benim yılın en güzel domatesi oscar ödülüm.
"Ke-kes sesini baka!"
"Bu arada maid kafelerde belli bir para karşılığında çalışanlara sarılanabiliyordu değil mi?" (Natsu)
"Aslına bu kafede böyle bir şey yok ama size özel bir ayrıcalık yapabilirim."(Mavis)
Mavis abla bunu gözleri parlayarak söylemişti büyük ihtimalle sonunda bizi shipliyecek birilerini bulduğu için sevinmiştir ama ne yapıyorsun be nee-chan  kardeşini kendi elinle ateşe atıyorsun.
" iyi o zaman"(Natsu)
Natsu bana yaklaştı ve sarıldı. kulağıma fısıldadı.
"Teşekkür ederim Lucy"(Natsu)  

"Ne için teşekkür ediyorsun."

"Derdimi dinleyip beni olabilecek en güzel şekilde teselli ettiğin için ve de o mükemmel öpücük için"(Natsu)

    İyice kızardım. Acaba bu işin sonu ne olacaktı. Hayatımız eskisi gibi kalabilecek miydi yoksa bu çocuklar kaderimizi mi değiştirecekti.

























fairy tail lisesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin