"Daeun neden yemek yemiyorsun!?" Dairedeki yemek masasında her gün ki gibi çok az yenmiş bir yemek vardı.
"İstemiyorum." Jungkook çam kenarında ki koltukta oturan Daeun'un yanına gitti ve elini omzuna koydu.
"Yemek zorundasın." Jungkook kaşlarını çatmış camın diğer tarafında bu kadar önemli olanın ne olduğuna bakıyordu Daeun gibi.
"Yemeklerde değişik bir şeyler var bunu senin yaptığını biliyorum." Sinirlice söylendi Daeun, Jungkook'a bakmadan.
"Sadece bir ilaç." Diyerek derin bir nefes aldı Jungkook fakat bu o kadar da gerekli değildi kökü almak için nefes alırdı genellikle vampirler.
"Yine şu kobay faresi meselesi değil mi?" Daeun oturduğu koltuktan hışımla kalktı.
"Seni zehirlemiyorum Daeun. Sana elimden geldiğince iyi davranıyorum, kobay faresi değil bir cariyesin."
Daeun sinirle gülüp Jungkook'a döndü. "Günlerdir buradayım, günlerdir. Burada olma sebebim senin adi bir büyücü olman mı ve benim bunu bilmem? Ben kimsenin sürtüğü değilim." Bağırarak haykırdığında Jungkook'un öldürme iç güdüsü içini kemirmeye başlamıştı fakat o iradeli bir melezdi bu yüzden kendine hakim olabiliyordu.
"Daeun, bizim dünyamızda yani Fredustard'da bir ay Dünya'ya bir yıl gibi geçer bu yüzden sadece on ay sonra gitmemiz gerekiyor ve senin...üzülerek söylüyorum, bir vampir doğurmak gerekiyor bunu yaparsan herkes sana boyun eğecek. Bu ayağına gelmiş bir fırsat, anla artık." Bıkınca ve vurgular eşliğinde sözünü bitiren Jungkook koltuklardan birine oturdu. Daeun sinirli ve gergindi, ağlayacak gibiydi.
"Senin için gereken her şeyi aldım, sen uyurken getirmiştim." Dedi ortamı sakinleştirmek adına konuyu değiştirmeye gayret ederek.
"Jungkook, dinle beni, ben 19 yaşındayım diyorum! Bi çocuk doğuramam! Yalvarırım kurtar beni!" Daeun ağlarak konuşuyordu. Bu günlerde herkes Jungkook'tan kendisini kurtarmasını istiyordu.
"Daeun, üzgünüm ama bunu yapmak zorundasın. Ya bir çocuk doğurur ve yaşarsın ya da burnunun dikine gitip kendini öldürtürsün. Bundan sonra faydalı olmalısın çünkü artık Dünya'ya gidemezsin. Jimin'in yanında kaldığında ona düzgün davran, o seni düşünceleriyle bile öldürebilir ve milyon yıllık bir varlık olduğu için ona saygı duy, ne diyorsa yap." Jungkook sıradanca şeyler anlatıyordu kendine göre, fakat Daeun kesinlikle çıldırıyordu.
"Şimdiden hizmetçisi mi oldum!" Bu gereksiz isyanlar Daeun'a aitti.
"Gitmek için on ay var yani bir an önce Jiminden hamile kalmalısın. İnsanlar dokuz ayda doğuruyor. Safkan vampirler üç ayda doğuruyordu fakat onlara büyü yapıp bir boyuta hapsettik artık çoğalamıyorlar. Bizim melez kadınlarımızda doğuramıyor." Daeun'a ne kadar çok bilgi verirse o kadar çok korkutuyordu onu.
"İnsanları dönüştür o zaman! Beni bırakın!"
"Dönüştürülenler sadece halktan olabiliyor, bazıları hizmetçimizdir. Biz Primelara yeni üyeler eklemek istiyoruz ve on ay sonra orada olmazsak Jimin'e verilen şans boşa gitmiş olur. İmparator olmak için bir çocuğu olmalı."
"Yeter! Saçmalıklarını dinlemek istemiyorum!" Daeun, eğer aynı şekilde Fredustard'a, Jungkook'a bağırsaydı infaz edilirdi.